bazı kişilerce iftiralara maruz kalan dernek, türkiye deniz feneri derneği almanyadaki dava kapsamında ne sanık ne şüpheli konumundadır. o olmayan beyninize sokun, ayrıca derneğin eski gücüne giderek kavuşması,bazı kesimleri dumur etmiştir.
deniz fenerine deniz baykal hatırlatması yapılmıştır.
--spoiler--
Deniz Feneri davasında iktidarın himaye ettiği insanların ve yakınlarının işin içinde olduğu için hala iddianame hazırlanmadığını ileri süren Deniz Baykal, "Oldu mu arkadaş, oldu mu?" diye sordu. Baykal, konuşmasında şu ifadelere yer verdi:
"Bu (Deniz Feneri) senin bildiğin, bu ortaya çıkan. Almanya el koyduğu için kanıtlanmış olan. Daha kim bilir senin bilmediğin, benim bilmediğim ortaya çıkmamış ne dümenler dönüyor? Bu dümeni döndüren insanların eline devlet bırakılır mı? Bu dümeni döndüren insanlar, kim bilir hangi başka dümenleri döndürüyor değil midir? Sonra da geliyorlar bizim Genel Başkana 'Kaynağı nereden bulacaksın?' Ulan senin haram yediğin paraları kesecek, onların tümünü milletin ihtiyacına ayıracak."
--spoiler--
zahid akman ve birtakım kanal 7 yöneticileri gözaltına alınmıştır. eh tabii gündem fenerbahçe olduğundan akp'nin bu icraatleri pek göz önüne çıkmamıştır.
nasıl da güzel sömürdüler. hala inanamamaktayım. ne de güzel acıtasyonlarla bizi inandırdılar. bunu nasıl başardılar? suç bizde mi yoksa onlarda mı?
hangimiz oturup saatlerce onların derdiyle yanıp onların döktüğü göz yaşı ile hüzünlenmedi? hangimiz "ah şimdi bende de olsa da göndersem onlara ama yok" demedi ki? hangimiz elindeki kuru ekmeği oradaki dert sahipleriyle bölüşmek istemedi ki?
böyle mi olacaktı? insanların güveni böylesine sömürülecek miydi? bu girdikleri vebalden nasıl sıyrılacaklar? hiç mi sızlamaz vicdan?
bu işi gerçekten hakkıyla yapan adamların hakkı ne olacak? dert sahiplerine yardım götüren ve bu işe yüreklerini koyanların vebali ne olacak? bunları nasıl ödeyecekler?
fener alevinin kaynağı kayıp trilyonlar olan yapılanma.
aydınlattığı tek yer iktidarı parselleyen zihniyetsizliğin kasaları olmuştur.
cumhuriyetle mücadelelerine deniz fenerinin sonsuz kaynakları ile güç kazandırmışlar ve türkiye yi malum hallere getirmişlerdir.
şu sıralar televizyonlar da tekrar reklamları yayınlanmaya başlayan sözde yardım derneği.
gerek ramazan ayı gerek afrikada ki kuraklık ve açlık bu çapulcuların iştahlarını kabartmış olacak ki tüm rezaletlerine rağmen harekete geçmekte tereddüt etmiyorlar.
mamafih işin bok tarafı bu kadrolu pezevenklerin kameralar olmadan sevap olmaz anlayışı değil bunlara toz kondurmayan büyük ve dindar bir kesimin hala var oluşu.
Deniz Feneri'ne ne kadar güvendiğimi, bir zamanlar, bilen biliyor. Hatta bir toplantılarında da söylemiştim sanırım:
'Bağışlamayı' bir toplumsal rutin haline getirmiş bu toplumun, 'bağış konusundaki iyi niyetini suistimal' onarılmaz yaralar açar... (demiştim)
Dava dosyasını alıp okumuşluğum yok, ama güvenim sarsıldı, ki Deniz Feneri bizzat bağış için tercih ettiğim kurumdu...
Sanırım yardım ve bağış işinde 'BUTiK' kalmak en iyisi: Dernekler çoook ama çoook büyüdüklerinde, 'gönül yaralayıcı arıza' riski de çok yüksek.
saf temiz müslümanların fakirlere yardım bahanesiyle dolandırılarak toplanan paraların kanal 7 televizyonu ve adalet ve kalkınma partisinin finansmanı için kullanılmasını sağlayan sözde yardım derneği.
nam-ı diğer keriz feneri.
şu aralar yapılan yolsuzlukları yargı yoluyla hasır altı etmenin gayretindeler.
savcıların hakimden iki ayrı talebi olmuştur. hakim ilkini kabul etmiş, ikincisini red etmiştir. savcıların örttüğü iddia edilen kısım, hükmün red edilen taleple ilgili ikinci kısmıdır. uygulamada, uygulayıcıların kafası karışıp hata yapmasınlar diye böyle bir şey yapılmış. böyle bir durumda, hukuken problem doğması düşünülemez. buna rağmen, hem de üç savcının üçünün de görevden alınmış olması; alenen taraf tutmaktır.
diğer ilginç olan şey ise; deniz feneri savunucularının, elli milyon tl'nin akıbetini izah ve ispat etmek yerine, soruşturma dosyasındaki usuli işlemlere sığınarak, tutuklama ve el koyma kararı aldıran savcılarla uğraşmalarıdır. bu da göstermektedir ki, davanın esas yönünden savunulabilecek bir tarafı yoktur. nitekim, arınç da "pislik" var bu işte demişti.
Konca Kuriş'i ve diğer insanları katleden,Hizbullah davasında tutuklu sanık kalmadı,
Bağış paralarını söğüşleyen Deniz Feneri davasında da, tutuklu kalmadı.
soruşturmayı yürüten savcıların bir günde görevden alınması, pkk'nın hain saldırısından sonra yine bir günde bütün suçlamaların düşürülmesi gibi garip bir davanın içinde olan dernek. kimse hatırlamaz bu kadar olayın arasında. hatırlatmaya kalkan insanlarda vatan haini damgası yer. "bu kadar şehidimiz varken hükümeti bunlarla mı suçluyorsunuz" denir. acaba şehit cenazelerini kullanan kim? bir daha düşünmek gerek herhalde.
soruşturmayı yürüten savcıların bir günde görevden alınması ve sanıklarının tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakılmasıyla hükümetle arasındaki organik bağın var olduğuna dair düşüncelerimi kuvvetlendiren dolandırıcı dernek.