baskıcı ve başarısız inönü politikalarından usanan halkın sığındığı kaleydi 1950 yılında. inönü'nün chp'si o kadar başarısız olmuş ve halkın tepkisini ensesinde o kadar hissetmişti ki, mevcut meclisten (kendi içinden) göstermelik bir muhalefet çıkarıp sandıkta ezmek için dörtlü takriri göz ardı etti. bu bir nevi celal bayar ve arkadaşlarını muhalefete zorlamaktı.
ancak 1950 seçimlerinde inönü hiç beklemediği bir hezimet yaşadı. dp ezici bir çoğunlukla sandıktan lider olarak çıkıyordu.
bunun yanında daha önceden atatürk'ün ismet inönü'yü görevden alıp yerine celal bayar'ı getirdiğini ve ismet inönü'yü siyaset dışında tutmak için celal bayar'ın cumhurbaşkanlığını da desteklediğini unutmamak lazım.
--- alıntı ---
Ntv’yi açıyoruz.
Tayyip Erdoğan konuşuyor.
Cnntürk’e çeviriyoruz.
Tayyip Erdoğan konuşuyor.
Habertürk’e dönüyoruz.
Tayyip Erdoğan konuşuyor.
atv’ye show’a bakıyoruz.
Tayyip Erdoğan konuşuyor.
Trt desen…
Zaten Tayyip Erdoğan konuşuyor.
*
Hani bugünlerde Menderes dönemi pek popüler ya… Anlatalım.
*
O zamanlar televizyon yoktu. Tek kanal radyo vardı. O da Menderes’in borazanıydı. Sabah açıyorsun, demokrat parti’yi pohpohluyor, akşam açıyorsun, demokrat parti’yi şakşaklıyordu. Yalan haberler yayınlıyor, din-iman sömürüsü yapıyor, devamlı chp’ye küfrediyor, biat etmeyenleri dinsiz ilan ediyorlardı.
*
Demokrat partili olmayan vatandaşlara gına gelmişti.
“Radyo istasyonlarından Ajans Haberlerini ve Partizanca Neşriyatı Dinlemeyenler Derneği” kuruldu.
*
Genç okurlar ironi yaptığımı düşünüp, inanmakta güçlük çekecek ama… Avukat Bedri Çalışkur, Altınay Onat Aydınlı ve Fehmi Demirtaş isimli vatandaşlar tarafından resmen kuruldu.
*
Basın toplantısı düzenlediler, “devletin radyosu gayesinden ayrıldı, partizanca neşriyatı şiar edindi, radyodan partizanlığın kaldırıldığı gün, derneği feshedeceğiz, üye kayıtlarına yarın başlıyoruz” dediler.
*
1 Aralık 1958’de kurdular.
2 Aralık 1958’de kapatıldılar!
*
Bir gün bile açık kalamadılar. Derneğin merkezi, avukat Bedri Çalışkur’un Galata’daki yazıhanesiydi, yazıhane mühürlendi. Kapısına da, istanbul valisinin emriyle polis dikildi, giriş-çıkış yasaklandı. Derneğin kurucuları savcılığa sevkedildi, haklarında dava açıldı.
*
istanbul valisi Ethem Yetkiner’in kapatma kararı, inadına “radyodan” okundu. “Derneği kuran şahısların kasıt ve niyetleri, suç mahiyetinde görülerek, Cumhuriyet Müddeiumumiliğine tevdi olunmuştur, merkez telakki ettikleri yer, polis tarafından kapatılmak suretiyle menedilmiştir” denildi.
*
Yandaş radyoyu dinlememek suç olmuştu!
*
Akp’nin örnek aldığı… Ve, bugün bize demokrasi kahramanı olarak kakalanmaya çalışılan demokrat parti dönemi, işte buydu.
*
7 haziranda iktidarı zaplamazsak… Özgür basını filan boşver, yandaş televizyonları “seyretmeme özgürlüğümüz” bile kalmaz, gerçek bu.
--- alıntı --- http://www.sozcu.com.tr/2...retmeme-ozgurlugu-833457/
sokaklarda başlayan halk ve öğrenci hareketleri demokrat parti tarafından örgütlenen silahlı çetelerce saldırıya uğrayıp, turan emeksiz gibi masum siviller ölmeye başlayınca ülke bir anda iç savaşın eşiğine gelmiştir. o dakikadan sonra rusya'nın bu ortamdan istifade edebileceğinden endişelenen abd menderes ve çetesinin biletini kesmiştir.
akademisyenler ve sivil toplum kuruluşlarına hazırlattırılan yeni anayasa türkiye'nin gelmiş geçmiş en özgürlükçü ve insan haklarına saygılı, demokratik anayasasıdır. 27 mayıs müdahalesini bir darbe ve cunta rejimine dönüştürecek isimlerin tasfiyesiyle türkiyede rejim neredeyse 1 yıl içinde normale dönecek ve 1971 yılına dek türkiye düşünsel iklim olarak dünya ile entegre, avrupalı olarak kabul edilen bir demokrasi olarak varlığını sürdürecektir.
1971 darbesi, erim hükümeti ardından gelen milliyetçi cephe koalisyonu (adı milliyetçi kendi ortaya karışık bir yapıydı. masonu, islamcısı, kürtçüsü çorba halinde bu çatıda toplanmıştı) ve 74 sonrası yaşanan ecevit - demirel kavgası ülkeyi 80 ihtilaline ama daha da kötüsü 3. dünya ülkeleri sınıfına sürükledi.
80lere gelindiğinde şili, arjantin, ispanya, portekiz, peru gibi sabah kalkanın darbe yaptığı demokrasiyi beceremeyen halklar gibi görülmeye başlandık dünyanın gözünde. zamanla ispanya, portekiz, arjantin, şili gibi ülkeler dahi demokrasiye evrilirken biz iyice irtifa kaybederek oğlancı şeyhlerin yönetimindeki arap kabile devletleri düzeyine kadar düştük...
1960larda demokrasi açısından adımız iyi kötü italya ile falan anılırken şimdi çöl bedevilerinden yada takım elbise giyebilmeyi becerenin başkan olduğu afrika muz cumhuriyetlerinden farkımız kalmadı.
türk cumhuriyetine ve devrimlerine karşı savaş açıp, feodaliteyi, gericiliği yüreklendiren, kürtçü etnik faşizmini alevlendiren süreç hep demokrat partinin mirasıdır.
kendi kendini bitirmiş oluşumdur. merkez sağ vakti zamanında tansuyla mesut'un kayıkçı kavgası sebebiyle eriyip bitmiş, oyları da böyle akplere kaymıştır. iş işten geçtikten sonra anap, dyp birleşip dp oldular ama neye yarar?
ha merkez sağın oylarının bir kısmı da mhp ve chp'ye kaydı. o da var. merkez sağın şehirli, eğitimli seçmeni chp, mhp eğilimindeyken kırsaldaki merkez sağ akp'ye kaymıştır.
baskı ve sansür konularında şimdiki akp'nin eline su dökemeyeceği işlere imza atmış serbest seçim yoluyla iktidara gelmiş türkiye'nin ilk siyasi partisi.
adnan menderes döneminde uyguladıkları baskı politikası öyle ağırdır ki; bu dönemde gazeteler hemen hemen sadece beyaz sayfa olarak basılmış hatta muhalefet partinin seçim gezisini izleyen gazeteciler polislere dövdürtülmüştür.
şimdilerde bu partinin adı ve yaptıkları demokrasiyle anılmakta tek taraflı yayın anlayışına sahip medya hala gerçeklerin üzerini kapatmaya çalışmaktadır.
sn.süleyman demirel ve şürekası tarafından, geçmişte yüklendiği misyon ve yerine getirdiği işlevden * geriye pek bir şey kalmayacak şekilde içi boşaltılan parti.