Bünyesinde adaleti barındırmayan bir kavram. Dayanak noktası ; x ülkedeki tüm vatandaşların oyu birbirine eşittir . Hayır değildir. Herkesin oyu birdir demek adaletdizliktir.
Bu varsayımı neden tartismadan hap yutar gibi kabul edelim ? Neden herkesin oyu eşit olmalı ? Bu iddiayi nasıl temellendiriyoruz ?
Entelektüel açıdan donanımlı, eleştirel düşünceyi benimsemiş birinin vereceği oy ile sorgulama kültüründen uzak kimselerin verecegi oy nasıl eşit olabilir ?
Hangi seçmen kitlesi daha kolay kandırılıp manipulasyonlara daha kolay yem olabilir ?
Bilgi ve elestirel yönden vasat altı olan seçmenin, ülke gelecegi için rasyonel adımları atacak partiyi iktidara getirecegini nasil düsünebiliriz ? Diger partilerin cesitli aldatici soylemlerine kapilmadan akılcı secim yapabilecegini kim garanti edebilir ?
Demokrasinin alternatifi yok diyenler elbette mevcut. Ama alternatif olarak tartisilan bir yöntem var.
ütopik bir düzendir aslında. her insanın eşit yargılarla seçimini baz alır. fakat her insanın eşit olmamasıyla birlikte cehaletinde körüklemesiyle ideal olmaktan fazlasıyla uzaktır.
yani asyun kayacı'ya nefretler kusarken bundan 7 yıl öncesinde aslında bunu anlatıyordu. dağdaki çobanla benim oyum bir mi dediğinde.
anlatmak istediğini yerme olarak anladılar. fakat ondan önce platon'da aynı şeyleri söylüyordu devlet kitabında.
aysun kayacı orada çobanı yermek için değil, çobanın siyaset bilgisiyle benim bilgim bir mi demek için söylemişti orada o lafı. haklıydı da. bir siyaset bilimcisi de benim oyumla senin ki bir mi deseydi aysun kayacı'ya o da haklı olurdu. özneler değiştiği için kimse de tepki göstermezdi.
demokrasi, avrupa ve abd merkezli kurulan sömürü düzenine bu merkezde yaşayan halkların karşı çıkmaması için kullanılan bir emniyet subapıdır.
hanedanlar döneminde (ki demokrasinin kalesi dediğimiz ülkelerde hala mevcuttur) yönetmenin meşruiyeti o aileye mensup olmaya dayanırken bu dönemde her türlü manipulasyona açık avam kitleye milletvekili+bakan sayısı kadar kral seçtirilmektedir(!).
demokrasinin kalesi diye görülen avrupanın ortasında, fransada son seçime katılım %44 civarında gerçekleşmiştir. nitekim abdde de katılım bu civarda seyretmektedir.
bu saçma görüntünün yanında (yani iş başına gelenin zaten sınırlı olan seçmen sayısının yarışının seçime gitmediği bir durumda) birde seçilen partilerin en babasının yüzde 50 oy aldığını düşünürsek aslında demokrasinin avam kesimini kandırıp sanki bu ülkenin hakimi onlarmış gibi hissettirmenin sağlam bir yolu olduğu görülür.
Cahil toplumların seçme hakkından bahsedilemez, seçim hakkı Verilse bile bu özgür bir seçim olmaz der Nietzsche. Ve dahası bu şekilde iktidarı ele geçirenler için de hain ve madrabaz sıfatını kullanır.
Abd ve avrupa ülkeleri bu sözü çok güzel özetler aslında. Cehaletin son kertesinde iktidar trump gibilerindir. Demokrasi ancak avrupa'daki gibi toplumların, dişiyle tırnaklarıyla elde ettikleri "aydınlanma"ları sonrası elde edilebilecek bir kavramdır. Yoksa cahil toplumların elinde kapitalizme hizmet etmekten öte gidemez.
Bu anlamda "milli mücadele ruhu" çok önemlidir ve bir an olsun unutulmamalıdır.
başı ayak yapan ayağı baş yapan sistemdir. toplumlar da insanlar gibi organizmadır. başının üzerinde durmuyorsan bi zahmet kafanla da yürüme. toplumda her insanın iradesi aynı işlevde değildir. toplum yönetmek için belli bir önder sınıf şarttır. bu kapitalistlerde genelde aristokrat sınıfıyken( elit sınıf da denebilir) komünistlerde ise devrimci bir partidir. ( genelde komünist parti olur bunlar)
ayrıca halk hiçbir zaman bilinçlenip var olan mekanizmayı yıkmamıştır. devrimi profesyonel devrimciler yapmış halka sadece yön göstermiştir.
demokrasi bu yüzden herkesin yönetimde söz hakkı olmasını savunduğundan asla toplumları ilerletmiyor çünkü herkesi baş yapıyor bu sistem.
oysa devlette belli bir yönetim bilincine sahip hukukun üstünlüğüne inanmış bir yönetici sınıfın olması daha mantıklıdır çünkü bu insanların devlet yönetimi, karar verme, sorun çözme pratiği dağda koyun otlatmak dışında hiçbir işlevi olmayan halktan daha öndedir. bu ikisinin kararını eşit tutmak ne tür cehalettir.
devlet nasıl mühendisini, doktorunu, hukukçusunu eğitiyor ve bunlar belli yerde işlev alıyorsa, yöneticisini de yetiştirmeli. belli bir bilgi düzeyine ulaşmış insanlar( bu insanların tek fikirde olmasını veya tek bir parti altında işlevini sürdürmesini kastetmiyorum) karar mekanizmasında bulunmalı. burada demokratik bir oylama olabilir buna bir şey diyemem. evet.
Kotunun iyisi bir yonetim bicimidir.
Hic bir sistem, demokratik bir secimde cogunlugun azinligi ezmesini butunuyle engelleyemez. Hic bir demokratik sistem, insan unsurunun yarattigi yozlasma sebebiyle tam demokratik degildir. Keske 300 sene yasasam da, devletlerin gerzek insanlar tarafindan degil de yapay zeka tarafindan yonetildigi gunleri gorsem.
hukukun üstünlüğüne bağlı kalınsa da kalınmasa da demokrasi çoğunluğun inançsal kesişim kümesinin bireye uyguladığı faşizm olacaktır. hukuk dediğimiz şey de inançtır. kimisi toplumda yaşaması gerektiğini düşündüğü için bunu kabul eder ve bu faşizmi kabullenir kimisi de toplumda yaşamanın gerekliliğinin bir uydurmaca olduğunu düşünerek bunu kabul etmez ve kendisi olmayan herkese savaş açar.
en çok sahip olduklarını iddia eden ülkelerde eksikliği vardır.
bugün en çok lafını yapan, sözde savunmaya, yaymaya çalışan abd -bana göre!- çok da öyle demokrasi anıtı değildir. sadece bunun pazarlamasını iyi yapar. yumuşak güç meselesi..
bir kere gelir dağılımında uçurum fark olan bir yerde "demokrasi" olsa ne olur, "insan hakları" olsa ne olur?
doğru uygulanmadığı takdirde dünyanın en kötü yönetim biçimidir.
(bkz: türkiye)
doğru uygulandığı takdirde şu hak ve özgürlüklere sahip olabilirsiniz;
- basın özgürlüğü
- ifade özgürlüğü
- eylem ve protesto hakkı
- din, inanç özgürlüğü ve saygı
- kadın-erkek eşitliği
- sansürsüz internet
ve daha sayamadığım aklıma gelmeyen bir sürü özgürlük... kısaca demokrasi kişisel özgürlüklere
en saygılı, insan haklarına ve rahat yaşama en uygun yönetim biçimidir.
çakma demokrasi adı altında gizli diktatörlükle yönetildiğinin farkında olmayan çomarların
demokrasiyi beğenmemesi normaldir. okuyun, araştırın, yukarda örnek verdiğim ülkelerin
refah seviyesi ve vatandaşlarının sahip olduğu hakları öğrenin.
o zaman anlarsınız nasıl bir ülkede yaşadığınızı...
Demokrasi Batı'nın istediği ülkede istediği adam başa gelene kadar insanları katlettiği, o ülkeyi yaşanmaz hale getirdiği yöntemin adıdır. Eğer ülkeniz zengin yeraltı kaynaklarının üstünde ise birgün size dedemokrasi getirmek isteyecektir,
hazır olun. https://galeri.uludagsozluk.com/r/1403716/+