bedava bayilik verseler almam.
ayrıca o kadar "hedefe yönelik" çalışan bir adam herhalde çok az kadının hoşuna gider.
kendisini new york'ta filan sanıyorsa bilemem de.
"bende çok güzel bir vejateryen yemekler kitabı var da.. (arada da ben yanımdaki bu hanımla ilgili düşündüm mesela, ona uygun bi şeyler düşünüdüm ehehehe diye eklemesi de ayrı güzellik) daha sonra da sıcak taş masajı.. spa felan".
aman kalsın. rocker imajını bence ciddi ciddi yandan yemektedir bu adam. "deniz kenarında bi çay, soğuk bira filan içelim mi, sonra müzik mi dinleriz, sinema mı, tiyatro mu, canımız ne isterse" desen yeterdi.. bu ne kendini beğenmişliktir. ne hedef seviciliktir. ne oldu o kadar yoga filan, ağac, güneşe, toprağa saygı, iç temizliği filan. hakikati çin'de de arasa, finlandiya'da da zor bence. fakat ümit burnu'ndan ümidim var bak.*
bu geceki medya kralı ndaki halleri bana pohpohlanmayı seven bir çocuğun hep bildiği, gittiği ve sevildiği bir yerde el üstünde tutulmasından ötürü şımarık hareketler içine girmesini ve saçmalamaya başlayarak tüm o sevimliliğini - çocuk ya - kaybetmesini anımsatmıştır. gerçekten,lütfen ya sadece bu geceye özgü olsun, ya da sadece şarkı söylesin.
p.s: aştan öte adlı şarkısı hem melodi hem de sözleri itibariyle sıradanlıkta top noktada. demir demirkan'ı çıkar aradan gülben ergen'e söylet o şarkıyı olur sana şehrazat bestesi.
onu bunu bilmemde iyice gözümden düşmüş eski metalci yeni pop-rock'cı. abi biz seni pentagram'da hayvan gibi çalrken tanıdık ne yaptın sen kendine anladım ki ben. son şarkısı hiç olmamış. en azından benim gibi onun eski hallerinide bilen birisi için hiç olmamış. yeni yolunda başarılar kendisine.
aşktan öte isimli parçası ilk dinlendiğinde fazla pop havası verdiğinde oldukça şaşırtmıştı.ama, fakat, lakin akustik versiyonu da beğenilmeyecek gibi değildir.
düşelim cennetten yeryüzü oyununa
kanalım sarhoşken şu aşkın yalanına
gireceksek girelim gel kız günaha
öleceksek ölelim şimdi şuracıkta
yağmura, buluta, yıldıza, aya,
kara toprağa, düşen yaprağa sor
var mı aşktan öte?
nemli saçlarına, nefes nefesine
şu çırılçıplak kıvrılan beline sor
var mı aşktan öte?
varsa sen söyle.
düşelim cennetten yeryüzü oyununa
girelim sarhoşken şu aşkın koynuna
gireceksek girelim gel kız günaha
öleceksek ölelim şimdi şuracıkta
yağmura, buluta, yıldıza, aya,
kara toprağa, düşen yaprağa sor
var mı aşktan öte?
nemli saçlarına, nefes nefesine
şu çırılçıplak kıvrılan beline sor
var mı aşktan öte?
varsa sen söyle.
aşktan öte'yle rock'ın kapılarını zorlamış, dışarı çıkmış, "büyüyünce popçu olucam" diyen çocuk hallerine bürünmüştür. "aşktan öte yoktur hiçbirşey" tamamdır da, şarkı iyidir hoştur da, olmamış be demir'dir. yapma güzel kardeşim, çal şöyle sert bişiler'dir. ama herşeye rağmen arada olur böyle şeyler diyip hala sevilesi, dinlenesi, hayran olunası adamdır. dövmesi bol edeleli golları yeter.
o güzelim yüzünü sivrileştirmekten başka bi değişiklik katmayan sakalı, elvis presley favorileri,
kısadan da kısa saçları ile kendine özgü havasını dağıtan insan.
ya sertap * adamı en tatlı halinde kaptı, kendine benzetip çirkinleştirdi mi naptı yaa?
dün bütün gece beklememe rağmen beyaz üç, beş kelime konuşturmadı nerdeyse,
önce de yazıldığı gibi keşke çıkmasaymış, beklediğimize değmedi.
bi de aşktan öte nin de akustik versiyonu hiç de güzel olmamış, klibi diğer versiyona çekmelilerdi.