yaşam tarzını eleştirenler kendisini kıskanıyorlarmışmış. şöyle buyurmuş bu ablamız:
"Ben çok küçük bir yerden geldim ve evet zamanında büyük görgüsüzlükler yaptım. Ama bir anda kim o kadar güzel para kazanmaya başlasa, yapardı. Eleştirilecek değil, örnek alınacak bir hayatım var. Cansel Özzengin ile gecesi 80 liraya çiçek satan iki kızdık biz. Sene 1990 olmalı. Oradan buraya gelen bir yaşantı. Bakma şimdi böyle yırtık durduğuma, o zaman pısırığın tekiydim. Bu nerede kırıldı bilmiyorum. Mesela Okan (Kurt), Senin gibi ürkek biri nasıl oluyor da 10 binlerin önünde şarkı söyleyebiliyor? diye soruyor bazen.
Herhalde mankenlik hayatıma iç çamaşırı mankenliğiyle başladıktan sonra oldu. Hiç benim yapmayacağım, hayal etmeyeceğim ve görmeyeceğim bir tabloydu. Bazen hayatta büyük riskler almak gerekiyor. Çünkü onlar insanı büyütüp hayata karşı bir duvar ördürüyor. Elbette Allah da yürü ya kulum demeden, o şans kapılarını açmadan olmuyor.
Bazen gerçekten hayal bile edemediğim bir hayatı yaşadığımı fark ediyorum. Ya geçmişte çok büyük bir iyilik yaptım ya da Allahın sevgili kuluyum.
ne kadar uyuz olursa olsun seksi olduğu inkar edilemez kadın. makyajsız hal muhabbetine girmesin kimse bu popi dünyasında makyajsız hali güzel olan kimse yok zaten.
her sene bodrum'da catamaran'da programa çıkacak diye duyurulup, o gece sadece 2 veya 3 şarkı söyledikten sonra hızla topuklaması bir fenomen halini almaya başlamıştır.
1975 yılının yılbaşı gecesiydi. Demet Akalın daha o zamanlar iki yaşındaydı. Annesi, babası ve teyzesi onu anneannesine bırakıp, yeni yılı kutlamaya gittiler. Dönüş yolunda feci bir trafik kazası geçirdiler. Görevliler üç bedeni de alıp morga kaldırdı. Bedenleri teşhis etmesi için de Şenay Akalın'ın ağabeyini çağırdılar. Onlardan ikisini teşhis eden ağabey, Şenay Akalın'ın hareket ettiğini fark etti. Görevliler onu da öldü sanarak morga almışlardı. Şenay Akalın, beynindeki ödem, kırık kaburgalar, iç kanama ve ailesini kaybetmenin tarifsiz üzüntüsüne rağmen kızı Demet için hayata tutundu. O günden sonra da ona hem anne, hem de baba oldu.
tam bir kezban.
çok kaba itici bir tipi var. sesi de çok güzel sayılmaz; boru gibi... konuşması filan da çok itici.
ayrıca kliplerinde hep aynı tarzda dans ediyor. daha doğrusu edemiyor. hep benzer hareketler. bakışlar, kafa sallamalar filan hiç değişmiyor.
ama şarkıları çok güzel la. yeni çıkan ilahi adalet şarkısını da çok beğendim. dinleniyo yani.
bu nasıl iş anlamadım.
gecenin bu saatinde bir şarkısını dinleme kararı aldım ve ne kadar boktan olduğunu bir kez daha fark ettim ayol.
ses tamam hadi de o hareketler ne ameka. *
bu kadar vasat olduğunu yeni fark ediyorum.
pop yavşaklığından utanıyorum.
kocasinı anlayamadigim kadın.
konuk olduğu programlarda veya magazin programlarında ne kadar maço olduğu, kılık kiyafete bile karıştığı vurgulaniyor hem kendi hem de eşi tarafından. karısının açık seçik (!) giyinmesine bu kadar karşı olan bir adam, nasıl olur da karısınin os1'lik klipler çekmesine izin verir? tuhaf. konserlerde, kliplerde nerdeyse çıplak sahne alan karısı, sanırım adamın egosu tatmin olsun diye magazincilere, "ay bu adam çok maço, herşeye karisiyor" vs. beyanlar vermekte.
konserleri iptal etmekle kalmayarak soma ya 2 tır kuru gıda göndermeyi akıl etmiş olan çiçeği burnunda anne. bunu yapmasında tabii ki eşinin katkısı büyüktür ama anne olduktan sonra biraz daha düzgün işler başarmaya başladığı da bir gerçek.
yine de bunu twitter da "demet akalın ve okan kurt olarak yarın iki tırımız somaya yola çıkıyor, diğer sanatçılardan ses çıkmadı" şeklinde çemkirmeyerek yapsaydı iyiydi.