sizden bir şey istediğinde hiçbir ayak oyununa ya da hesaplamaya gerek duymadan ister!
…
bir şeyi reddettiğinde de bunu yine aynı düzlükte reddeder. öldür allah ikna edemezsiniz! çünkü sizin dünyanızın gücü onu ikna etmeye yetmez! dedik ya; zaman mutlaka deli kadını haklı çıkaracaktır!
para, pul, kariyer, kimlik, ulus, sınır, çocuk, ev, mal, mülk vs. ile asla işi olmaz!
bu açıdan ulussuzdurlar onları dünyanın neresinde görürseniz görün şıp diye tanırsınız. çünkü ne kahkahaları tutsak, ne gözyaşları sınırlı, ne arzuları mahpus, ne öfkeleri prangalıdır.
bu duygu durumlarından herhangi birini herhangi bir mekanda, kişi sayısı fark etmeksizin tak diye önünüze koyarlar!
aklın sınırlarını zorladığı iddaa edilen,
ki bu kabul görmüş normda sorgulanmaya açıktır. her zaman dediğim gibi, çoğunluğun dayattığı her kuralı kabul etmek zorunda değiliz, ahlak, akıl, vicdan kendi içlerinde yaşanılan hayat ve çevresel faktörlerin getirdiği zorunluluklar insanı yeniden şekillendirir.
o zamanda soruyorum,
gerçek akıllı kim?
bazen nedensiz, kimisi doğuştan yaradılışından, kimisi de ruhunda açılan yaralardan delirir.
ve büyük üstad ne güzel anlatmış..
"deli kadınlar iyidir. onları çok severim. çünkü ne kahkahaları tutsak, ne gözyaşları sınırlı, ne arzuları mahpus, ne öfkeleri prangalıdır."