twitter'da kerem altan'ın komşusuyla konuşan bir gazeteci kadın *tarafından, defne joy'un çığlık attığını ve tüm mahallenin bunu bildiği halde polise anlatmadığı söyleyeniyor. iddiaya göre defne çok debelenmiş, eşyalar falan devrilmiş.
[null http://twitter.com/# !/CadiKazaniiii]
gecenin bir vakti başkasının (yakın aradaşı olsa dahi ) evine gelip orda yatmanın ahlak dışı olabileceğini düşünemeyen bir bayandan başka bir şey değil...
bugünkü vatan gazetesinde defne joy foster'in vefatı ile ilgili bir haber çıktı. merhumenin ölüm sebebinin henüz resmen açıklanamadığı yazıyordu haberde. bu iş zaman alacakmış. bu habere yapılan bir okuyucu yorumu ilginçti. yorum hıncal uluç'u ve kerem altan'ı zan altında bırakıyor. yorumu aşağı alıyorum...
"Tüm yorumcuların dikkatine ! Yorum yaparken çuvaldızı kendinize batırın ! Bu olay aşk kaçamağı değil, resmen cinayat kokuyor. Kerem ifadesinden sonra yok olmuş. Çığlık çığlığa linki neden açılmıyor ? Hınçal Uluç neyi örtbas etmeye çalışıyor ? Kuzenim dediği Kerem'in açığı mı var ? Polis üzerine gitmeli konunun. yazan kişi: SOMEONE SPECIAL"
günahım kadar sevmediğim bir kadındı, lakin ölmesine de üzüldüm lan. insan birini sürekli istese de istemese de sürekli ekranda görünce ona biraz aşina oluyor ve sonra zart! diye bir ölüm haberi ise üzüyor. öldü, arkasında bir dünya dedikodu bıraktı..ölmeden önce ona deli gibi küfredenler öldükten sonra "ayyyy candır,canandır" demeye başladı.
sevmiyordum abi kızı ama ölmesine üzüldüm. bize ölümün soğuk yüzünü hatırlattı e tabi şu ölüm nedeni neymiş bir öğrensek daha bir 34 sayfa daha yorum gelecek galiba. Allah'a inanıyorsa eğer umarım güzel birşeyler yapmıştır onun takdirini kazanmak için.
çok cicibici, hayat dolu, içi içine sığmayan, sempatik ve şenşakrak, çikolata renkli birisiydi. bizleri çoğu zaman güldürdü. arkasında bir çocuk bir acılı eş bıraktı. kısacası zamansız ayrıldı fani dünyadan. allah rahmet eylesin, nur içinde yatsın.
melek değil, masum değil. öldü diye bazı şeyler göz ardı edilecek de değil. bize laf düşmez de değil çünkü yaşamında seçtiği hayat toplumun kendisi hakkında yorum yapabilme hakkı veriyor. şimdi bunu yazarken sağ tarafta kocası ve bebeğiyle çektirdiği fotoğrafı görüyorum mesela. içim burkuluyor ama kendisinin içi burkulmamış ki yeni tanıştığı birinin evine gidebilmiş. ve çocuğunu düşünürsek olabilecek en kötü ölümü yaşamıştır. bu çocuk büyüyünce internetten annesi hakkında bir dolu yazı okuyacak ve annesini sadece bu ölüm durumuyla hatırlayacaktır. keşke ilk kriz anında 112 aransaydı tüm magazinciler evi bassaydı, yakalansaydı ama hayatta kalsaydı. bu sorumluluğu kocasının ve oğlunun omuzlarından alıp kendisi taşısaydı. ben biraz hıncal uluç'a katılıyorum burada. evet kendisi öldü ama geride bıraktığı koca ve çocuk hayatlarını nasıl sürdürecekler, bu travmayı nasıl atlatacaklar bakalım.
bakınca yabancı konuşunca bizden biri oluveren, ara sıra ekranlarda gördüğümüz hayat dolu bir kadındı. artık yok.
ama 1 dakikalığına geri gelse son sözü; "kimse kınadığını yaşamadan ölmez" hadisini hatırlatmak olurdu. burada atıp tutan ve istediğini yazma lüksünü suistimal eden herkese, kendilerinden emin olsalar bile bir gün çocukları, torunları, yeğenleri, kuzenleri olacağını /olduğunu hatırlatmak isterim.
kişinin annesi ölse, bu kişi hakkında konuştuğu kadar konuşmaz. iman ile paranın kim de olduğu belli olmazmış. alkollüymüş, başka erkekleymiş, çocuğu varmış bilmem ne. kimin ne yaptığı sadece o kişiyi ilgilendirir. hakkında atıp tutanlar veya savunanlar bu kişiden geri kalır insanlar mı? onlar evli olmasına rağmen başkasının erkeği veya karısıyla yatmıyor mu? ilk olarak insanlar ayna da kendilerine bakmalı. öyle veya böyle ölmüştür. hesabını ahirette verecektir. kaldı ki vermeye de başlamıştır. ilk olarak alkollü öldüğü için kabir azabı. sonra yaptıkları için cennet ve cehennem.
ayrıca cebanet öldü diyenler için özel bir not: her ölü neden gasilhane de yıkanıyor zannediyorsun be geri zekalılar? ahire te duş alıp gitmesi için mi?
defne joy foster harbiden bahtsız bence. mesleği tam olarak nedir bilmiyorum ama o dandik dans yarışmasına katılmasaydı bu denli sansasyonel olmazdı ölümü. Ayrıca sen millet tarafından o kadar sempatik o kadar neşeli o kadar ciciş tanınıyorsun, ölürken de tam kocanı aldattığın gece ölüyorsun. bu meseleler kimseyi ilgilendirmez falan fıstık küheylanlığını da bir kenara bırakalım lütfen. en nihayetinde burada herkes defne joy foster adını hayatında en az bir kere duydu bir kere gördü. olaylar ortada. ne yani gelişmeler hakkında iki yorum yapmayı ahlaksızlık saymacalar falan.
-ha benimde defne joy kocasını aldatırken öldü diye dünyam başıma yıkılmadı, umrumda da değil. çoluğunu çocuğunu da düşünmüyorum. banane lan ve fakat konuşurum yani. neden? hepimiz burda insan haklarından, carttan curttan ahkam kesiyoruz da, 2 yaşındaki bebeğini bırakıp, o bar senin bu bar benim gezip, o gece ilk defa tanıştığı adamın evine gidip ölen insan hakkında ağzımızı açamıyoruz. öldü, tamam ama ölmeseydi burda "ay öldü kadın lütfen..."cilik oynayanların hepsini görürdüm ben.
defne joy foster çocuğunu düşünmüyor muydu gecenin bir yarısı? neden şimdi yıllar sonra çocuk büyürse, bu yazdığımı okursa diye ben mi düşünücem? okusun, görsün ve bilsin. o herif paparazzi korkusundan ambulans çağıramadığı için yok bugün defne joy foster. bu herşeyden çok üzücü bence.
edit: ayrıca şunu da belirmek isterim; her ölen ünlünün ölüm şekliyle ilgilenir diğer ünsüzler. defne joy foster aşırı hız yapıp trafik kazasında da ölebilirdi, "keşke aşırı hız yapmasaydı" deseydim bu denli tepki çekmezdim ne ben ne de başkaları. ama iş bir erkek, bir kadın, bir gece'ye gelince herkes "ölünün arkasından konuşulmaz" diyerek rol değiştiriyor. asıl bağnazlık bu bence. üzgünüm.