Sabah kahvaltısına oturduğumda üzücü haberi sabahın botokslu sedasından aldım, önce defne böyle bir şaka yaptırıyo sandım. seda milleti üzecek sonra stüdyoya defne girecek nasıl kandırdım ama falan diye o şen kahkahalarını savuracak, ilk önce böyle düşündüm ama içimden bir seste bu işin şakası olmaz o kadarda değil derken. haberin gerçek olduğunu anladım. şu saate kadarda açım hiçbirşey yemek gelmiyo içimden. Ve hala inanmak istemiyorum, ona ölümü konduramıyorum. Nur içinde yatsın. :(
ölüm haberini almak tabi ki üzücü .kendisi daha gençti,hep cıvıl cıvıldı. ama bunlar değil bu şaşkınlığın sebebi . örneğin ben hala kabul edemedim dedemin ölümünü iki ay geçmesine rağmen.hala kapı açılacak da o girecek gibi hissediyorum. hala eve gittiğimde camiden gelecek ve yine koltuğuna oturacak sanıyorum ama o hiç gelmiyor .
zor olan ölümü kabul edebilmek,sevdiğin kişinin yokluğuna alışabilmek . defne'nin de yaşı,kişiliği,neşesi değil canımı acıtan,ölümünü kabul etmek hatta ölümü kabul etmek.
ölümün bu kadar doğal ve kabullenebilir bir şey olmasına hala alışamadım,alışmak da istemiyorum.
huzur içinde yatsın ....
bilmiyorum ne dersiniz?son zamanlarda bizim ülkemiz bunu ikinci kez yaşıyor.evet barış akarsu'da öldüğünde bu kadar arkasından haberler yapılmıştı.hatta "ben arabesk dinlerim,başka birşey dinlemem diyen adamlar bile rockçı oldu."bu ölümü bu kadar büyütmenizin anlamını anlamış değilim.ünlü olsalarda kutsal varlıklar değil bunlar,onlarda insan evladı ve canlı.neticesinde her canlı ölümü tadacak.
micheal jackson ölür arkasından dansçılar çıkar,barış akarsu ölür rockçı olurlar,dj foster ölür...neyse uzatmayalım allah rahmet eylesin diyelim.sözün özü ölüm kutsaldır ve her canlı ölümü tadacaktır.herkesin bu dünyada belirli bir zamanı vardır,lütfen bu konuyu bu kadar büyütmeyelim arkadaşlar.
edit:eksileme işine fazla yorum yapmayan birisiyim.ama böyle yazıyı okumadan oylama yapan gerizekalılara sinir oluyorum.okuyun kardeşim ondan sonra yorum yapın.
evinde ölü bulunan ünlü kişiliktir. gece sabaha karşı öldüğü söylenmiş. durup bir an düşündüm, gece sabaha kadar bilgisayarımı düzenleyip format atamamamın sorununu aramakla geçirdim, keşke böyle birşeyin olacağını bilseydim de elimden gelebilecek herşeyi yapsaydım. sadece defne joy foster için değil, hemen hemen her ölüm olayında, keşke daha önce bilseydim ve bişeyler yapsaydım diye iç geçiriyorum. artık bu his rahatsız hissetmeme neden oluyor. galiba ben ölümden korkmuyorum, ama aynı zamanda ölümü sevmiyorum...
her gördüğümde ne kadar sevimli lan bunla evlenen yaşlanmaz şerefsizim, (evli olduğunu bilmiyordum) dediğim
şekermi şeker tatlimi tatli insan, nazarim mi değdi lan yoksa,
mekanı cennet olasi melez güzellik.
(bkz: maşallah dediğinin yedi gün yaşaması)
her insan gibi değerlidir ama benim kızdığım dava doğu da emelleri ülkeyi kurtarmak olan ve şehit düşen mehmetçiğimiz'e bu kadar ağlanmazken.Hayatını genç ölmesine rağmen prensesler gibi yaşamış ve hayattan yeterli keyfi almayı başarmış bir insana bu kadar üzülmek neden? Aslında şaşırmamak gerek çünkü ülkenin gerilemesinin asıl sebeplerinden biri'de bu.
sabah arabayla giderken radyoda duydum ve inanmak istemedim,ancak internetten gazeteleri okuyunca gerçeğin farkına vardım,çok yazık oldu allah ailesine ve minicik çocuğuna sabırlar versin.
televizyonun haşarı kızı, afacan tavırları, sürekli gülümseyen yüzü bıcır bıcır konuşması hatta dansından çok sempatikliği ile halkın sevgilisi olan bir insan. yolu ışık olsun. bazı yerlerde ölümü hakkında çıkan haberleri okuyorum da; gerçekten yazık. nasıl öldüyse öldü. bizlere sadece başsağlığı dilemek düşüyor sadece.