zamanız öldü, gençti, güzeldi, gülerdi, eğlendirirdi, eğlenirdi, neşeliydi falan filan ama o çocuğun annesi olduğunun sorumluluğunu taşıyamadı bu hayatta. en önemli görevini, annelik görevini unuttu, dik duramadı. ruhunun dün yaşadığı sıkıntıyı düşündüm, aklıma hep öldükten sonra yaşadıkları, yaşayacakları geldi. acaba nasıl savundu kendisini? bu dünyada hepimiz faniyiz, bunu bilerek, bunu düşünerek yaşamalıyız.
Defne hatun'u pek severdim, öldü, üzüldüm. Sonra gece uyumaya çalışırken korktum, çünkü o kadar çok her yerde bahsedildi ki ölümünden, bütün gün bu haberle yaşadım. Aklımdan çıkarmak için komedi dizilerine sardırdım. Çünkü yine başardı türk milleti bokunu çıkarmayı, yok defnenin güldüren anları, yok muhteşem şovları, yok mükemmel dansları adı altında onlarca video düştü feysbuka. Herkes her videonun altına sanki bir öncekine yazmamışçasına "allah rahmet eylesin" yazdı. Hatta deney yaptım, google'a sadece 'D' harfini yazınca direk "defne joy foster öldü" başlığı çıktı. Ölümüne birsürü şeyler dendi, yazılardan birinde alkol koması olduğu, birinde evinde kaldığı kişinin dün gece tanıştığı biri olduğu, birinde astımdan, birinde kalp krizinden öldüğü yazdı durdu. Hatta bir yazıda defne öleceğini biliyordu bakın geçen sene eylül ayında twitter da şöyle bişey paylaşmış bıdı bıdı bıdı... diye bişeyler zırvalamışlar. Türk milleti trajedilerden o kadar çok hoşlanıyor ki, illa bir anlam yüklemeye çalışıyorlar, hatunun öleceği varnmış ölmüş, ölmese iyiymiş üzüldük evet, ama ölmüş, öldü! bu kadar dillendirmek, varlığında dikkat çekmeyen yanlarını yok olunca kanırtana kadar herkesin gözüne sokmak hiç hoş değil. Ben de bu yazıyı yazarak alet oluyorum tabi ki kızdığım düzene fakat, her ölenin ardından bu kadar minnet borcunu ödeme isteği, sürekli "allah rahmet eylesin" deyip kendi sorumluluğunu yerine getirdiğini düşünme isteği, onunla ilgili birşeyler paylaşınca mutlu olma isteği daha da acayibi hatun'un cenaze töreni haberi feysbuka düşünce bunu beğenen malların çıkması çokilginç. Tıpkı sözlükte allah rahmet eylesin yazılarından herhangi birinin 55 kere beğenilmiş olması gibi. En son sözlükten iki kişi öldüğünde de abartılardan sıkılıp bunalıp bu şekilde bi yazı yazmıştım ve herkes bana düşman kesilmişti. Mesele ölenin ardından duyarsız kalmak meselesi değil, mesele bu konuyu sürekli dillendirip oyunun içinde kalmak, 'in' olma isteğine sahip düşüncelere karşıt oluşum.
ölümü üzerine televizyon kanallarının bazılarının bu durumdan reyting kazanmaya çalıştığıdır. tamam öldü, üzüldük. çok genç yaşta öldü, daha çok üzüldük. hayat dolu biriydi bir anda oldu, kahrolduk. ama bunu reyting aracı olarak kullanmak yavşaklıktır, fırsatçılıktır. bazı kanallar gayet güzel bir şekilde anlattı, bitirdi. ama dün akşam televizyon kanalları arasında geçiş yaparken kanaltürk denk geldi. bu nedir böyle dedim. 1 erkek sunucu, 1 erkek konuk, 3 kadın konuk oturmuş; nasıl öldüğünü, alkollü müydü değil miydi falan tartışıyorlar. sonra sevenlerini ve doktorunu bağladılar, iş uzadı. konuklardan biri tuğba ekinci'ydi. biri de saçlarını sarıya boyamış, yaşlıca bir kadın. hiç sevmem onu, gıcık biri*. diğerlerini hatırlamıyorum. velhasıl bir ara açıklama yaptılar benim gibi düşünenler için, yok astım hastalığının nelere sebep olabileceğini anlatıyoruz falan filan. geçin bunları, geçin! hepiniz kölesi olmuşsunuz reytingin, paranın. bildiğin sömürdünüz oradaki durumu saatlerce. ayıp be!
böyle bir olay dünyanın neresinde olursa olsun yadırganır açıkçası ben de yadırgıyorum evli ve çocuk sahibi bir kadının böyle bir durumda hayatını kaybetmesi berbat gerçekten de ölümü ve arkamızdakileri ne şekilde bırakabileceğimizi düşünerek yaşamak insanın kendi hayatını otonoma sokan bir disiplin herkes böyle yaşamayı deneyebilirse ahlak anlayışımızın karalama toplumunun verdiği ahlak dersinden çok daha etkili olacağını düşünüyorum.
ne güler yüzlüsü ne sevimliliği! bu kızı gördüğüm anda kanalı değiştirirdim. sanatçı mı diyorsunuz siz buna! hangi hakla? vatana millete ne yararı oldu? insanlara ne yararı oldu? ölmeden önce yaşadıkları 'duygusal yakınlaşma' bile mide bulandırıcı. bugüne kadar tek faydası insanlara 'ölüm'ü hatırlatmak oldu o kadar.
ekranlarin sevimli yüzü. "yüzüydü" demiyorum, hala öyle.
kendisine bayilmazdim. salak salak "defneeaaa cok genctin hühü" demeyecegim. ama televizyonda görünce sevindigim bir insandi, pek sevimliydi.
hakkinda yapilan gerzekce yorumlari gördükce üzülüyorum. alkol almis, baska bir adamin evine gitmis, cocugu varmis, kocasi varmis... hayir yasadiginiz cevrenin, izlediginiz dizilerin, cevrenizde dönen boklarin farkinda degilseniz bir ölünün arkasindan konusmayin. yaptiysa yapti arkadasim, sana ne? günahi da sevabi da onun, sana ne oluyor?
bir kisim dangalak da uyusturucudan öldügünü falan yazmis.
hadi öyle oldu diyelim... uyusturucu kullandigi icin bir insana ölüm yakistirilabilir mi? hayvan misiniz siz?
bence senin hayata gözlerini yummuş olman çok acı. öyle hayat dolu ,öyle neşeli kıpır, kıpırdınki ölüm sana hiç yakışmadı defne. o gül yüzün hiç solmasın isterdim. allah gerinde bıraktıklarına sabır versin. ruhun şad olsun. *
klişe bir laf vardır ya her ölüm erken ölümdür diye bu ölüm de gerçekten onlardan...
evet her ölüm erken ölümdür ama gençler göçünce dünyadan çok daha bir zamansız geliyor insana...allah rahmet eylesin, kalanlarına sabır versin. bebeğine sağlıklı ve uzun bir yaşam nasip etsin inşallah...
merhume sunucu. Bazı yorumlarda barda tanıştığı adamın evinde sabahlamasını dine kitaba bağlayanlar olduğu gibi bazıları da sanki onları çok düşünüormuş gibi küçük çocuğu varmış ta, kocası varmış ta diye savunmaya geçmiş. ikisi de bence yanlıştır. Şimdi sen en iyi arkadaşının karısını, hem de bebeği var, barda adamla içip evine sabahlamaye giderken görsen ne yaparsın. Hadi en iyi arkadaşın olmasın, sadece o adamın, bebeğinin iyiliğini düşünüyor olasın. Bırak dinci olmayı müslüman bile değilsin, hristiyansın, ateistsin. Ne yaparsın? Ya bana ne mına koyim mi dersin, yoksa bir şeyler seni rahatsız eder mi? Mesela arkadaşını uyandırmak, hatta çok Kadir filmi seyretmişsen müdahale etmek aklından geçer mi? Şimdi bir daha düşün bakalım kocayı, geriye kalan bebeği kim daha çok düşünüyor ve bunun dinle kitapla alakası var mı?
ölemeden üç dört saat önce kendisi hakkında burda itici şahsiyet diye entry girdiğim, sonrasında öldüğünü öğrenip pişman olduğum rahmetli. Pişmanım sözlük, bilginize.
ölümüne hala inanamadığım, çok şirin ve bir o kadarda laf sokan kişiydi, kendisini çok severdim ve hala şoklardayım, sanki televizyona çıkacakta size şaka yaptım diyecek diye bekliyorum, ama öyle birşey olmayacak. mekanı cennet olsun ne diyelim ki.
her ölüm gibi erkendir ölümü. inancı neyse ona göre yargılansın. ekranlarda görünmüş diye suni vah vahlar oldukça banal. eminim ki bir çok kişinin aklındaki soru şu: barda yeni tanıştığı bir erkeğin evine gidiyor ve evde ne oluyosa aniden ölüyor! ha o angut da polisteki ifadesinde dışarıya doktor aramaya çıkmıştım diye sallıyor. 112 diye bir numara bilmiyor, nasılsa mağaradan gelmiş. bu işte buruna kötü kokular geliyor. aslında çok da önemli değil, su testi meselesi. yine de geride yetim öksüz kalan yavrucak için insan gerçekten de üzülüyor.