--spoiler--
aylardır süren incelemelerin sonucunda hazırlanan raporda, ''astım, alkol ve ilaçlar reaksiyon oluşturarak müşterek nedenle ölüme neden olmuş'' ifadesi yer aldı.
adli tıp kurumu başkanı doçent doktor haluk i̇nce i̇laçları kanında bulduk, içkiyle birleştiğinde kalbi durdurabileceği sonucuna ulaştık'' dedi.
--spoiler--
bilmiyorum inanasım gelmiyor. o kadar sürede bunu mu buldular gerçekten?
öldüğü evde biri kadın, biri erkek iki kişinin dna sına rastlanmış. Demek oluyor ki hala araştırmalar sürüyor kimse sonuçtan tatmin değil. Bu son haberle akıllara pek de hoş şeyler gelmiyor doğrusu.
ulan bu nedir yav. 90 ları saymıyorum hadi, muhsin başkana bu kadar ihtimam gösterilmedi. gerçi gösterildi de ne oldu? ben bir olayı çözemeyen bu yetkilileri görünce utanıyorum ve ülkeme güvenim iyice azalıyor bu beceriksiz kurumlardan dolayı sözlük.
o yarışmada ayak üstü orgazm olan burcu esmersoy partnerini ben gece siktim diye resmen bi bağırmadığı kalan noumadan sonra bu kızında gaza gelip grup sexe girmemesine şaşardım zaten.
arkasından konuşmak hoş değil lakin, bazı "gerzekler" tarafında "ölmeden önce sevişmiş yeaaa nolcak?" şeklinde haklı bulunmaya çalışan kadın. dikkat ederim ki, bu kadın evli ve kocası dışında iki (rakamla 2) erkekle daha birlikte olmuş. bunu gayet normal karşılayan "kavat"lara hayatta başarılar diliyorum.
öldüğü yatakta ölmeden önce grup çalışması yapılmış sanırım. çok kötü zamanlama ölüm için. gruptakilerin grup çalışması yapıp en yakın sağlık kuruluşuna götürmemeleri çok ilginç.
doğan cüceloğlu, bir konferansında "insan insana" konuşmak derken, erkekler ve kadınların tıpkı erkek erkeğe; kadın kadına konuşması gibi birbiriyle cinsel gerilim gibi şeyler yaşanmadan konuşması gerektiğini söyler... bu çok önemlidir ama türk toplumunda pek yoktur.
hatta doğan cüceloğlu bununla ilgili bayaa anısını anlattı.
bir keresinde: hani amerika da don gibi kısa şortların moda olduğu dönem. aha kızlarda şöyle şortlar var: http://www.google.com.tr/...&biw=1024&bih=548
aha! amerikada pek çok kız böyle dolaşırken, bir kız doğan cüceloğlu'na "dagın!" diye seslenmiş. doğan cüceloğlunu yanına çağırmış. "are you turk?" doğan: "yes".
kız: "can i touch you?"
doğan tabii bayaa bi gerilmiş içinden "kız baan asılıyo" demiş. bu arada ingilizce konuşmaları ben uyduruyorum çünkü doğan cüceloğlu türkçesini anlatmıştı.
kız: cüceloğlu'na dokunur. ve "tom! tom! come" diye birini çağırtıp doğan'a dokundurtur. meğer kız nişanlı imiş ve tek amacı türk birine dokunmakmış.
aslında daha çooook uzar bu yazı ama bayaa bayaa özet geçiyorum.
ben; babası doğu anadolu köylerinin bağrından annesi izmir'in göbeğinden gelip evlilik yapmış bir aile çocuğu olarak her iki kültürü de tanıdım.
türkiye de "insan insana konuşmak" kültürü gerçekten yok.
ege'nin erkeklerinde biraz olsun var ama doğuda hiç yok.
bildiğiniz gibi, pkk'lıların geneli doğulu. bdp de pkk'nın bir kolu. şehir gorillaları. ve taraf gazetesi de bdp'nin bir uzantısı.
yani taraf gazetesi: pkk'nın bir kolu'nun uzantısı.
ahmet altan ise ne idüğü belli biridir. şimdi kendisini ifşa etmekle uğraşmayacağım.
demem o ki, doğulu erkekler; erkek-kızlı arkadaş ilişkisine sadece arkadaş olarak bakmazlar.
ve kerem altan'ın da defne foster ile arkadaş olduğunu hiç zannetmiyorum.
ha arkadaş değilse bile, arkasından onu suçlayıp, kötü ilan edecek kadar şerefsiz değilimdir. kendi bilir. o ailesi arasındadır. fakat ben burda farklı bir konuya değinmek istiyorum: defne foster'in siyasi görüşü. evet. bu kadar yazıyı sırf bu görüş üzerine yoğunlaşmak için döktürdüm.
sırf konuya giriş yapabilmek için paragraflar döktüren ben: asıl girişi damdan düşer gibi yapıyorum:
kerem altan'ın pkk ile bağları acaba neler? bildiğiniz gibi "kır gerillası" diye tabir edilen bir de "şehir gerillaları var." o gece orda konuşulan konunun bir şekilde bdp'ye ya da pkk'ya bağlanmadığını kim söyleyebilir ki?
daha kaç ünlü pkk ile bu kadar içli dışlı?
bunları bilmek istiyorum.
ve herkes bu bağlantıyı kurmadı belki ama hıncal uluç, belki de defne'nin bir şekilde taraf gazetesindeki bağlantısını kurdu. bilinçaltında da kurmuş olabilir. ve belki de defne'nin bu kadarını yapabileceğine inanmadığı ve kimseyi inandıramayacağını düşündüğü için defne'yi başka bir yönden suçladı. belki de hıncal uluç'un tek derdi bölücülüktü ama bilinçaltında kendisi de bunun farkında değildi.
zira acılı bir annenin arkasından böyle bir yazıyı hiç kimse kaleme alamaz. hatta o annenin orospu olduğunu düşünenler bile.
uluç'un belli başlı bir saygınlığı da var. kendisini sevmem. gerçekten. ama defne'nin ölümünde, yanında bulunan kişi de beni de rahatsız eden bir şeyler var.
not: bu yazıyı okuyan yiğit varsa mesaj atsın.
üzülecek olan başlıkta ismi yazan hatun değil, onun kocasıdır. bu koca onu kız arkadaşlarıyla eğlenmeye gönderdiği düşüncesiyle mutlu mesut evinde takılırken kötü bir haber alır ve başka bir erkeğin yatağından karısının cenazesini alamaya gitmiştir.
olumunu getirip pkkya tarafa kir gerillasina sehir orgutlenmesine baglayanlara seslenmek istiyorum "manyak misiniz lan siz! ne kullaniyorsunuz ,ne tur bir hava tenefus ediyorsunuz bu kafalari nerde bozuyorsunuz lan, te allahim"
ölmüş, öldükten sonra da insanlar, ölümü hakkında duyduğu üzüntüyü dile getirmiş.
ne bekleniyordu 365 gün defne joy t-shirtleri ile gezilmesini mi?
su testisidir benzin bidonudur, annedir, kötü bir eştir yada sadece bir insandır, bu kimi ilgilendirir ki? şu an sadece bir öldüdür, arkasından mı konuşmalı?