yazma yazma dedim ama dayanamadım.
hakkında yazılanları okuyunca gözlerim üstat ihsan oktay anar'ın bir kitabında da yer verdiği repliği/cümleyi aklıma getirdi.
(bkz: gözleri yuvalarından uğramak)
kendi hayatını yaşadı ve bitti. hani şarkılar diyor ya basitçe; yaşandı ve bitti. işte aynen böyle.
ne halde yaşadığı bir allah'ın kulunu bağlamaz. inanca göre hesap gününün maliki olan allah'a kendi hesabını verecektir. itiraz var mı? olmamalı!
yaptığı, yaşadığı toplumun büyük bir kesimince ayıplanacak bir davranıştır. az bir kesimince de özgür, demokratik ve insani kavramlar çerçevesince bir yere oturtulup "iyi yapmış, sana ne" şeklinde onaylanacaktır. şundan eminim ki, onaylayan kesimin de %75'i bu bağlamda benzer bir yaşam sürmezler. hele ki anne veya baba iseler hiç sürmezler. artistlik denilen şey işte böyle klavye başında yazmak oluyor!
kalan %25 içinse (verilen oranlar tamamen atmasyondur) zaten toplumun çivisi çıkmış kesimi diyebiliriz. onlar için yaşamda güya detayların ve toplumsal bakışların hiçbir önemi yok, olamaz da.
son not: kendi adıma onun için gözlerimle görmediğim birşeyler üzerinden yorum yapmayı yakışıtıramıyorum. bu kadar kısa ve net. yoksa toplum zaten fahiş bir depresyonun içerisinde teknolojiye paralel yetişeyim derken kendi orospularını ve orospu çocuklarını internet ve bilimum teknoloji ortamlarında yaratıyor, yaratmaya da devam edecek.
(bkz: her koyun kendi bacağından asılır)
başkalarının hayatlarıyla bu kadar ilgilenen bir ülkede kendi kafasına göre yaşamış çok tatlı ve sempatik bir insandı.bu insanın üzerinden hala dini istismar edenleride nefretle kınıyorum.
allah bazı insanlara çok uzun senenler, bazılarına da kısa bir ömür veriyor. bazı olayları da başkalarına ibret olsun diye yaşatıyor. herkes biliyor ki defne hayat dolu biriydi. herkes hayatında bazı şeyleri erteler, yaşlanınca yaparım diye. fakat ne zaman öleceğimiz hiç belli değil. allah taksiratını affetsin.
--spoiler--
rahmetlinin ölmeden hemen birkaç saat öncesini biliyorum. ama şimdi birkaç denyo çıkar da "pis şakirt, sana ne yarraam" falan der diye anlatamıyorum.
--spoiler--
2 gündür herkesin hakkında ahlak polisliği yaptığı kişidir. ölüye bile saygı olmadığını kanıtlamışlardır bu şahıslar. nasıl yaşadığı ne yaptığı ben dahil kimseyi ilgilendirmez. kadın ölmüş yahu, madem herkes neden öldüğü konusunda bu kadar teori uydurmaya meraklı, bekleyin otopsi sonucunu merakınız giderilir. başka bir adamın evinde olması da bizi ilgilendirmez. ayrıca o şahsın ifadesinin basında çarşaf çarşaf yer alması da başka bir yanlıştır. Defne Joy çok fazla takip etmediğim biriydi çok sevdiğim de söylenemez ama ünlü bir simaydı ve en nihayetinde bir "insandı". Allah rahmet eylesin Defne Joy Foster.
yunus günçe'nin defne joy'a yazdığı mükemmel bir yazı..
-kafamda böcekler var-
defne "joy"
çok insanla tanıştım. çoğunu unuttum çoktan. onlar da beni unutmuştur eminim. kızmam hiçbirine. alınmam. üstüme almam.
hayat çok hızlı bir tren gibi. senin camından baktığın çok hızlı bir tren. ne çok şey görürsün o camdan. ne azını hatırlarsın.
seninle tanıştığım günü hatırlıyorum mesela.
bilindik, alıştığımız "tanışmalar"a benzemediğini hatırlıyorum. bir "buluşma" gibiydi daha çok. bir "kavuşma". beni, benim seni sevdiğim kadar sevdiğini gördüğümde çok rahatlamıştım. çok korkmuştum beni sevmiyorsundur diye.
dokunurdu öyle olsaydı.
senin beni seviyor olman lazımdı.
insan yaşarken hep bir "aferin" arar ya, toplar ya bulduklarını. senin beni sevmen benim "aferin"imdi.
neden sevdiğini bimiyorsan gerçektir o.
başka çaren yoksa eğer, sevmekten başka çaren yoksa gerçektir.
ben bilmiyordum neden seni sevdiğimi.
"başka" türlü bir kızdın sen. "i am a virgin, but this is a very old t-shirt" yazan bir tişörtün vardı.
çok iyi yemek yapardın. zetinyağlı fasulyeni hatırlıyorum.
beslemeyi severdin. misafiri severdin.
sıkılınca "sıkıldım.git biraz." derdin.
ben de giderdim. bazen sen söylemeden anlardım, giderdim. ayakkabılarımı giyerken ben, sen bana bakar, gülümserdin.
çok yan yana uyuduk. hiç sevişmedik. kimseyi de inadıramadık.
zaten bir müddet sonra inandırmaya da uğraşmadık.
yan yana uyumaya devam ettik.
kızardın bana.
"oğlum sen salaksın.sen salak mısın? niye böylesin?" diye azarlardın.
"peki sen niye böylesin?" dediğimde, susardın.
ben çok özlerim seni defne! çok !
uyandığımda öldüğünü duyacağımı bilseydim, uyanmazdım.
bir daha yatsam, uyusam?
sen dönene kadar uyanmasam?
ağlamadım ilk duyduğumda, defne.
ama bak...
şimdi ağlıyorum
başka bir açıdan bakınca, yorum daha farklı ve mantıklı oluyor sanırım.
REHA MUHTAR / DEFNE JOY FOSTER.. KENDiNi SEVMEYEN BiR GENÇ KADININ ÖYKÜSÜ... (VATAN):
"...Hayatı sevmediğinden, hayata küstüğünden, hayatı kaldıramadığından gitmedi yani ölüme Defne Joy Foster... Tersine dans yarışmasının ertesinde Survivor'a katılma anlaşması yapmış... Yani hayat en azından işinde istediği gibi gidiyor, para kazanıyor, yeni projelere imza atıyor... O zaman ne peki 32 yaşında gencecik bir kadını ölüme götüren gerçek?.. Defne Joy Foster hayatı seviyordu, ancak kendini yani öz benliğini sevmiyordu sanıyorum... 25 yaşının bohem Atina günlerinde antibiyotik üstüne rakı içtiğim saatlerde, ben de kendimi yeterince sevmediğimin farkında değildim...Oysa kendisini sevmeyen insanların, 'bilinçaltı vücutlarına zarar veriyordu..."
hayata erken veda eden kadın. hakkında gazetelerde, internette yazılanlar gittikçe iğrençleşmeye başladı. günümüz medyasının en önemli eksiklerinden biri saygı. aslında ben neyi sorguluyorum ki? insanlarda saygı aramak artık boş bir çabadan başka bir şey değil. bir de işi alaya alanlar, hala mizahtan bahsedenler var. sizin yapacağınız mizaha sokayım!
saba tümerde son röportajını izlemiştim."ben bu kadar popülerliğe alışık değilim. popüler değilken iyiydi.herkes beni seviyor sanıyordum memnundum halimden. popüler olunca beni sevmeyenleride gördüm çok üzülüyorum yazılanlara" demişti. saba tümerde "ayol gülüyorum ben, benimle ilgili yazılanlara,sen niye takıyorsun" demiş, defne de "ben üzülüyorum,herkes sevsin beni istiyorum" cevabını vermişti.
ölümünden sonra yazılanlar yüzünden kız mezarında ters dönecek.biraz saygı duyun, bazı düşüncelerinizide içinizde tutmayı öğrenin artık. her zaman her istediğini söyleyemezsin. kişinin özgürlüğü, başkasının özgürlüğüne tecavüz etmediği yere kadardır.
not: bazıları defneyi dans yarışmasında tanıdığı için, "bir özelliği yoktu", "ne çok seveni varmış aman" gibi yorumlar yazmış. ben defne joy u , kraltv de vj'ken , çat kapı programını sunarken, tv8 de bir iş için lazım programından.. vs. den beri takip edenlerdenim. tek izlemediğim sihirli annem oldu çünkü oradaki defne değildi. yaptığı espirilerle gülmekten gözümden yaş geldiği çok zaman olmuştur. kendi adıma söyleyim en sıkıldığım anlarımda tv yi açtığımda, o beni çok mutlu etti, çok güldürdü.tek söyleyebileceğim huzur içinde yat defne....
tanım:
kıpır kıpır, difir difir yerinde durmasını bilemeyen, hayat dolu bir kadın ve anne idi.
dolu dolu hayatına veda etti.
bir ikinci tanım: yılmaz özdil'in hakkında günlük köşe yazısına konuk olmuş merhume*. ellerine beynine sağlık, cuk oturtmak diye buna denilir.
yazısına eklemek istiyorum;
buna insanlarımız da dahil. artık tiksinir hale geldim, öldüğü anlaşıldığı andan toprağa gireceği ana kadar hakkında bir saniye susmadan dedikodu ve peşinden konuşmayı marifet görüp ahlak polisi kesilen her insan müsfettesinden.
bu mu ahlak? bu mu dine saygı?
20 aylık bebeğinin, 20 yaşına gelince annesi dahaca toprağa konulmadan yazılanları okuyacağını bile bile bunları yazmak nasıl bir iğrençlik, nası bir vicdansızlıktır! en fazla bir hafta sonra konuşan herkesin unutacağı şeyleri kanıtlara dönüştürürcesine saklayıp eşi, annesi, dayısı, dostları, çocuğu*, vs vs.., çevresinin gözüne gözüne sokup içlerindeki saygı seviyelerini düşürüp canlarını yakmaktan bahsediyorum. insanlar "deli dolu bir insandı" şeklinde ah be defne deyip güleceğine; ölmüş gitmiş, neden öldüğü dahaca belli dahi olmamış kadının resmen namussuz kesilmesinden bahsediyorum.
elhamdülillah müslümanım, müslümanız. -da şu senden benden daha çok müslüman olduğunu kıçını başını yırta yırta dile getirenlerin, saçma salak konuşmuş olmak adına konuşup iğrenç primleşme yolundaki ilerleyişleri haliyle uydurmasyon ve dedikodu çabası ile kavrulmak mı müslümanlık?
ölünün ardından "herkesin günahı kendi boynuna" diyebilip, matem ile ırk ayrımı yapmadan saygı gösterip dua etmek ya da rahmet dilemek mi müslümanlık?
utanıyorum, müslümanım diye gezinen insanların, dinimi karalama çalışmaları üzerindeki çabalarına katlanamıyorum, dayanamıyorum.
namazı belli başlı özel gecelerde kılıyorum, alkol almasını seviyorum, yeri geliyor oruç tutmuyorum, her gece yatmadan önce dua ediyorum. insanlara gösterişmişcesine ibadet yapıp, onun bunun ardından konuşmadığım için, benim ve benim gibiler hepinizden daha müslüman. yazıklar olsun.
gerçekten yazıklar olsun.
empati denilen şey gerçek anlamda ne zaman keşfedilecek merak ediyorum. biraz merhamet. biraz.
sempatik, cıvıl cıvıl bir kadın. *
ya işte böyle defne joy foster.. merak ettim ve baktım,ölüm haberinden önce neler yazmışlar, ne kadar yazmışlar..ilk 5 sayfa * sen hayattayken yazılanlar.sonraki 25 sayfa ölümünden sonra * yazılanlar. neden böyle olur bilmiyorum ve bu durumu hiç sevmiyorum. ama buna da alışmak gerekiyor sanırım. ardından bu kadar anılacağını düşünür müydün acaba? her an kıpır kıpır ne zaman ne yapacağı belli olmayan,hızına yetişilmeyen halinle hatırlayacak * insanlar seni. ölümünde öyle hızlı oldu.mekanın cennet olsun..
otopsi ön raporu hazırlanmıştır. kanında uyuşturucu maddeye rastlanmamış. Şimdi " altın vuruş " ile öldü diyenler bir ölüden ona saygısızlık ettiğiniz için nasıl özür dileyeceksiniz merak ediyorum.
çok severdim kendisini..oyunculukta yaptığı halde ekran karşısında rol yapmayan en insan insanlardandı gözümde.. doğal, sempatik, enerjik,komik.. ölüm kelimesi onla aynı cümlede yer almamalıydı.. zamansızlığı ve ölümün çarpıcı gerçekliğini hatırlattı bana. yazık oldu çok yazık oldu.. şuanda hakkında konuşan herkes dillerini bir yerlerine soksunlar ve susmayı bilsinler artık!
ölümün ardından bu ikinci yazım. inanamama hali hala devam ediyor sanki yakın bir akrabamı kaybetmiş gibiyim. bu yüzdende sürekli sorgulayıp duruyorum. evli ve çocuğu henüz çok küçük alan bir kadın nasıl bir başka erkeğin evinde kalıyor? haydi evli olmasını bir kenara birakalım bir anne çoğundan mecburiyetler olmaksızın nasıl uzak kalabilir?
hep güldürmüştür, giderken gerçekten üzmüştür.
dün sabah ölü bulunan, neşeli oyuncu ve sunucu. galiba evine gittiği adam ile duygusal bir ilişki yaşamış. solunum yetersizliğinden vefat etmiş ve aşırı alkol. allah rahmet eylesin, sanat dünyasının yaramaz kızı.
hani hep derler ya "allah ölümünde hayırlısını, güzelini versin" allah bu kadına güzel bir ölüm nasip etmemiştir, inşallah günahlarını affeder mekanı cennet olur.