biz öyle büyüdük dedirten durum. büyüdük ama baba dayağı bize sokakta antrenman oldu. biri bizi ezeceği zaman bize sadece ekmek veren babamızın vurmasının doğru olduğunu bilip böcek gibi biz onu ezdik. şimdi duygu sömürüsü yapmayın. dayak gereklidir. he ben çocuğumu döver miyim? evet eğer laftan anlamadığı durumlarda çatır çatır döverim. biz babadan böyle gördük.
kendi acziyetinden çaresizliğinden, güçsüzlüğünden, mecburluğundan çok, kendisine şiddet uygulayan ebeveyninin, kendi kafasında asla koyamayacağı bir seviyeye düşüşüne yanar o çocuk uyumadan hemen önce.
kendinden çok ona üzülür; o bu kadar kötü olamazdır, o kendisini severdir, yapmazdır, yapamazdır.
nasıl yapmıştır ki, ama kesin pişmandır, çocuk emindir o da çok üzülüyordur, uyumasa mıdır ki biraz, gelip kesin özür dilerdir babası, bekler çocuk çok bekler.
sonra beklediği gecelerin sayısı çoğaldıkça, anlar çocuk sanrılarla gerçekler arasında farklar olduğunu.
ve her uyandığında biraz daha büyür çocuk, istemeyerek...
insanın yüreğini parçalar bu durum.Pişman olursun kıyamazsın,keşke yapmasaydım dersin,gidip öpersin ıslak yanaklarından.Sessizce özür dilersin, vicdanını rahatlatırsın kendi çapında.iç çekişi geçene kadar sarılırsın ona..da neyi değiştirir bu? Çocuğun yüreğindeki korkuyu,acıyı,yarayı nasıl sileceksin?Gerçi onlar bizler gibi kin tutmaz,alırsın gönlünü bir kinder sürprizle...ama sonra ben gibi ömür boyu sana sarılmaya korkar...
Uyku her şeyi susturur, çoğu zaman en iyi kaçıştır. Hem misal yalnızsanız o sessizlikten kaçmak için uyursunuz ve sonra rüyanızdaki aşkınız dere kenarında yüzünü yıkayıp kaldırır kafasını ve kocaman gülümser size, tamamen gerçek gibi..
Yanıbaşına gidip, hayatı sorguladığınız, ağladığınız, ağladığınız ama çok ağladığınız çocuktur.
Uyansa da, öpüp koklasam, acısını unuttursam dediğinizdir...
O çocuk bir gün büyür ve dayak atana sorar:"neden bu kadar ciddisin, hadi bu yüze güzel bir gülümseme konduralim." Der. Tabi çocuk Türk olduğu için konduralim Aliminyum diye bitirir.
Ayyy kıyamam, sana vuran eller taş olsun minnoşunun uyumasıdır.
Bu tablo karşısında, yüreği kanamayan, içi titremeyen, gözleri dolmayan insan, gitsin kendini bir yerlerden atsın!
Harakiri yapsın!
Diyeceklerim budur!