darbe gunluklerinin pic olmasi

    1.
  1. başlık için peşinen özürler,

    allmighty nurlu olduğu iddia edilen özden albay açıkladı: günlüklerle işim olmaz!

    buna ne demeli şimdi?

    "A.A.

    Emekli Oramiral Özden Örnek, 2007 yılının Mart ayında Nokta dergisinde kendisine ait olduğu öne sürülerek yayınlanan günlüklerle bir ilgisinin olmadığını, söz konusu yazıyı derhal tekzip edildiğini, yazıda iftira ve hakaret içeren unsurlar sebebiyle de suç duyurusunda bulunduğunu kaydetti.

    Özden Örnek, avukatı aracılığıyla bir yazılı açıklama yaptı. "2007 Mart ayında Nokta Dergisinde tarafıma ait olduğu ileri sürülen sözde günlüklere atfen bir yazı dosyası yayımlanmıştır" diyen Örnek, "söz konusu yazı dosyasının gerçeğe aykırı olduğu için kendisi tarafından derhal tekzip edildiğini, ayrıca yayındaki şahsına hakaret ve iftira içeren unsurlar şikayet sebebi yapılarak, kendisi tarafından Bakırköy Cumhuriyet Savcılığına ilgililer aleyhinde suç duyurusunda bulunulup, dava açıldığını" kaydetti. Örnek, açıklamasında şu ifadelere yer verdi:

    "Söz konusu davada, son günlerde iddia edilenin aksine, CD olarak da sunulan sözde günlüklerin tarafıma ait olduğu kanıtlanmış değildir. Önemle vurgulamak isterim ki, yargılama devam ederken şüphelilerin talebi ile Başbakanlık ve Genelkurmay Başkanlığına dahi sözde günlükler ile ilgili arşivlerinde kayıt bulunup bulunmadığı yazı ile sorulmuş ve ilgili kurumlarca sözde günlükler ile ilgili kayıtlarında hiçbir bilgi bulunmadığı cevaben mahkemeye bildirilmiştir. Yani günlüklerin bana ait olduğunu sadece Nokta dergisi ve yazı dosyasını hazırlayan Alper Görmüş iddia etmektedir ve bugün birtakım medya da sadece bu iddialara dayanarak gerçek dışı yorumlar yapmakta ve kamuoyunu yanlış bilgilendirmektedir.

    Mahkemeye sunduğum dilekçelerde de defalarca belirttiğim gibi, günlüklerle hiçbir zaman ilgim olmamıştır. Davada karara bağlanan husus, yazı dosyasında hakaret ve iftira suçlarını oluşturacak suç kastı bulunmadığıdır. Kaldı ki bu karar da tarafımdan temyiz edilmiştir. Gerçeğe aykırı bir yazı dosyası yayınlanarak şahsım aleyhinde böylesine vahim iddialar öne sürülmesi kanımca hakaret ve iftira suçunun dahi ötesindedir. Yargılama henüz sonuçlanmamış olduğundan bu konu hakkında daha fazla yorum yapmayı doğru bulmuyorum. Dava içeriğini ve kararını gerçekten merak edenlerin Bakırköy 2. Asliye Ceza Mahkemesi kaleminde dosyayı incelemelerini tavsiye ediyorum."

    Meslek hayatı boyunca her zaman hukukun ve yargının üstünlüğüne inandığını ve böyle yaşamayı kendine ilke edindiğini belirten Özden Örnek, şunları kaydetti:

    "40 yıl ülkeme vatansever, Atatürkçü ve laik bir Türk Silahlı Kuvvetleri mensubu olarak çeşitli kademelerde hizmetler verdim. Görev sürem boyunca ima edilmeye çalışıldığı gibi hiçbir siyasi partiye ve hiçbir siyasi parti başkanına özel bir yakınlığım ve ilgim olmadı, olamazdı. Emekli olduğumdan bu yana da hala görevdeymiş gibi aynı sorumluluk ve hassasiyetle yaşıyorum.

    Şu anda evimde istirahat ediyor ve şahsımla ilgili yayınlanan yıpratıcı haberleri üzüntü ile takip ediyorum. Milletçe yaşadığımız bu sıkıntılı günlerin hoşgörü, saygı ve iyi niyetle aşılacağına inanıyor, saygılar sunuyorum."
    8 ...
  2. 6.
  3. sürekli göt korkusuyla yaşayan bazı çevrelerin, kamuoyu oluşturmak amacıyla muhtemelen kıçlarından uydurdukları ve güdümlü medya marifetiyle kamuoyuna duyurdukları sözde darbe günlüklerini, günlüklerin babası olduğu iddia edilen kişinin reddetmesi sonucu ortaya çıkan nahoş durum.

    aslında s.ke sürülecek kadarcık bile aklı olan kişinin kolayca tahmin edebileceği bir akıbet bu.

    birileri darbe planlayacak, ve bu planları her gördüğü ağaca sevgilisinin ismini kazıyan liseli genç edasıyla yazıya dökecek!

    selim edes amerika'dan döndü mü bilmiyorum ama, eğer döndüyse, ve olup bitenleri izliyorsa ne diyordur biliyor musunuz;

    (bkz: darbenin günlüğü mü olur lan pezevenk)
    7 ...
  4. 4.
  5. alper görmüş'ün anasının bacısının dna'sına kadar ispata hazır olduğunu söylediği ve rakibini adli tıp kurumuna davet ettiği düşünülecek olursa ebeveyni bellidir. adam açık seçik konuşuyor; her yerde her zaman bu günlüklerin paşaya ait olduğunu ispatlayabilirim. adam rest çekiyor. hodri meydan diyor.
    5 ...
  6. 3.
  7. bir günlük gider, bir günlük gelir durumudur. ne de olsa memlekette piç çok..
    3 ...
  8. 7.
  9. piç olmak kelime anlamı ile: babası belli olmamaktır. bugüne kadar özden'in tekziplerinden haberdar mıydınız? ben değildim şahsen. günlükleri ise beğendim, güzel yazılmışlar.

    burada esas mesele, evet, özden'in böyle bir şey yazmadığını iddia etmesidir. bir başka esas mesele de, bir dosyanın ait olduğu bilgisayara ait kullanıcı bilgilerinin sorgulanarak, yani author ve diğer bilgileri, o dosyaları o bilgisayardan çıkmış haline getiren zihniyettir. özden bunu da diyor: buna da itiraz ettim diyor.

    hem zaten böyle bir olay mümkün mü?

    burada bahsedilen komutanların odasında kamera ile görüntü alan, gizli raporları sızdıran bir nevi anti-tsk çetesi. böyle bir çete varsa, istenen metin de istenen bilgisayardan çıkartılmış gibi gösterilebilir.

    ama bunları hoşgörülü kimseler hiç düşünmez. kimse "yahu bu günlükler yalan da olamaz mı" demez. insanlar inançları doğrultusunda bir oraya bir buraya yalpalanırlar. zaten yine insanların inançları yüzünden günlükler yazılır, davasız hapislerde insanlar çürütülür, öldürülür...

    ben diyorum ki, günlükler gerçek de olabilir yalan da; dava hukuki de olabilir, siyasi de; ama yapılmak istenen esas olarak şudur: millet nezdinde orduya duyulan güvenini sarsmak.

    kısmen de olsa başarıya ulaşan bu plandan sonra ne gelecek belli değil.
    5 ...
  10. 15.
  11. bakınız molla'nın teki ne demiş:

    "darbe günlükleri, elbette yazılacaktır. o ne mukaddes bir günlüktür. onu yazan münevver ne büyük bir münevverdir"

    piç olması, gayrimeşru olmasından ileri gelir. misal rte gelip derse ki, "ben ve ailem para yemedik / yedirmedik", tabi ki inanmayız; para yeyip yemediği konusundaki iddialar da meşruiyetlerini kaybetmezler. çünkü ortada gerçek belgeler, alınan, haksız yere verilen krediler, mallar vardır.

    lakin,
    özden örnek'e ait olduğu söylenen belgeler var. mahkeme, her nasılsa belgelerin çıktığı bilgisayarı tespit etmiş diyorlar -ki bence herhangi bir metin, herhangi bir bilgisayarda çok kısa bir zamanda oluşturulabilir- ama özden örnek, "günlükle işim olmaz", "başından beri yazmadığımı söylüyorum", "itiraz ediyorum" diye açıklama yapıyor.

    işte böylece piç oluyor günlükler.

    kaldı ki,

    günlükleri özden yazdıysa, neden sorgulanmadı?

    günlükleri özden yazmadıysa, nasıl bir çete metni onun bilgisayarından çıkmış gibi gösterdi?

    bu konuda şahsi oyum, özden'in de, davayı yürütenlerin de, hükümetin de danışıklı bir kavga yürütmelerinedir.

    yani mesele ergenekon değil...

    mesele, halk'ın orduya duyduğu güçlü güveni sarsmak.

    mesele, ortalığı karıştırmak.

    mesele, bireyleri ikinci cumhuriyetçi azgınların hegemonyası altında korkuyla yaşamak zorunda bırakmak.

    o yüzden ergenekon davasına artık bir zahmet bakılsın, ne var ne yok görülsün istiyorum. davanın ne kadar suni olduğunun ortaya çıkması için.

    suça teşebbüs etmiş, suçu işlemiş olan darbeci bodrum'da, resim çiziyor...

    sıra ona gelebilecek mi dersiniz?
    -süre aşımının dolmasına yalnızca bir sene var-

    ya da amerikancılar ortak amaçları uğrına birbirilerine göz mü kırpacaklar?
    hı?
    5 ...
  12. 17.
  13. darbe günlüklerinin bizzat özden örneğe ait olduğunu ve yine özel istek üzerine yine bizzat özden örnek tarafından ortaya atıldığını düşünüyorum. deniz kuvvetleri komutanı örneğin küçük oğlu burak örneğin rte nin damadının genel müdür olduğu ve sahibi ahmet çalıkla rte nin enseye şaplak göte parmak seviyesinde kanka olduğu çalık holding te yönetim kurulu üyesi olması son derece ilginç. ayrıca tayyibin büyük oğlunun deniz hastanesinden aldığı askerlik yapamaz raporuda özden örneğin deniz kuvvetleri komutanlığı sırasında alınmış.
    ortalığı karıştırmak isteyenler -muhtemelen tayyip ve saz arkadaşları- paşa yardımıyla böyle bir işe kalkışmış olabilir. zaten taraf gazetesine ve nokta dergisine bu belgelerin servis edildiğini 5 yaşındaki çocuk bile anlar. peki koca paşa niye böyle işlere kalkışmış diyorsanız o zaman cevap napoleon dan geliyor;
    para,para,para
    3 ...
  14. 13.
  15. babası bilinmeyen, annesi kah ağlayan kah gülen günlükler.
    2 ...
  16. 2.
  17. darbe günlüğü diye ağlayıp "ühühühüh darbe yapcaklarmış işte, kanıtlandı işte" diye ağlayanların g.t olması ile eşdeğerdir.

    tabi ben şimdi böyle demiyeyim, arjen abim daha iyisini bilir. arjen abim, güzel abim...
    6 ...
  18. 12.
  19. şu ulusalcılar alem insanlar vallahi. gerçi daha soros çocuğu ve ikinci cumhuriyetçi tanımlamaları yapılmadı şahsıma, dur bakalım ne zaman yapılacak.

    en birincisi hala havuç sopa ilişkisine başvurulması ki bu işin en komik kısmı. ''bak darbeci paşalar ekarte edilirse sizi koruyacak kimse kalmayacak, hıııı'' teranesi döndürülüyor başa. çocuk mu kandırıyorsunuz siz lan? burada kimsenin askere saldırdığı, linç ettiği, kafalarda suçlu göstermeye çalıştığı filan yok, kaldı ki böyle birşeye de ihtiyaç yok. 10 yılda bir darbe yapmazsa kıçı kurtlanan amerikan himayesindeki azerbeycan yaraklı kuvvetleri'nden bahsediyoruz, yani zaten sabıkası baya kabarık bu azerbeycan yaraklı kuvvetleri'nden paşaların.

    evet yargılama süreci devam ediyor, ancak devam eden süreç ergenekon hatırlatmak gerekir ki, günlüklerin gerçek olup olmadığına dair herhangi bir dava yok, hatta alper gümüş bunları mahkemeye sunduğunda ''tamam yahu, kapatalım bu bahsi'' diyerek delil olarak bile kullanmadı, belgelerin deniz kuvvetleri komutanı'nın bilgisayarından çıktığı anlaşılınca gerisini araştırmadı bile mahkeme, direk hasır altı etti nerdeyse. hayır hukuk konusunda ders verenler bunları bilmiyor mu? gayet tabi biliyor ama işlerine gelmiyor.

    şu an ki bu tutumu hala daha kuyruk acısı, çocukluğunda yaşananların zihinlerde yarattığı kin gibi psikolojik tespitlerle açıklamak da başka bir komedi. neyse, cevaplamıyorum bile bunu.

    ha bir de hala tsk halkın askeridir, onu halkın karşısına çıkarmaya çalışıyorsunuz bik bik konuşuluyor. oyak kaç yılında kurulmuş bir bakın derim ben, kanun düzenlemesiyle yılda ne kadar vergi verdiğine daha doğrusu vergi verip vermediğine de bir bakın, yıllık kazancına da, tai, aselsan kimin iştirakleri bir kurcalayın, Türk Silahlı Kuvvetlerini Güçlendirme Vakfı'na da eliniz değmişken bir göz gezdirin lütfen. yüksek askeri şura'nın kurulma nedenine bir bakın derim ben! ordu 1960'tan itibaren bizzat kendisi burjuva olmuştur, 1971'den itibaren de kendisiyle aynı düşünmeyen askerleri kesin biçimde tasfiye etmiştir. tüm bunlara rağmen hala deniyor ki 1980'deki askerle şimdiki asker aynı değil, asker bizim askerimiz filan. hadi lan ordan! isimler değişmiş olabilir, ancak içlerinden kimi düşüncelerini süper derecede saklayan üç beş subay dışında tsk 1980 darbesini yapan generallerle ''birebir'' aynı zihniyettedir [hilmi özkök de bu nadir subaylardan biridir mesela, ama ne hikmetse ulusalcı ordu göreve çığırtkanı basın taşak oğlanına çevirmiştir kendisini görevi boyunca] . farklı zihniyette olanlar anında yaş toplantısının sonucunda kor kapının önüne çünkü, askeriyede farklı düşüncenin esamesi okunamaz bu nedenle. ne mi bu düşünce? ''milli çıkarlar'' adı altındaki burjuvamız, canımız, ciğerimiz ordumuzun çıkarlarına ters düşecek her harekete silah zoruyla müdahale etmek.

    oyak aracılığıyla de facto kürdistan'a yıllık 1 milyar dolar yatırım yapan ardından da kameralar karşısında ''kuzey ırak'ı bombaladık, barzani ayağını denk alsın'' gibi ayak oyunları yapan bir ordu mu bu halkın ordusu? yoksa nato'ya tüm askerlerini tahsis etmiş bu ordu mu diye sormalıydım belki ha ne dersiniz?

    tüm bunlardan sonra günlüklere bile gerek yok.

    biz akp'yi de biliyoruz, akp'yi kimlerin başımıza sardığını da. [ek] siz hele bir oturun, soluklanın o çok düşündüğünüz ve salak yerine koyduğunuz halka bi bırakın herşeyi, sizin yarattığınız bu akp'yi çıktığı yere geri sokmasını bilir bu halk. [ek] işte bu yüzden deniz'i, mahir'i, ulaş'ı, hüseyin'i eğer asıl sizin onlara biraz saygınız varsa sakın ola ağzınıza almayın efendiler. sakın!
    3 ...
© 2025 uludağ sözlük