da vinci şifresi
melekler ve şeytanlar
ihanet noktası
dijital kale
gittikçe azalan zevkle okudum dördünü. hele sonuncusu iyice beyaz dizi kıvamında bir kitap. ilk ikisi son ikisinden açık ara daha iyiydi. bilgilerini roman tadında çok güzel kurgulayan yazar. son kitabını okumadım ama, da vinci şifresi tadında bir roman daha yazabilip yazamayacağını merak ettiğim yazar.
edebi açıdan sıfır değeri olan sürükleyici kitaplar yazan birleşik devletler vatandaşı yazar.
kitapları edebi bir doyuma varmak isteyenler için yavandır, ancak kısa süreliğine hoş vakit geçirmek için okunabilirler, ben bu tarz kitaplara fastbook diyorum. birleşik amerika, nasıl insana doyum vermeyen anlık bir lezzet sunmuştur fastfood adıyla, ve bunda başarılıdır. işte dan brown kitapları da böyledir. fazla ciddiye almadan, o anınızı doldurmak için, sürükleyici bir şeylere ortak olmak için okunmalı kitapları.
nerdeyse her kitabında iyi olarak tanıttığı kankim, bi tanem diyebileceğimiz o müthiş insanları kitabın sonunda tam bir hain, şerefsiz, namussuz olarak ortaya çıkaran bizi hayal kırıklığına uğratan, kendisine küfrettiren sağlam bi yazar.
Sürekli amerikan-evanjelist ideasını savunduğu bir türlü farkedilemeyen, ufak çaplı araştırmalarla rahatlıkla göz boyayan yazar. Da Vinci Şifresi ve Melekler ve Şeytanlar hiç değilse teknik açıdan iyiydi. Kayıp Sembol kitabı ise hiç önerilmez tarafımca.
sanırım yazarken word kullanıyor ve ctrl+f yapıp sonra değiştir tabına geçip; templar kelimesini mason ile kilise kelimesini tapınak ile değiştir diyor şehri de romaların hepsini washington yap dedin mi zaten kitabın %78i bitti.
Din ve teknolojiyi bir arada kullanarak yazdığı romanlarda Robert Langdon karakterini kendisiyle özleştirdiğini düşündüğüm yazar. Belirli bir yazma stiline sahip olması bazen bayıcı olsa da aslında beğenilmektedir. Herkesin de belirttiği gibi romanlarının sonunda ana karakter yardımcı kadın karakterle birlikte olmaktadır.*
Ayrıca Kayıp Sembol adlı kitabının yakın zamanda Tom Hanks tarafından hemen sinemaya uyarlanacağını düşünüyorum.
üç kitabında da aynı karakter (bkz: robert langdon) ve klişeleri kullanan mekanlar ve bilinmeyenlerdeki gerçekliklerle beni benden alan öttür yazar....
her kitapta ana karekterin yanında taş bir yan bayan karekter olur... ne yazık ki bir sonraki kitabında da robert langdon ana karekter olucaktır...
kitapında el aldığı konularda az çok farklılık olsa da; üslup , kullandığı metaforlar, kurgular bağlamında kendini tekrar etmesinden mütevellit, bir noktadan sonra bıktıran, bezdiren yazar. zira simgebilimle kafayı bozmuştur kendisi, şifre uydurup, şifre çözmekten okuyucuyu kangren etmektedir artık. ama çok zeki adamdır hakikaten, hakkını da vermek lazım.
kitaplarının hepsinde kullandığı belirli unsurlar olan yazardır.
mevzubahis unsurlar;
-en başta söylemek gerekir ki;robert langdon zira kendisi birkaç unsuru daha peşinde çekmektedir.
-tüvit ceket
-balıkçı yaka kazak
-gri gözlü bir/birden çok insan.
-makosen ayakkabı
-gittiği yerde ilk başta emniyet güçlerinin peşine düşmesi
-robert' ın verdiği tepkilerin oldukça angut olduğunu göstermesi. işin garip tarafı bunun akıcılık arasında kaynaması. herif çizgi filmden çıkma diyalogları gırla götürüyor milletin uyandığı yok lan.
adamın kitaplarını okurken robert langdon' a bir çift konvers hediye edip en çakmasından aberkırombisini de tuz biber diye veresim geliyor ki bu bile iyi gelir. hayır hep aynı kıyafet hep aynı kıyafet insan sıkılır lan.
ayrıca türkçeye çeviride mi bir sorun var yoksa harbiden öyle mi bilemem, önceki kitaplarda pek görülmemesine rağmen kayıp sembol' de bol bol ezoterik ve katatonik kelimeleri vardı. bir yerden sonra ciddi ciddi mide bulandırma gibi bir etkisi var, bilginize.
bu adam iyidir hoştur, içerikleri çakozlamaktadır oradan buradan belki doğru, fakat akıcı ve zaman geçirilebilir kitaplar yazmaktadır. lakin yukarıdaki unsurlardan vazgeçse çok iyi olacak. zira artık cidden 'baydı'.