gayet rahatça ingilizceyi savunabilenler var. içinden geçirenler daha da çok. hakkaten kafalar bile etki altına alınmış.
yahu bir düşün, senin olmayan bir nesneyi senin olandan üstün tutuyorsun.
akıl, fikir.
mesele türkçe'nin dünyada barışın dili, selamın, selametin dili olmasıysa, olması gönülden istenir.
ama türkçe; ingilizce gibi dünyada sömürünün, oyunların, fitnenin dili olacaksa, o da kalsın. ama pek sanmıyorum çünkü "ışık doğudan gelir."
the light comes from the east yani onu demek istedim. diyerek bir de şaka yapayım. herhangi bir dile düşmanlık yapılmaz ama dili kullananların neden olduğu sonuçlara düşmanlık yapılır diyerek bir de tespit yapayım. *
şimdi gidenler bilir. çoğu Fransız ingilizce bir sorunuza bilse de cevap vermezmiş. e ne güzel. orası fransa oraya geldiysen 3-5 kelime öğren ya da daha çok öğren.
güzel bir hedef ancak dil düşmanlığı yapmak saçma. dünyadaki yüzlerce dilin tamamı "ellerin dilidir". herhangi birini öğrenmek hiç ayıp değil. bu bakış açısı kusurlu. mesele yapılacaksa, ingilizce'nin nasil yayıldığı ve buna neden olan modernist hatta nihilist bazı felsefelerin ve bu yolda binlerce insanın yaptığı hata mesele yapılmalı ve üzerinde düşünülmeli. yoksa o emperyalist dil ingilizce değil, türkçe, rusça da olsa değişen bir şey olmayacaktı, o dil yine aynı dil olurdu. arkasındaki hikaye hedef alınmalı, üzerinde düşünülmeli, ders alınmalı, ingilizce öğrenip olaya girilmeli "aga bak bu böyle denmeli". tabi bunu sen değil medeniyetin diyecek hal diliyle.
allah tan devlet tedbir almışta, okullarda 12 sene ingilizce dersi olduğu halde kimse öğrenemiyor ya birde öğretseydi, ben çorc olurdum sen gelip borç isterdin. ne güzel.