sevdiğiniz kişiye sarılmak. bu kişi eşiniz, kız arkadaşınız, babanız, oğlunuz, kızınız, anneniz ya da yakın arkadaşınız olabilir. sarılmak güven verir, insana kendini mutlu hissettirir. çok geç olmadan sevdiklerinize sarılın.
birini deli gibi seversiniz, asla ayri kalmaya dayanamazsiniz ve bir gun bir sureligine ayri kalmaniz gerekir. sonra o gunler biter, o karsinizda durdugu an gelir ya ustaa...
o an oyle bir sarilirsiniz ki vallahi colde suya susamis gibi, vallahi zehirlenmis, panzehirini o an almis gibi...
sevmek. ve sevginin insanın dünyasını güzelleştiren iyiliğini benliğinde hissetmek. dünyanın en güzel hissi mi bilemem. ama kelimelerin anlatmakta yetersiz kalacağı kadar özel ve güzel bir his olduğunu söyleyebilirim.
bir bebeğin dünyaya nasıl geldiğine şahit olmaktır. o an anne ve bebeğin kavuşması: dünyada yaşanılan hiç bir his bu kadar bahtiyar etmez insanı.
not: anne olmadım sadece normal doğumda annenin yanında bulundum.
henüz 10 yaşlarındaydım. Herhalde misket falan oynuyorduk. cami cemeatinden bir ihtiyar bizi yanına çağırdı ve ''dünyanın en güzel hissi nedir?'' diye sordu.
çocuk aklımızla bir sürü cevap verdik hatta müslüman olmak bile dedik ama ona göre hepsi yanlıştı. aradan o kadar uzun yıllar bile geçmesine rağmen unutamıyacağım şu cevabı verdi...
''- yiyip içip osurup sıçmak!''
iki memenin ortasında yüzünü basarak kısa zamanlı olarak nefessiz kalmak. tatmadım bu hissi ama olabilecek en büyük hayalimdir müstakbel yarimle ilgili. güzel olur heralde.