descartes, düşünmenin bir varlık ispatı olduğunu zanneden bir filozoftur. oysa yıllar sonra ,nörofizyoloji, biyoloji ve tıp kendisini yalancı çıkaracaktır. 5 duyu beyne bazı frekanslar gönderir, beyin bir matematik kodlama kullanarak bunu çözümler ve bu yorumun ardından beyin halihazırda algıladığımız kavramlara ulaşır. düşünce olarak tanımladığı matematik kodlama eylemi, çeşitli aşamalardan geçer ve insan düşüncesi(!) asla maddenin kendisiyle muhattap olmaz. insan sadece beynindeki hologramlar ile muhattaptır. varlıkla hiçbir zaman muhattap olmayan düşünceler ise varlığın bir ispat kaynağı olamaz. dolayısıyla yüzyıllardır uydurulmuş bir beylik laf ve yalanda yada en hafif ifadesiyle "hata" tarihe karışmıştır.
ordular otuz yıl savaşlarında çarpışadursun, gözlerini tuna nehrinin mavi sularına dikmiş yirmi üç yaşında genç bir subay, rene descartes kendi kendine şöyle düşünüyor: evet, insanın amacı mutluluğa erişmektir. mutluluğumuzu sağlamak içinse aklımızı kullanmamız gerekir. iyi ama, bu aklı bu amaca erişebilecek bir güçle
nasıl işletmeli? aklımız pek dağınık. aristoteles mantığı onu gereği gibi çalıştırmamıza yetmiyor. aklımızı işletmek
için yeni bir metot bulmalıyız. bu metot, matematik metodu olmalıdır. bir düşünceyi bu metotla bölüp parçalayarak
o düşünceyi meydana getiren ana düşünceleri bulup ayırmak, sonra bu ana düşünceleri birleştirerek o düşünceyi
yeniden kurmak (analitik geometri)... insanların bütün düşünceleri birbirlerine bağlıdır, birbirinden çıkar, başka bir
deyişle, bir düşünceyi doğuran başka bir düşüncedir. şu halde, sırayı titizlikle kovalarsam, doğru olmayan bir
düşünceyi doğru sanmaktan sakınabilirsem (başka bir deyişle, düşünce zincirinin arasına yanlış bir düşünce
karıştırmazsam), ne kadar gizli olursa olsun sonunda bulamayacağım hiçbir bilgi kalmayacaktır.
kesin olan tek şey var: bir şeyin doğruluğundan şüphe etmek... şüphe etmek, düşünmektir. şu halde düşünmekte
olduğum şüphesiz. düşünmekse var olmaktır. şu halde var olduğum da şüphesizdir. işte bilgim: ben varım. şimdi
bütün öteki bilgileri bu sağlam bilgimden çıkarmalıyım.
işte descartes'ı yeniçağ felsefesinin kurucusu yapan metot, bu metottur.
kesin olan tek şey ve tanım : şüphe ederek düşünen bir insan vardır. Yani düşünüyorum öyleyse varım
descartes, bu metotla düşünerek, şu sonuçlara varıyor: varlığımın amacı ne?.. mutluluk. mutluluğu elde etmek
için iyi yaşamamız gerek. şu halde iyi yaşamanın bilgilerini elde etmeliyiz. bu bilgileri bize felsefe verecektir.
felsefeye başlamak içinse hayatımızın işlerini düzenleyen bir töre (ahlak) edinmeliyiz. şu halde önceden birkaç
iğreti ilke koyarak yaşamamızı düzenleyelim, sonra da bu düzen içinde asıl töreye, asıl mutluluğa, asıl ilkelere
erişelim.
descartes, iyi yaşamak için gereken erdemin geçici ilkelerini metot üstüne konuşma adlı ünlü yapıtının üçüncü
bölümünde veriyor:
1- dine, kanunlara, göreneklere, akıllı insanların uyguladıkları aşırılıktan uzak ölçülere uygun olarak
yaşamak.
2- işlerimde kanılara varmak ve vardığım bu kanıların üstünde titizlikle direnmek (başka bir deyişle, artık bu
kanılardan kuşkulanmamak ve bu kanıları değiştirmemek).
3- düşüncelerimden başka hiçbir şeyin elimde olmadığını bilerek dünyanın düzeninden çok kendi
isteklerimi değiştirmeye ve talihten çok kendimi yenmeye çalışmak.
4- yaptığım işi başkalarının yaptıkları işlerle ölçerek değerlendirmek (başka bir deyişle, yaptığım işin
analitik geometri metoduyla aklımı işletmek işinin yapabileceğim en iyi iş olduğuna inanmak).
saçma salak bir söz. bundan bilmezsen kaç bin yıl önce ibnenin birisinin ortaya atmış olduğu zırvalık.
düşünmüyorum lan. yine de varım. eğer ki düşünme yetisi varlığımın anlamı olacaksa, düşünerek varlığımı yok etmeyi yeğlerim.
--spoiler--
Rendekar doğru mu söylüyor? Düşünüyorum o halde varım oldukça makul. Fakat bundan tam tersi bir sonuç, varolmadığım bir düş olduğum sonucuda çıkar; düşünen bir adam düşünüyorum. Düşmdüğümü bildiğim için, ben varım. Düşündüğünü bildiğim için düşlediğim bu adamın da var olduğunu biliyorum. böylece oda benim kadar gerçek oluyor. Bundan sonrası çok daha hüzünlü bir sonuca varıyor. Düşündüğünü düşündüğüm bu adamın beni düşlediğini düşünüyorum. Öyleyse gerçek olan biri beni düşünüyor. o gerçek, Ben ise bir düş oluyorum.
--spoiler--
buna bakarak gayet açık yüreklilikle söylemek gerekiyor ki bütün bir alem-düşünün yada düşünmeyin- tamamen bir hayalden ve hiçliğin yansımasından oluşuyor. Yani (bkz: bütün bunlar düş).
düşündüğü şeylerin varolduğundan yani onların düşündüğü gibi olduklarından mı yoksa
onları düşündüğünden onları düşünen bir zihin olduğundan mı emin?
yani descartes bir yağmurun yağmasından değil bunları düşünen bir düşünce bir özne olarak kendisinin var olduğundan emin. daha anlaşılır kılarsak descartes öznenin varlığını tasdik eder nesnenin değil.
descartes'ın ruh/cisim dualizmini somutlaştırmak için kendi dilinde "cogito ergo sum" olarak dile getirdiği cümle.
descartes bu cümlede sanıldığı gibi, "düşünme" eyleminin önemini vurgulamak istememiş; ontolojik bir tantlama ile ruh/cisim düalizmini anlatmak istemiştir.
macit gökberk'in ünlü "Felsefe tarihi" kitabında şöyle geçer:
descartes'ın çağdaşlarından gassendi, descartes'ın düşünüyorum öyleyse varım cümlesini saçma bularak; "gezmeye gidiyorum öyleyse varım" da diyebiliriz o zaman, diye eleştirmiştir.
descartes bu sözü, "eğer gezmeye gitmekten anladığımız şey, bedenimizin bir hareketi olarak anlaşılıyorsa bu önerme yanlış olur; ancak gezmeye gitmek eylemini bilincimde duyumsadığım anlaşılıyorsa doğru bir önerme olur; isterse bunun dış dünyada bir karşılığı olmasın veya sadece rüyamda göreyim" diye yanıtlamıştır.
descartes'ın, herkes için kesin olan bilgi nedir, ve bu bilginin kesin olduğunu nasıl bilebilirim? yaşadığım şeylerin bir rüya olmadığını nasıl bilebilirim? sorularına cevap ararken bulduğu çözüm.
şüphe ediyorum. şüphe ettiğimden de şüphe ediyorum. demek ki şüphe eden bir şey var. yoksa şüphe ettiğimden şüphe edemezdim. bu da herkes için kesin ve değişmez bir bilgidir.
saçmalıklarla dolu bir söz.
ne yani bir tavuk düşünemiyor diye yok mu?
her sabah kahvaltıda yediğin yumurta? baget ? bunlar ne ?
düşünemiyor diye herhangi bir canlıya nasıl yok diyebiliriz ?
netice itibari ile her zaman söylemişimdir felsefe boş adamların işidir.
düşünmenin önemi vurgulansın diye söylememiştir descartes bu lafı. ona göre dışardaki dünyanın gerçekleğinden ya da kendi vucudumuzdan emin olamayız. emin olabildiği tek şey şüphe ederken bile düşünüyor olması. sonuç olarak: cogito ergo sum