cümlelerini arapça ile süsleyen abilerdir bunlar.. "sırf türkçe başladığım cümlemi aniden arapça devam ettirip kafalarda soru işareti yaratmak için bile olsa ilahiyat fakültesi okumak isterdim." diyor deniz abe. cidden ben de çok pis özeniyorum o'nlara.. genelde ramazan aylarında iftara yakın zamanlarda çok karşılaşırım bu tarz cümle kuran abilerle. misal bi'şey anlatacaklar, ilkten 'velau mene kulli' gibisinden birşeyler diyorlar, karizma yapmak için. sonradan da 'yani demek ki' diye başlayıp anlayacağımız dile çeviriyorlar. madem türkçe açıklamasını yapacaktın ne diye girdin arapça'dan. daha mı havalı oluyor öyle?
cümle arasına ingilizce serpip çağdaş bir poza bürünmek gibi değil de, 'bakın biz arapça biliyoruz ve yorumlamak ancak bize caizdir' düşüncesiyle oluşan bir durumdur..
ingilizce serpiştirince modern, arapça serpiştirince yobaz ve alay konusu. ne diyordu şeytan, yaratıcısına isyan ederken; ben onlara günahları süslü göstereceğim, ve rabbi de o na kıyamete kadar mühlet verdi.
sanatçıların içinde anlamlı yerlerde, kulağa hoş gelen kelimeleri en fazla kullanan kişi, sagopa kajmer'dir. fars edebiyatı okuduğu için kullandığı kelimeler, rahatsız ediği değildir.