halk iradesinin yönetime yansıdığı ve kuralları ve denetim mekanizmaları olan bir sistem olarak demokratik parlamenter sistem despotların ve onların çanak yalayıcılarının işine gelmez. tarihsel nedenlerle başkanlık sistemini tercih eden ülkeler demokrasinin kurum ve kuralları ile yönetildikleri için bir sorun yoktur.
adı cumhuriyet olmakla beraber yine totalitarizmin egemen olduğu lafta cumhuriyet olan rejimler de vardır. kuzey kore ve iran cumhuriyettirler, ama demokratik değildirler. ingiltere ise, meşruti krallıkla yönetilir, ama demokratik kurum ve kurallar egemendir.
sonuçta, cumhuriyetin alternatifi başkanlık değildir. hele ki türkiye'de başkanlık, toplumsal bir ihtiyaç olmayıp sadece ve sadece rte'nin istediği ve dikte etmek için fırsat kolladığı, kendisinin tek ve mutlak hakim olmak amacına hizmet edecek bir araç olduğundan, zaten kısıtlı olan demokrasiyi tamamen yok etmek anlamına gelir. bu yapı türkiye'yi faşizme götürür. Kaldı ki, 14 yıldır bu amaç için uğraşan bir rte ortada iken bu bir kurgudan çok ötede somut bir tehdittir.
sorun, rejimin hangi adla adlandırılacağı değil, demokrasiyi hedefe ulaşılınca inilecek bir tramvay olarak gördüğünü yıllar önce itiraf etmiş, demokrasi düşmanı, halifelik özlemi çeken dinci bir kişinin tek parti ve tek adam devleti kurmak istemesidir. yeni hitler ve mussolini'lere türkiye'de fırsat verilmemelidir.