öğleye doğru işe gitmeme rağmen bu hafta hariç her hafta yaptığım eylem.
arkadaş bir insan saat sabahın beşinde işe çağırır mı? özel bir misafir mi ne gelecekmiş organizasyon ayarlattırıldı, misafirler memnun kaldı ve bütün gün izin ve sağlam bir bahşişle evime döndüm.
(bkz: küçük şeylerden mutlu olmak)
Acidir.
Millet fosur fosur uyurken (ki onlar adina mutluyum) siz calismak zorundasinizdir. Yagmurlu bir gun ise daha fazla isyan uyandirir.
Simdi misil misil uyumak vardi.
sabahları işe gelince 1 saat kahvaltı bahanesiyle
öğlenlerin yemek 15 dk sürerken bahane ederek 1 saat kaytaran
akşam üstü çay vb bahaneyle yarım saat daha kaytaran
artı olarak gün içinde defalarca internette iş dışında gezen, özel telefon görüşmelerinin bokunu çıkaran
mesai 8.30da başlarken her gün 9'a 10 kala gelen akşam olunca da saat 7'yi 1 dakika geçirmeden çıkan
gün içinde iş yerinin malzemelerini har vurup harman savururcasına israf eden
israf etme, dikkat et diye uyarılınca da trip atan
vb sebeplerden çalıştığı iş yerine her türlü zararı bilinçli ya da bilinçsiz verirken cumartesi çalışmanın zor geldiği insanların şikayetidir.
çalıştığı işi beğenmeyenler cumartesi günleri çalışılmayan bir iş bulup orada çalışabilir. bu da gayet normaldir. hatta gitsin orada çalışsın ki cumartesi çalışılan iş yerinin huzurunu bozmasın.
cUMartesi çalışılan iş yerlerinde şirket sahipleri de daha toleranslıdır. en azından benim çalıştığım şirkette bu durum böyle.
sen okuma etme artı bir getirin, kabiliyetin olmasın, sürekli kaytarmaya bak ondan sonra maaş niye az, neden cumartesi çalışıyoruz, patron böyle,, şirket şöyle ....boktan bahaneler üret!
okuyup, hadi okuyamadın hakkını vererek çalışarak önce kendine saygını kazan ki millet sana saygı duysun da ona göre hareket etsin. ondan sonra beğenmedin mi, patron mu kötü değiştir gardaş işini! sıkıntı olmaz! ama bir bok olamadan da sağa sola saydırma be! ayıp amk!
bir işçi olarak bunları düşünüyorum ve normalin de böyle olması gerektiği kanaatindeyim.
hani esnaflarda şöyle bir düşünce vardır, "dükkanın kapısı kapatılmaz, her daim açık olsun" diye iş olmasa da o dükkan açılır.
bizim patronda da bu kafa var.
boşu boşuna geliyoruz belediye desen kapalı, proje yetiştirecek olsak zaten evde çiziyoruz.
biri şu adama söylesin burası dükkan değil, mimarlık ofisi.
genelde çalışılmaz, mış gibi yapılır, arkadaşlarla uzun kahve geyikleri yapılır, cumartesi çalışalım fikrini ilk ortaya atan kişi anılır, öğlende zaten istiklal marşı, saygı duruşu ve dağılış..
mecburendir. ay'ın yarısı kdv, stopaj, ötv, sgk vb. vergilere giderken cumartesi tatil olması hayaldir. ulan biz bütün cumartesiler çalışıp eşşek gibi vergi ödüyoruz eline gücü geçiren malı götürüyor!
bu mu lan adalet?
nerede devlet?
yazık vallahi yazık! emeklerimize yazık! paraları cukka yapanlar her hafta sonu hatta her gün gününü gün eder biz de eşek gibi çalışırız!
he varsın onlar kadar param olmasın hatta rüşvetle olacaksa hiç olmasın ama bunların da hesabı sorulsun be kardeşim!
hayat biteviye çalışmakla geçiyor hissiyatı yaratan durum. özel hayat diye bir şey kalmaz. yorgunluk, sürekli uyku hali, randevuların ertelenmesi, ev işlerine yetişemediğin icin evin hafiften ahır görünümü alması ve pazar gününü tatil gibi algılayamamak ile sonuclanır.
haftanın yorgunluğu, uykusuzluk, haftalık işleri bitirmiş olmanın gevşekliği birleşince zaman duruyor herhalde. sabahtan beri saat ikiye geliyor, bi gelemedi.