asıl kısmı sözlerinin bitmesinden sonra başlayan parçadır. dünyanın en iyi 3 solosundan biri bu parçadadır, konser versiyonunda uzatılmasına rağmen tekrarsızdır, eşsizdir, vesairedir.
sakinleşme şarkısı. insanın sinirlerini gevşetme özelliği var. yanetkisi de böyle bi uyuşukluk gibi bi böyle sanki 'elli kez bu şarkıyı dinleyeyim bi çekilin' deme isteği oluşurmasıdır.
van morrision cover'ı her ne kadar değişik olursa olsun david gilmour olmadan roger waters'ın veya başka kimselerin bu şarkısı çalması saygısızlıktır, pardon ama öküzlüktür.
Bu şarkıyı sadece gilmour ve elindeki -mümkünse- fender stratocaster'la dinliyceksin hocam, ötesi yok...
iki david {david bowie ve david gilmour} bir araya gelirse ortaya şöyle bir şey çıkıyor ki, bowie'yi yerim lan ben; hello, is there anybody in there, dediği an bana bir şeyhler oluyor, bradikardi neyin, laaaan..
tüm zamanların en iyi 100 solosu(paylaşım programlarından indirilen) içinde yer alan bir şarkıdır. (ancak böyle listelere itibar etmemek gerekir. sizin müziğe bakış açınız daha farklı olabilir. örneğin o listede jason becker yoktu, steve vai'den ise sadece for the love of god vardı. oysaki bu iki gitarist benim için tüm zamanların en iyi 2 gitaristidir.) pink floyd'un en çok dinlediğim şarkısıdır. alır bambaşka alemlere götürür sizi. solosu da gerçekten çok hoştur ve baya da uzundur.
keyifli bir uyuşukluk veren şarkı. herkesten biraz.. büyüdük ve o küçükken gözümüzün değdiği, gözümüzün önüne gelen hayal meyal şey kayboldu. şarkıdan çok öte, bir sigara içimlik yaşamdan kesitlerin melodisi. staind'ten de dinlenmesi tavsiyemdir.
leziz bir pink floyd şarkısıdır.uzaklara götürür, düşündürür, hüzünlendirir, ağlatır, tüyleri diken diken edebilir, her türlü duyguyu yaşatabilir bu şarkı insana.*
Şarkıyı kafasında oluşturan kişi david gilmour'dur. Öncelikle wish you were here'da olduğu gibi, kafasında bir tını, bir melodi arar ve uzun uğraşlardan sonra bu melodi dizisini demo olarak kaydeder. Ki bu comfortably numb'ın melodisidir.
Ardından-her zaman olduğu gibi-Roger sözleri nasıl yazacağını düşünür ve yakın bir zamanda geçirmiş olduğu hastalık ve hastalığın getirmiş olduğu ruhsal etkileri yukarıdada bahsedildiği,iki kişinin; hasta ve doktorun diyaloğuymuş gibi sözler yazar.
Doktor, öncelikle kısa bir bilgiye ihtiyaç duyduğunu söyler.
Hastaysa, doktorun yaptıklarının bir işe yaramadığını söyler. Çocukluğundada şu anki gibi bir ruh halindeydi. Elleri sanki iki balon gibi olmuştu. Aynı duyguyu şimdide hissediyordu, anlatamazdı, bu o değldi. Çünkü o artık comfortably numb'dı.
--------------------------
Müzikal olarak the wall'un en iyi şarkısı. The final cut'ın pink floyd adı altındaki bir roger waters albümü olduğunu düşünecek olursak waters-gilmour ortaklığının son *ve en başarılı ürünü.
Çünkü o kadar başarılı bir koordinasyon sözkonusu ki,düşünüyorum da sanki orada kendi hayatlarını, kendi tartışmalarını anlatırmış gibi söylüyorlar şarkıyı. Waters, hafif alaycı bir tonla,'i do believe it's working,good' diyor.Gilmour'sa çok az kızgın bir sesle ''there is no pain,you are receding'', diyor.
Bunun dışında ise bırakalım pink floyd'un kronolojik önemini,müziğin ilk çıktığı andan itibaren ortaya çıkan bence en özel ve 'müzik işte böyle bir şey olmalı'dedirten bir şarkı.
--------------------------
Merak ediyorum,ismail yk,ajdar vb. zat-ı muhteremlere sanatçı denilen ve yaptıklarına şarkı denilen,adam yerine koyulup programa çağırıp,bu insanlara değer verenler,acaba karşılarında david gilmour'u görseler,onun gözünün içine baka bak ''i have become comfortably numb'lafını duyup,o solonun içinde kendilerini kaybetseler,hiç mi utanmayacaklar david gilmour ve ismail yk'yı benzer sözcüklerle andıkları için?