toplumumuzda evlilikle sınırlandırılmasını her açıdan ölçüp biçtiğim olay. erkeğin yaşamasına laf çıkmaz, o erkektir çünkü. ama bunu yaşadığı kişinin bir bayan olması hiç hesaba katılmaz. gelelim kızlarımıza, onlar kendilerini evlenecekleri kişiye saklarlar. evet zaman zaman takdir ediyorum bu irade savaşını ve bazı değerleri kabul edişi; ancak bir şeyi de düşünmeden edemiyorum: ya bu kız evleneceği erkekle bu konuda tam bir hüsran yaşarsa? ya birbirlerine uymazlarsa? bu konuda kafam karışık olsa da diyebilirim ki: insanların her konuda birbirini tanıması gerekiyor evlenmeden önce. bundan kastım her önüne gelmekle birlikte olmak değil... sadece ciddi düşündüğün insanı anlayabilmek. neyse herkes değerlerine göre yaşasın yine de, belki de doğru olan bu.
(bkz: kafam karışık bir çay koyayım en iyisi)
cinselliği ilkel bir balığa borçlu olduğumuzu biliyor muydunuz? ne demek bu? cinselliğin 400 milyon yıl öncesi yani zırhlı balıklar tarafından keşfedildiği anlamını taşıyor demek. (lanet olsun o balıklara nerden beladan bulduysalar cinselliği). 70 milyon yıl yaşamış olan bu balıklar günümüzün köpek balığını andırmakta fakat boyları 1 metreyi geçememekteymiş. araştırmacılar bu bulguları gelişmiş araştırma teknikleri sonucu ortaya çıkarmışlar. bu bulgulara göre zırhlı balıkta, döllenmenin beden içinde meydana geldiğini dolayısıyla yakın bedensel temas gerektiğini anlamışlar. ayrıca erkek zırhlı balıklarda karın yüzgeçlerinin penisin işlevini yerine getiren yani spermayı doğrudan doğruya dişinin bedenine aktaran organlara dönüştüğü de araştırmalar sonucu ortaya konulmuş.bilim insanları bu yüzden zırhlı balıkların, en gelişkin şekilde üreyen ilk omurgalılar olduğunu sanıyormuş. bu döllenme olumsuz ihtimalleri en aza indirgediği için zırhlı balıklar tarafından pek bi benimsenmiş anlaşılan. 70 milyon az bir zaman değil hani. garantili üreme sayesinde (cinsellik) onca yıl denizlere hüküm sürmüş olabilirler.
70 milyon yılların sonlarına doğru dişi zırhlı balıklar naz yapmaya başlamışlar. vay efendim yosun getir, dişime göre bi kaç yiyecek bul, fosforik balık getir de akvaryumumuza koyalım diyerek erkek zırhlı balığın başının etini yedikçe bu tür üremeye son vermişler ve yumurtlama yöntemine geri dönmüşler. neden? çünkü dişisini döllenme sırasında mutlu eden erkek balık başkalarını da mutlu etmeye kalkışmış. vay efendim onun kulaçları güzelmiş, balık etliymiş, yatakta başka yüzerken başkaymış... dişi zırhlı balıkların bazıları balık hafızalı olmanın ötesine geçip seviştiği zırhlı balık erkeğini tanıyormuş. beğenmediği olunca onu gördüğü yerde yüzme yönünü değiştiriyormuş. hal böyle olunca aldatmalar meydana gelmiş. her iki cins de bu durumdan mustarip olunca bu tür cinsel eğilimin sonucunda çocuk getirmeye son vermişler. doğal seçilim değil bilinçli seçilim mubarek ki günümüzde insanlar hala bu doğal seçilimin sonucu üremiştir.
Lizbon'da şubat-2008'de yapılan Avrupa Cinsel Tıp Birliği Kongresi'nde 14 Avrupa ülkesinde yapılan cinsel ekoloji araştırmasının sonuçları açıklandı. Çiftlerin cinsellikteki davranış biçimini ortaya koyan araştırmaya göre cinsel sorunu olan 10 erkekten 2'si doktora başvuruyor. Doktora başvuranların da yalnızca yüzde 14'ü sertleşme güçlüğü ilaçlarını kullanıyor. Çiftlerin yüzde 70'i ne zaman seks yapacaklarını bilmiyorlar. Bu nedenle sertleşme güçlüğü olan erkekler kullandıkları ilacın hemen etkili olmasını istiyorlar. Bayer'in 2001 ve 2004 yıllarında yaptığı bir araştırmaya göre ayda 1 ila 2 kez seks yapanların sayısı artmasına rağmen 3-4 kez seks yapanların sayısı düşüyor. Çiftlerin çoğunluğu seks için benzer zaman dilimlerini seçiyor. Genellikle seks için geceyi tercih ediyorlar, hafta içini tercih edenlerin oranı da yüzde 5'i geçmiyor. Hafta sonları ise seks için en fazla tercih edilen zaman dilimi. Çiftlerin yüzde 70'inin seks için ayırdığı zaman ise yarım saati geçmiyor. Uzmanlara göre cinsel sağlığa önrem verenlerin düzenli egzersize ve bel çevresinin kalınlaşmamasına dikkat etmesi, alkol ve sigaradan kaçınması gerekiyor. Mutlu bir birliktelik için çiftlere haftada 1 ila 2 kez seks yapmalarını öneriliyor. *
fiziksel bir bütünlük ile ruhsal bütünlüğün oluştuğu,tek taraflı yaşanırsa sadece fiziksel bir tamamlamaya yönelik olgu.Ne yazık ki sevgi kolay bulunmadığı gibi bu bakış açısına sahip insanların da kolay bulunamadığı ve anlamıyla yaşanamadığı bir eksiklik oluveriyor.
aşk,seks, üreme, sevişme gibi konuları kapsayan insan doğasına ait, gizemli ve genellikle utanılan olgu. Bu konuda çok fazla tabu, yanlış bilinenler, cahillik sonucu yapılan yanlış uygulamalar olduğu için mutlaka dersinin verilmesi, televizyonlarda eğitici programların olması gerekse de nedense insanları cinsellik konusunda bilgilendirmek ve geliştirmek kaçınılası bir durum olarak kalmıştır. Utanılıp sıkılındıkça ve kaçınıldıkça da insanların yanlış çıkarımlar yapmaya doyamadığı bir alandır cinsellik. (bkz: sex) (bkz: bekaret) (bkz: gay) (bkz: aklı fikri kızlarda olan sapık erkek) (bkz: lezbiyen) *