gerçek adı charles michael palahniuk olan yazar.21 şubat 1962 de burbank, washingtonda doğmuştur.1980 de columbia high school u bitirdikten sonra oregon üniversitesinde gazetecilik öğrenimi görür.üniversite yılları boyunca yazar olmayı düşünmeyen palahniuk geçimini freightliner adlı şirkette otomobil tamirciliği yaparak sağlamaktayken, 1996 da arkadaşlarıyla birlikte bir edebiyat grubuna katılır ve burada project mayhem (kargaşa projesi) adlı kısa hikayeyi yazar.söz konusu hikaye bir kaç ay içinde fight club'a (dövüş kulübü) dönüşür.ilk romanını yayınlatması kolay olmayan palahniuk, her reddedilişinde daha karanlık yazmaya başlar.yayınlanan ilk romanı dövüş kulübü, özellikle 1999 yılındaki film uyarlamasının ardından büyük ses getirir ve pasific nortwest booksellers association award ve oregon book award ödüllerine değer bulunur.
yazarın dilimize çevrilen diğer kitapları ise;
gösteri peygamberi, görünmez canavarlar, tıkanma, ninni, kaçaklar ve mülteciler, günce, tekinsiz, rant, çarpışma partisi, ölüm pornosudur.
palahniuk halen oregon'un portland şehrinde yaşamını sürdürmektedir.
geçen gün teknosadayım öyle bi bakmaya girenler zirvesinde. girişe en kalitelisinden en teknoloji harikasından en büyüğünden bir tv koymuşlar. Orjinalliğinden hiç şüphe etmedğim bir abi ben tv ye bakarken oda bakarak geçer ve der ki ; Laah bu televiyönu alacaağn herşeyi izlersin evden çıkmazsın.
Tamam abinin öle evlere şenlik cafcaflı edebi bir dili yok.benimde yok. olması da zorunlu değil. Ama bu cümle bu adamın vurucu cümlesidir. Sahip olduklarınız sonunda size sahip oluyor.
Yani olaya bizde uyanıyoruz ama tek eksiğimiz bunu kağıda dökmememiz.nietzsche tarzı cümlelerle karşıdakine aktaramamamız.Yoksa ne cevherler bu memlekette
ilginç konuları ele alan iyi bir yazar.
Bir kitabı "Eğer bunu okumaya niyetliyseniz vazgeçin. " gibi ilginç bir girişle başlamıştır. Ve bu cümle de insanı okumaya itiyor tabi.
herkesin kolaylıkla alışamayacağı gerçekleri ve hayalleri yazan adam. yazan adam, yazar adam. hafiften mideniz bulanıyorsa eğer kitaplarını okurken, amacına ulaşmış demektir. özellike tıkanma adlı kitabı mutlaka okunmalıdır.
dili çok farklı olan yazar. belki de çevirmenden kaynaklanıyordur fakat tabularınız varsa palahniuk okumayın. cidden sizin yazarınız değil. olaylara farklı bir bakış açısı ile yaklaştırıyor. farklı olmaya çalışmıyor ama farklı bir yazar. onu chuck palahniuk yapan da üslubu. öve öve bitiremiyorum alex gibi bir şey işte.
Dövüş Kulubu kitabıyla tanınan yeraltı edebiyatı yazarı.Kitaplarında genellikle içinde bulunduğumuz sistemi ve yaşadığımız hayatı yerler altına alır.Ayrıca ölüm pornosu ve tıkanmanında yazarıdır.
maalesef sevgili(!) facebook sayesinde küçük iskender, bukowski, can yücel, oğuz atay, cemal süreyya, bob marley ve daha nicesi tarafından yazılan güzelim cümleler öyle şuursuzca paylaşıldı ki, değersizleştiler.
o yüzden chuch palahniuk: adı değersizleşen yazarlar arasına girmemesini dilediğim yazar...
"Sonra beklenmedik bir anda biri çıkar gelir.
Etrafındaki kimseye benzemez. Kendini bu yeni insanın aynasında görmeye başlarsın.
Var olanı değil, sende eksik olanı gösteren sihirli bir aynadır ve sen bunca zaman aslında hep bir eksiklik duygusuyla yaşadığını bilmediğin bir şeye özlem duyduğunu anlarsın."
diğerlerinden çok daha farklı yazar.
diğerlerinden diyorum. çünkü bu zamana kadar binlerce kitap okumuşumdur. bu da tahminen yüzlerce farklı yazarla tanışmışım demektir. yazarlar ne kadar istemezlerse istemesinler kitaplarında kişiliklerine ait izler bırakırlar. bu da okuyucuların yazarları birazcık da olsa tanımalarını sağlar.
böylelikle çok yazar tanıdım ancak böylesini görmedim. bu adam gerçekten çok karmaşık yazıyor. insanın hiç değeri olmadığı gerçeğini okuyucunun gözüne batırıyor. çıkarımları aslında herkesin bildiği ama bir türlü ifade edemediği , ispatlanabilen gerçeklerden oluşuyor. bu adam entel değil, en önemlisi de bu. bu adam yazar bile değil aslında. kelime üstadı. kimseyi küçümsemiyor, bireyin kendisini küçümsemesini bekliyor. insanın içindeki irini ortaya çıkarıyor her cümlesinde. hele öyle bir cümlesi var ki , insanın bu cümleye karşı 'doğru' demekten başka hiçbir çaresi kalmıyor.
''sizler eşsiz kar taneleri değilsiniz.''
okuyucusuna farklı düşünmeyi öğreten müthiş kalem, kafasının nasıl çalıştığını ve bir günde neler düşündüğünü gerçekten çok merak ediyorum. umarım ölene kadar bize okuyabileceğimiz, kitaplar yazmaya devam eder. zira doyum olmuyor.
dövüş kulübü'nden daha başarılı bulduğum kitabı; tıkanma'dır. yıllar yılı okurum (o kadar da değil aslında). son kitabı 'ninni' ile bizleri yine mestetmiştir. kendine has bir üslubu vardır. ayrıca 'sik-didik' gibi bir kavram sokmuştur lugatımıza. bir de görünmez canavarlar'daki 'bana kudret ver, flaş! beni benden al, flaş! bana dünyanın umurunda olmadığını göster, flaş! abi, beni sev, flaş! vs vs...' ekolünü de bizlere kazandırmıştır. akıcıdır, haliyle.
Şimdiye kadar nasıl yaşadıysan yine öyle yaşayacaksın sanırsın. Sonra beklenmedik bir anda biri çıkar gelir. Etrafındaki kimseye benzemez. Kendini bu yeni insanın aynasında görmeye başlarsın. Var olanı değil, sende eksik olanı gösteren sihirli bir aynadır ve sen bunca zaman aslında hep bir eksiklik duygusuyla yaşadığını, bilmediğin bir şeye hasretlik çektiğini anlarsın. Şamar gibi iner hakikat suratına...
anlattıkları yüzünden ebeveyn tarafından kitaplarına sansür gelen, okuma alışkanlığını kaybetmiş bir insanı yeniden kitap okumaya yönelten, geç bulup çabuk kaybettiğim yazar. Kitaplarının pahalı olması da büyük bir ironi örneğidir.
