yazdığı satırlarda,
oldukça uzun boylu bir kadınla sevişmesini,
beline dolanan bacakların uzunluğu nedeniyle birden çok kadınla yatmış hissiyatı edindiği şeklinde tarif eden yazar.
ziyadesiyle ve rutin olarak sarhoş olup uyuduğu gecelerden birinin sabahında bira ile yüzünü yıkayarak ayıldığını da anlatır.
bol sevişir, bol içer, kanımca giydiği pantolon da ekstra rahatlık tercihi nedeniyle bol olmalıdır.
alanındaki üstatlardandır.
bukowski abimiz tam bir looser'dır. yeraltı dünyasının ağır abileri ile yakındır. celine ile fante ile salinger ile genet ile kerouac ile barfly yazarlarla aynı kanı taşımaktadır. aykırı yaşam tarzı yazarlığının da üzerine çıkmıştır. kitaplarını okuyup ta kendini kaybetmemek namümkündür. okumaya kadınlarla başlamayın. onu sona saklayın.
ve aşk iki kez geldiğinde
ve iki kez yalan söylediğinde
bir daha asla sevmemeye karar verdik,
böylesi adilaneydi,
bize ve aşkın kendisine...
ne merhamet dileniriz
ne de mucize;
yaşayacağız,
öleceğiz...
--spoiler--
aşık olmadığıma, bu dünyada mutlu olmadığıma memnundum. hiçbirşeyle barışık olmamayı seviyordum. aşık insanlar genellikle alıngan ve tehlikeli olurlar. perspektiflerini ve mizah duyumlarını yitirirler. sinirli, kafadan çatlak olurlar. hatta katil bile olabilirler
--spoiler--
bir mavi kuş var yüreğimde
çıkmaya can atan
ama ben ondan güçlüyüm, kal,
diyorum ona, kimsenin
seni görmesine izin veremem.
bir mavi kuş var yüreğimde
çıkmaya can atan
ama viski döküyorum üstüne
sigara dumanına
boğuyorum,
fahişeler, barmenler ve
bakkal çırakları hiçbir zaman
bilmiyorlar onun orada
olduğunu.
bir mavi kuş var yüreğimde
çıkmaya can atan
ama ben ondan güçlüyüm,
yat lan aşağı, diyorum ona,
ocağıma incir dikmek mi
niyetin? avrupa'daki kitap
satışlarını sabote etmek mi?
bir mavi kuş var yüreğimde
çıkmaya can atan
ama zekiyim, sadece
geceleri izin veriyorum çıkmasına,
herkes yattıktan sonra.
orada olduğunu biliyorum, derim
ona, kederlenme
artık.
sonra yerine koyarım yine
ama hafifçe öter
tamamen ölmesine de izin
vermiyorum
ve birlikte uyuyoruz
gizli antlaşmamızla
ve insanı ağlatacak kadar
güzel, ama ben
ağlamam, ya
siz?
geçen gün tribünde oturuyordum, birinin bana baktığını hissettim. başıma gelecekleri bildiğimden yer değiştirmek için ayağa kalktım. "affedersiniz?" dedi. "evet, ne istiyorsun?" diye sordum. "siz bukowski misiniz?" dedi. "hayır!" dedim. "insanlar bunu size sürekli soruyorlardır herhalde?" dedi. "evet!" dedim ve uzaklaştım. biliyorsun, daha önce de tartıştık bunu. mahremiyet gibisi yoktur. ben insanları severim, biliyorsun. kitaplarımı sevmeleri filan güzel ama ben kitap değilim, anlıyor musun? ben o kitapları yazan kişiyim, ama yanıma gelip başımdan aşağı gül yaprakları filan dökmelerini istemiyorum. soluk almak istiyorum. benimle takılmak istiyorlar. beraberimde birkaç çılgın fahişe getireceğimi, birilerini yumruklayacağımı filan düşünüyorlar herhalde. öyküleri okuyorlar! lanet olsun, o anlattıklarım yirmi yıl önce, otuz yıl önce olmuş şeyler, birader!
ortalama insanda
herhangi bir günde herhangi bir orduya
yetecek kadar ihanet,
nefret, şiddet
ve saçmalık vardır.
ve cinayet konusunda en becerikliler
cinayet karşıtı vaaz verenlerdir
ve nefreti en iyi becerenler
sevmeyi vaaz edenlerdir
ve-son olarak-
savaşi en iyi becerenler
bariş vaazi
verenlerdir
tanrıyı vaaz edenlerin
tanrıya ihtiyacı var
barış vaaz edenlerin
huzuru yok
sevgi vaaz edenler
sevgidir
vaaz verenlerden sakinin
bilmişlerden sakıının.
durmadan
kitap
okuyanlardan
sakının
yoksulluktan nefret edenlerden
ya da gurur duyanlardan sakının
övgü göstermekte hızlı davrananlardan sakinin
karşılığında övgü beklerler
sansürlemekte hızlı davrananlardan sakinin
bilmedikleri şeylerden
korkarlar
sürekli kalabalıkları arayanlardan sakının;
tek başlarına
bir hiçtirler
ortalama erkekten
ortalama kadından
sakının
sevgilerinden sakinin
sevgileri vasattır, vasatı
aranır dururlar
ama nefretleri dahiyanedir
nefretleri seni beni
herkesi öldürebilecek kadar
dahiyanedir.
yalnızlığı istemezler
yalnızlığı anlamazlar
kendilerinden farklı
herşeyi
yoketmeye
çalışırlar
sanat
yaratamadıklarından
sanatıı
anlayamazlar
yaratma başarısızlıklarını
dünyanın beceriksizliğine
yorarlar
kendileri tam sevemedikleri için
senin sevginin
eksik olduğuna inanir
ve senden
nefret ederler
ve nefretleri
parlak bir elmas
bir bıçak
bir dağ
bir kaplan
bir baldıranotu gibi
mükemmeldir
pis moruk itiraf ediyor, sevimli bir aşk hikayesi gibi kitapların yanı sıra factotum, pulp gibi yazdığı mektupları içeren derlemeleri kasabanın en güzel kızı gibi denemeleri olan pis bir yazar. moruk bir yazar. viski tadında bir yazar. waits gibi sesi olduğuna inandığım yazar. "who are you" "lady lady layyy" *
yazdıkları kimilerine göre,açıl lan parantez kimse onlar kapan lan parantez,edebiyattan sayılmıyor olsa da,onsuz bir edebiyat dünyasını en güzel şekilde matematik dünyası özetler : boş küme
gülmenin moda olduğu bir devirde ağlıyorum,genç olmanın moda olduğu bir devirde yaşlanıyorum,seni sevmenin daha az cesaret istediği bir devirde senden nefret ediyorum.