charles bukowski

entry1051 galeri48
    176.
  1. 177.
  2. "her kim ki bukowski'yi sığ, basit, bayağı yada kötü bir yazar olarak adlandırırsa, biliniz ki bu kişinin ya kendine yada gerçeklere tahammülü yoktur"

    şeyh sanderson
    5 ...
  3. 178.
  4. gülmenin moda olduğu
    bir devirde ağlıyorum.
    seni sevmenin daha az bir cesaret istediği
    bir devirde senden nefret ediyorum.
    5 ...
  5. 179.
  6. Bir keresinde söyle söylemiş pis moruk : '' yüzüm hayatımı, ellerimse ruhumu anlatır.'' Hayatım boyunca bir sürü yazar, edebiyatçı, filozof okudum ama Bukowski kadar insanı sersemleten yalın cümleler kuran birine rastlamadım.
    6 ...
  7. 180.
  8. "Odanın kapısı açıldı ve Jack Bledsoe yalpalayarak içeri girdi. Tanrım, genç Chinaski'ydi bu! Bendim! içimde ince bir sızı duydum. Gençlik, orospu çocuğu, nerdesin? O genç ayyaş olmak istedim tekrar. Jack Bledsoe olmak istedim. Ama birasını yudumlayarak köşede dikilen moruktum ben."

    -Hollywood kitabından.
    3 ...
  9. 181.
  10. 182.
  11. "... paraya "ekmek" diyen ilk kişiye maaşı un olarak ödensin."
    4 ...
  12. 183.
  13. (...)

    Carol'un doktoru geldi ve bir hemşire ile konuştu. Yanlarına gittim.
    "A... bay Jennings," dedi. "Karınızın sıhhati iyi, bebek e... erkek. 4 kilo 500 gram."
    "Teşekkürler doktor."

    Asansörle yukarı çıkıp cam bölmeye gittim. Yüzlerce bebek ağlıyordu. Cam bölmenin gerisinden onları duyabiliyordum. Hiç durmaksızın. Sonu gelmeyen bir doğum ve ölüm meselesi. Yalnız gelir, yalnız gideriz. Çoğumuz yalnız, korkulu ve yarım yaşarız. Tarifsiz bir hüzün kapladı içimi birden. Ölüme mahkum bu kadar hayat görmek. Bu yeni başlayan hayatçıkların nefrete, sıkıntıya, aptallığa, deliliğe, korkuya, cinayete, hiçliğe dönüşeceklerini bilmek - yaşamda hiçlik, ölümde hiçlik.

    Hemşireye ismimi verdim. içeri gidip bebeğimi buldu. Çocuğu tutarken gülümsüyordu. Sonsuz bir bağışlama vardı bu gülüşte. Başka türlü olamazdı. Bebeğe baktım. Tıbben bir imkansızlıktı: bir kaplandı, ayıydı, yılandı ve insandı. Geyikti, çakaldı, vaşaktı ve insandı. Gözleri bana baktı ve beni bildi; ben de onu bildim. Dayanılacak şey değildi. insan ve insan ötesi, hayvan ve hayvan ötesi. Bana baktı. Babası, babalarından biri, bir sürü babasından biri... Hastaneye güneş doldu ve bina sallanmaya başladı. Bebeklerin çığlıkları yükseldi ve önümden mor bir parıltı geçti. Hemşirelerin bağrışmaları arasında üç florasan lambası zincirlerinden kopup bebeklerin üstüne düştü. Hemşire elinde çocuğumu tutup gülümsedi. San Fransisko'ya ilk hidrojen bombası atılmıştı.
    4 ...
  14. 184.
  15. tevekkel bir abimizdi. toprağı bol olsun.
    (bakınız Sıcak Su Müziği arka kapak)
    (bkz: tevekkül)
    3 ...
  16. 185.
  17. umut sarıkaya'nın karikatürlerinde mevcuttur.

    -bukowski sen şimdi bu şiirleri annenin babanın yanında okuyabilir misin?
    6 ...
  18. 186.
  19. ortalama bir ulu , ekşi ya da itü sözlük yazarının mutlaka okuduğu yazar. okumamışsa da hesabını sildirsin. okusun öyle gelsin . dağılın uleyn !!
    4 ...
  20. 187.
  21. 'aynı kadınla iki kez
    evlenerek hayatımı mahvettim'demiş
    William Saroyan.

    hayatlarımızı mahvedecek bir şeyler
    her zaman vardır,
    William,
    neyin veya kimin
    bizi önce
    bulduğuna
    bakar,
    mahvolmaya hep
    hazırızdır.

    mahvolmuş hayatlar
    olağandır
    bilgeler için de
    ahmaklar için de.

    ancak
    o mahvolmuş hayat
    bizimki olduğunda,
    işte o zaman
    farkına varırız
    intiharların,ayyaşların,hapisane
    kuşlarının,uyuşturucu müptelaları
    ve benzerlerinin.
    varoluşun
    menekşeler kadar,
    gökkuşağı
    kasırga
    ve
    tamtakır
    mutfak
    dolabı
    kadar
    olağan
    bir
    parçası
    olduklarının.

    ''mahvolmuş hayatlar'' adlı şiirinde de çoğu insanın hayatını çok güzel anlatmıştır.
    3 ...
  22. 188.
  23. charles bukowski"nin kavgası ve satır aralarındaki solculuğu diye bir kitap vardır; yazarı a. ulvi özdemir, alter yayinlarından çıkmış. alınıp okunmalıdır. ilginç bir kitap.
    3 ...
  24. 189.
  25. tek bildiğim charles bukowski karakterlerinin kimseye faydası yok.
    amerikan filmlerindeki park sorunu yaşamayan jack,harry,steve kadar uzak bana bu adamın yazdıkları.
    ekmek arası'nı ayrı bi yere koymak lazım.
    vahşi kapitalizm'in kucağına düşen biz 3.sınıf dünya vatandaşlarına güzel bir şamardır ham on rye.
    aklıma takılan tek soru:
    insan yaşı ilerledikçe mi, yoksa hayata atılmadan,üniversite yıllarında mı bu adamın yazdıklarını beğenebilir?
    bukowski.
    devamlı aklımı kurcalıyor.
    *
    5 ...
  26. 190.
  27. içtikçe ayılan hayat sarhoşu ihtiyar delikanlıdır.
    4 ...
  28. 191.
  29. müptelası olduğum, kendisi için kız olsam şerefsizim verirdim dediğim klas sarhoş. "ben dünyayı kurtaracak değilim, siz kurtarın ben nasıl kurtardığınızı yazayım." der yüzü çıbanlı beygir manyağı. toprağın bol ola.
    4 ...
  30. 192.
  31. bu kadar sade bir halk diliyle yazıp bu derece sert bir etki bırakabilen yazarlar zor bulunur. kelimelerle döver adamı. betimlemelerinin ilave anlamlarını sadık okurları rahatlıkla anlayabilir.

    enfes bacakları vardı: göğüsleri küçük, kalçası biçimsiz, yüzüne bakılmayacak derecede çirkin hatun.

    içine girdim, ıslaktı: hatun epeydir abazan olduğundan istekliydi.

    çarşafa silindim: gene prezervatife param kalmamıştı.

    harikulade bir yüzü vardı: oldukça şişman ve yaşı geçkin hatun.
    4 ...
  32. 193.
  33. 'erotizmi severdi rahmetli'. lakin 'kadın olarak doğsaydım orospu olurdum' lafını yakıştıramıyorum bu çirkin abiye. böylesine laflar etmiş bir adamın 3 bira çaktıktan sonra her geyikte dönme ihtimali olan bir lafı beylik bir lafmışcasına ortaya atmasında gram marjinallik yok. ha ben sokakların, varoşların yazarıyım diyosan da yemem charles abi. bak üstad cemal süreya ne demiş bu kadın olma konusunda;

    `ama kadınlar, tanrım,
    öyle sevdim ki onları,
    gelecek sefer
    dünyaya
    kadın olarak gelirsem,
    eşcinsel olurum`

    gördün mü? yaa şimdi diyorsun ki ulan nasıl aklıma gelmez. içe içe kafa sünger bob gibi oldu tabi. neyse en yakın zamanda mezarına gelip en adisinden iki köpek öldüren çakızlayacam toprağına. ama sen kesin yaktırıp kendini rüzgara savurtmuşsundur tozlarını...
    6 ...
  34. 194.
  35. 195.
  36. insan hangi yaşta ya da pikolojik durumda olursa olsun, serseriliğe özendirebilecek gizemli bir karizmaya sahip, okunması gereken yazar...
    3 ...
  37. 196.
  38. "kadın,alkol,hipodrom" bu üçlemi yaşama sebebi olarak belirlemiş bir postacı heriftir..
    yirmi günde bir kitap çıkarmak ve içindekini aklındakini böyle aktarabilmek büyük bir yetenek olsa gerek..
    bir de bu kadar içten aklındakini söyleyişi hoştur.
    "kadın olsam fahişe olurdum" deyişi ise varoluşunu benimsediğinin güzel bir kanıtıdır..
    bu kadar pis moruk oluşuyla yarı yaşındkai hatunlarla sürdüğü ilişkiler,küfürleri * baştan çıkarıcıdır.
    5 ...
  39. 197.
  40. "tabii ki bir insanı sevebilirsiniz, eğer onu yeterince tanımıyorsanız."

    sözünün sahibi..
    6 ...
  41. 198.
  42. can yücel den tek farkı kapitalizmin memleketinde yaşadığı için iyi reklamının yapılması gibime gelen yazar. yani emin değilim aqma herkesin söledikleri uyuşuyor sanki.

    can abba amerika da yaşasaydı bukowski ancak çaycısı olurdu diye düşünüyorum.
    4 ...
  43. 199.
  44. üniversite yıllarında nazi yandaşı olduğunu söyleyen çılgın ihtiyar. *, hikayelerinde havada uçuşarak ilişkiye girmeye çalışan maymunlar, uzaydan gelen seksi kadınlar, sevişme makinası yapan çılgın profösörler gibi fantastik öğeler vardır. *
    3 ...
  45. 200.
  46. yalın bir anlatımla, tüm samimiyetini katarak içinden geldiği gibi yazmış ve yaşamış, şişelerin en derin manası. sıvı değil katı formdaki yazardır. bulunduğu kabın şekline uymak istemez.

    ------------------------------------------------------
    önemli olan kimin yaşadığı değil
    kimin öldüğü;
    ne zaman öldüğü değil;
    nasıl öldüğü;
    büyük insanların tanınmışları
    değil
    adı sanı duyulmadan ölenleri önemli;
    ülkelerin
    tarihleri değil
    insanların yaşamları önemli.
    masallar düşlerdir,
    yalan değil,
    ve
    insanlar değiştikçe
    gerçekler de
    değişir,
    ve gerçek durağanlaştığında
    insanlar ölecekler
    ve
    böcekler
    ateş
    ve seller
    gerçek olacaklar.

    -----------------------------------------------------

    -kitlelerin dehası-

    ortalama insanda
    herhangi bir günde herhaqngi bir orduya
    yetecek kadar ihanet,
    nefret, şiddet
    ve saçmalık vardır.
    ve cinayet konusunda en becerikliler
    cinayete karşı vaaz verenlerdir
    ve nefreti en iyi becerenler
    sevmeyi vaaz edenlerdir
    ve -son olarak-
    savaşı en iyi becerenler
    barış vaazı verenlerdir

    tanrıyı vaaz edenlerin
    tanrıya ihtiyacı var
    barış vaaz edenlerin
    huzuru yok
    sevgiyi vaaz edenler
    sevgisizdir
    vaaz verenlerden sakının
    bilmişlerden sakının.

    durmadan
    kitap
    okuyanlardan
    sakının

    yoksulluktan nefret edenlerden
    ya da gurur duyanlardan sakının

    övgü göstermekte hızlı davrananlardan sakının
    karşılığında övgü beklerler

    sansürlemekte hızlı davrananlardan sakının
    bilmedikleri şeylerden
    korkarlar

    sürekli kalabalıkları arananlardan sakının;
    tek başlarına
    bir hiçtirler

    ortalama erkekten
    ortalama kadından
    sakının
    sevgilerinden sakının

    sevgileri vasattır, vasatı
    aranır durular
    ama nefretleri dahiyanedir
    nefretleri seni beni
    herkesi öldürebilecek kadar
    dahiyanedir

    yalnızlığı istemezler
    yalnızlığı anlamazlar
    kendilerinden farklı
    herşeyi
    yoketmeye
    çalışırlar

    sanat
    yaratamadıklarından
    sanatı
    anlayamazlar

    yaratma başarısızlıklarını
    dünyanın beceriksizliğine
    yorarlar

    kendileri tam sevemedikleri için
    senin sevginin
    eksik olduğuna inanır
    ve senden
    nefret ederler

    ve nefreti
    parlak bir elmas
    bir bıçak
    bir dağ
    bir kaplan
    bir baldıranotu gibi
    mükemmeldir

    en usta oldukları
    sanattır
    nefret

    ----------------------------------------------------
    4 ...
© 2025 uludağ sözlük