cezbe

entry4 galeri0
    4.
  1. tedavisi "bade" olan hal. Cezbelenen kişiyi malum tarikatın şeyhi badelemez ise kişi yanıyordu yanlış hatırlamıyorsam.
    0 ...
  2. 3.
  3. Lügatte "çekmek" ve "çekiş" anlamlarına ge­len cezbe terimi, tasavvufta Hakk'ın kulu ken­dine çekmesinden meydana gelen bir haldir. Her ne kadar, halk arasında cezbe, bazan ak­lın baştan gitmesi anlamına gelen cinnetle ay­nı anlamda kullanılırsa da bu kullanış yanlıştır.

    Cezbe, Allah'ın kula ihsanı olduğundan ku­lun elinde değildir. Allah'ın sevdiği kulun kal­binden perdeyi kaldırıp kulun çalışma ve gay­reti olmadan onu yakın nuru ile manevi ma­kamlara yükseltmesidir. Kul, cezbe sayesinde hakikatin kaynağına ulaşır. Allah'ın dışında herşeyi unutarak kendinden geçer, vecd ve is­tiğrak halini yaşar. Mutasavvıflar Kur'an'daki: "Allah dilediğini kendine çeker" (Şura, 131) ayeti ile bazı kaynaklarda hadis olarak zikredi­len "Allah'ın kula olan cezbesi, iki cihan halkı­nın amellerine denktir" sözünü cezbeye delil sayarlar. Hakk'ın kulu kendine çekmesi cez­be, bu cezbeyle kulun Allah'a yönelmesi aşk­tır. Böyle bir cezbe peygamberlerin ve velile­rin sıfatıdır.

    Tasavvufta cezbe, seyr'ü suluk (inisiyasyon) ile bir arada düşünülür ve sulüke bağı olma­yan bir cezbe makbul sayılmaz. Çünkü irşada liyakat kazanabilmek için sülük yolundan geç­mek gerekir. Nitekim imam ı Rabbani cezbe­yi, süluke girmeyenlerin ve sülükünü tamamla­mış bulunanların cezbesi olmak üzere ikiye ayırır. Salik olmayanlarda ruh, nefsin etkisin­den kurtulamadığı için cezbe kalbidir, ruhi de­ğildir. Böyleleri ruhlar alemini müşahade et­tikleri halde Hakk'ı müşahede ettiklerini zan­nederler. Sülüklerini tamamlayıp ruhları nefslerinin etkisinden kurtulmuş kimselerin cezbe­si ise ruhidir. Bunlar Hakk'ı müşahade eder­ler.

    ayrıca; Sohbet, zikir ve sema meclislerinde kalbe gelen varidata dayanamayarak kendinden ge­çen, bağıran, gayrı ihtiyari sıçrayıp nara atan kimselerin davranışlarına da cezbe adı veril­mektedir.
    3 ...
  4. 2.
  5. Şöyle bir söz rivayet edilmektedir:

    --spoiler--
    "Rahman cezbelerinden bir cezbe, ins ve cinnin amellerine müsavidir
    --spoiler--

    ."

    --spoiler--
    Cezbe,Allah-u Zülcelal tarafından kuluna bir ikramdır
    --spoiler--

    .
    Bu cezbe, ister namazda ister namaz haricinde olsun; gücü nisbetinde, kişinin, cezbesini tutması lazımdır. Şayet takatinin dışında olan ses ve hareketlerse, hiç kimse bir şey söyleyemez. Allah'ın rahmetinin ağırlığına kim dayanabilir ki?
    imam Ahmed b. Hanbel Müsnedinde, Hz. Ali radıyallahu anh'dan rivayet ettiği bir hadis-i şerifte, Peygamber Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem Hz. Ali'ye:
    "Sen bendensin." Hz. Cafer'e "Senin ahlakın ve yaratılışın benim ahlakım ve yaradılışım gibi." Hz. Zeyde de "Sen benim azadlığım (azad olmuş kölemsin.) sın." demiştir. Bu şe-kilde söylemesi üzerine, vecde (cezbeye) gelip, tek ayak üzerinde dolaşmaya başlamışlardır.
    Bu sahabilerin, Peygamber Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellemin huzurunda, böyle bir harekette bulunmaları mümkün değildir. Fakat takatlerini aştığı için kalkıp semaya başlamışlardır.
    Peygamber Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellemin huzurunda, takatin dışında böyle bir olay zuhur ediyorsa, zamanımızda da böyle şeyler zuhur edebilir. Onun için bu gibi durumlara dil uzatmaya hiç kimsenin hakkı yoktur. Ama özellikle namazda kendini tutması lazımdır. Çünkü namazda iki harf çıkması ya da üç hareket olması halinde namazıifsadedeceği için çok dikkatli olunmalıdır.
    Namaz dışında rahmet ve feyzin gelmesi halinde, kendini serbest bırakmalı ve ses çıkacak diye rahmet ve feyzi nehyetmeye çalışmamalıdır.
    Çıkacaksa ses, o feyz ve nisbetten çıksın. Kişi kendini sıkıp, Allah-u Zülcelal'den gelen feyz ve berekete engel olmasın...
    2 ...
  6. 1.
© 2025 uludağ sözlük