ben, fırtınalı hikayelere sahip olan insanları pek seviyorum. kendisinin de -bunun üzerine konuşmadık ama- okunası/dinlenesi bir hikayesi olduğunu düşünüyorum. -entrylere göz atıldı.- hayatta bir büyük hikayeler vardır bir de ufak hikayeler. bizi etkisi altına alan, eğer bir kitapsa okutturan, bir filmse izlettiren hikayenin derinliğidir. ve her zaman kendi kategorisinde bu hikayeler ödül alır. insanların alkışlayacağı bir hikayede başrol oynamak, ağlamak, derin yaralara ve çiziklere sahip olmak koca bir ömrü değerli kılıyor. bazen düşünüyorum da hiç dert hiç tasa olmasaydı hayatımda ne yapardım? mücadele etmeyen basit insanlardan olmayı hiçbir zaman istemedim. ve sen de bunu tercih etmemişsin. -öyle anlıyorum.- güzel ve zorlu hikayeni yaşamaya devam et. ve bir gün en mutlu, en güzel sonla alkışlarla git. *
edit: güzel bir sohbetin ardından şöyle sağlam bir nick altı gireyim dedim.. *
yahu olay ne, hangi mantıkla bu yazıyı buldum neden OKUDUM CANIM sıkıldı şimdi, okudum ama bence bu yazı da spoiler olmalıydı. hatta bu yazı değil mesaj olmalıydı! özel bişeyler okumuş gibi huzursuz oldum lan. gidin mesacınan yazın ortalık yere yazmayın böyle şeyler. tevbe tevbeee. *
o bir nick altı mektupçusu, o bir aşık, o bir hostes, o bir müslüman, o bir romantik. beyaz şov'a çıkacak donanımlara sahip güzeller güzeli yöresel selebriti.
an itibariyle "21 eylül 2012 istanbul da duyulan enteresan ses' in" onun uçakta uzatıp, sağa sola vurduğu bacaklarından çıkan ses olduğunu anladığım insandır. ayıptır, herkesi heyecanlandırmıştır.
kendiisne giden ve kimsenin umrunda olmayan mektupların hala nick altına yazıldığı yazar. allah bu ve bunun gibileri celebrity yapmasın, hülya avşar'dan beter olur bu tipler.