gittim, izledim, çok beğendim...
herkese tavsiye ederim.
gerçekten güzel hikayeler var tarihimizde, umarım bu tip dönem filmlerinin devamı gelir.
ayla, müslüm, naim...
yazılacak o kadar hikaye çekilecek o kadar filmimiz var ki...
o günleri dün gibi hatırlıyorum.
rahmetli özal çıkmıştı, "size bir sürprizim var" demişti, bütün ülke bu sürprizin ne olduğuna kilitlenmişti.
hatta bazı gazeteler "tonton yeni zamlar yapacak" diye dalga geçmişti.
işte o sürpriz naim'di...
biz halter diye bir sporun varlığından haberdar bile değildik naim'i duyana kadar.
naim geldi milyonlarca kişi televizyon başında halter seyreder oldu.
naim türkiye'ye iyi geldi, iyi ki de geldi...
naim'in avustralya'da kaçırılışı, ingiltere'ye getirilişi, ingiltere'de büyükelçiliğimizden çıkarılması, başbakanlık uçağı ile türkiye'ye getirilmesi, havalimanında yeri öpmesi, sonra özal'ın elini öpmesi, seul'de kırdığı rekorlar dün gibi aklımda...
--spoiler--
yalnız filmde naim'in kaçırılması biraz kopuk olmuş.
bu kaçırılma operasyonunu yürüten milli istihbarat teşkilatıydı, filmde hiç mit'ten bahsedilmemiş, avustralya'daki operasyonu orada yerleşmiş gurbetçiler yapmış gibi lanse edilmiş.
naim'in kaçırılması son derece başarılı bir mit operasyonuydu ve operasyonun her evresinden turgut özal'ın haberi vardı...
lakin filmde özal'ın naim'in iltica talebinden sonra haberi oluyor gibi gösterilmiş.
naim'i canlandıran oyuncunun seçimi harika, naim'in çocukluk yıllarını canlandıran oyuncu da çok iyi iş çıkarmış.
bir de 70'lerin sonundaki bulgaristan'ın imkanları gerçekten harikaymış, türkiye'nin çok çok üzerindeler kalite olarak bu da dikkatimden kaçmadı.
--spoiler--
hülasa 80'lere duyduğum özlem ile naim filmi birleşince baya bir ağladım filmde.
vizyonunun 3. gününde izleme şansım oldu. dijital sanatlar'ın yaptığı hemen hemen her filmi derin bir merak ile sinema'da izliyorum. ayla, müslüm, çiçero, türk işi dondurma gibi alışık olmadığımız kalitede filmler yapıyorlar çünkü.
gerçek hikayeye ne denli bağlı kalındı bilmiyorum, naim süleymanoğlu'nun da hayatını araştırmadım, buna rağmen ilk dakikalardan itibaren film izleyiciyi içine çekmeyi başarıyor. eğer gerçek hikaye buysa ve abartılmadıysa, büyüleyici bir hikayesi varmış cep herkülü'nün.
filmin yönetmeni özer feyzioğlu. daha önce müslüm ve ayla filmlerini yöneten can ulkay'dan daha iyi bir iş çıkarmış diyebiliriz. diğer dijital sanatlar filmlerinde gördüğümüz 'kronik' sorunlar bu filmde yok. Ayla ve müslüm'de filmlerin tempo ve ritmi epey sorunluydu. ilk ve ikinci yarılar siyah-beyaz kadar farklıydı. bu filmde bunu aşmışlar. film, belirli bir tempo ile başlıyor ve bunu korumayı başarıyor.
sanat yönetimi, oyunculuklar ise muazzam. belki de en iyi 'dijital sanatlar' filmi.
müslüm filmi kadar izlenmesini umduğum, milli haltercimiz naim süleymanoğlu'nun hayatını anlatan film. şehit kardeşimiz eren bülbül'ün ismini filmde duyunca gözlerim dolmadı değil. bu ince davranış için fikir sahibine sonsuz teşekkürler.
Kahramanlığın öyle uçup kaçmayla, tüfek tutmayla olmayacağını gösterip bize ailece gözyaşı döktüren bir film oldu. Yaşım yettiği için o yılları, sırtında yatağı elinde bavuluyla ülkemize sığınanları çok iyi hatırlarım. Film de bize işte Naim'in sporcu kişiliğini değil ama bu uğurda yaptığı fedakarlığı anlatıyor. Ortada bir propaganda yok, herşey objektif şekilde aktarılıyor, yeri geliyor bizi övüyor da eleştiriyor da. 30 yılık sporcu olmam da izlerken ayrıca beni duygulandırdı, çünkü hem babamın milli halterci olması hem de Naim sayesinde spora yöneldim.
Filmi ve Seul'ü izlerken annem bile o yılları, babamla benim televizyon başında hop oturup hop kalkmasını, apartmanın inlemesini yadetti.
Mekanı cennet olsun. Filmde emeği geçenlere de sonsuz teşekkürler.
izlemeye değer film. recep ivedik gibi bir ucube şovuna para verip kendinizi, çocuklarınızı ve sevdiklerinizi zehirleyeceğinize bu filme gidin. gidin ki daha iyileri de gelsin.
--spoiler--
filmin bir kaç yerinde ağladım ama en yoğun olanı; annenin oğlunun gideceğini anladığı, uğurlamak için geldiği vakit naim'in annesinden durumu gizlemeye çalıştığı sahne ve sahnenin devamında denilen "doyamadım ki ben sana" cümlesinden sonraydı.
naim süleymanoğlu'nun hayatına dair derin bir bilgim yoktu, filmi izledikçe ne kadar önemli ve güçlü olduğunu anladım. gerçekleri yansıtıyor mu emin değilim ama ne olursa olsun, çok güçlü biriymiş.
erken yaşta vefat etmesine çok üzüldüm. annesinin oğluna hiçbir zaman doyamaması yüreğimi dağladı. kardeşinin "ruhun şad olsun" cümlesi de çok büyük bir özlem ve hüzün içeriyordu.
--spoiler--<
bir de başrol seçimi gerçekten muazzamdı. gelecekte adını duyuran bir oyuncu olacağını düşünüyorum.
diğer oyuncular da çok iyiydi.
filmin vizyon tarihi 22 kasım. Yönetmen ise; Özer Feyzioğlu. fragmandan anladığım kadarıyla müslüm vari bir film olacak. Ama, müslüm'den daha güzel olacağına dair umutlarım var.
Duygu sağanağı yaşatan müthiş bir film. Biyografi filmlere bayılırım. Ne yalan söyliyeyim izlerken ağlattı. Süleymanoğlu'nu oynayan oyuncu tam oskarlık oyun çıkarmış. Çocukluğuma götürdü beni. 90'lı yıllardaki olimpiyatlarda adını çok duyardık televizyonda. Milli gururumuz oldun Göğsümüzü kabarttın kral. Yerin mekanın cennet olsun.
Sahip olduğunuz her şeyi kaybedebilirsiniz. Evinizi barkınızı, işinizi ekmeğinizi kaybedebilirsiniz. Allah vermesin yakınlarınızı zamansız kaybedebilirsiniz. Ama en büyük kayıp insanın kendi kimliğini, adını kaybetmesidir.