eğer şeytan cennette insanı kandırabiliyorsa, cennette yalan söylenilebilir. yani orada kötülük yok demek bu hikayeye aykırıdır. orada günah olmayabilir fakat kötülük buna göre var.
kafamda henüz cevaplarına ikna olamadığım soru işaretlerine sebep olan yer.Şöyle ki,söylenildiği gibi cennetin katlardan(yanılmıyorsam 7) oluştuğunu varsayalım.bu durumda en zengin kaynaklara sahip olana birinci kat diyip burada peygamberlerin ve yakınlarının vs. bulunduğunu varsayalım.Diğer yandan ucu ucuna son anda 7.katında bulunmaya hak kazanan birini ele alalım.
cennetin son katında olan biri,kendinden daha üst katta olup,daha fazla nimete sahip olan birini gördükçe kıskanmayacak mıdır?Eğer kıskanmayacaksa,herkes kendi sahip olduklarıyla memnun olacaksa,bunun anlamı kitap okumuyorum eksikliğini hissetmiyorum gibisinden,herkesin kendi sahip olduklarıyla barışık bir şekilde mutlu olması mıdır?Bu durumda ne kadar önemlidir cennte kimin daha çok hakederek girmesi ortada bir eksiklik hissedilmeyecekse?eğer kıskançlık duyulacaksa da,sonsuza kadar sürecek bir kıskançlığın cennette ne işi vardır?Bu mudur sonsuz mutluluğun olduğu yer?
Tabi kat halinde olmadığını,herkesin aynı yerde bulunacağını varsayacaksak,peygamber ile ucu ucuna cennete girmeye hak kazanan arasında ne fark vardır?Olaya kat olayı değil de sahip olduğun nimetler açısından da bakılabilir.
Can 29 yaşında Atipik psikoz ve düşük zekasına rağmen büyük hayal gücüne sahip bir adam. Yaygın tanımıyla geri zekalı
7 yaşında annesi öldüğünde yaşadığı travma sonucu annesinin hayaliyle yaşamaya başlamış ve annesi dışında kimseyle iletişime giremediği bir çocukluk geçirmiş. Bu yüzden kendine ait bir cennet yaratmış. Ve bir gün cennetinde tek başına değil güzel bir kızında ona eşlik ettiğini fark eder.
Bu hikaye, kendi kurduğu cennetinden çıkarılıp yalancı bir cennette, akıllı bir yetişkin olabilme şansı verilmiş bir çocuğun hikayesi
ölüm korkusunu azaltmak için insanlar tarafından uydurulmuş ütopik yer. zira her kafadan bir ses çıkmaktadır. kimi "sabaha kadar hurilerle dans" der. kimiyse "huri yok, çiftleşmek yok" der. kuran-ı kerim de 6 veya 7 ayette cennetteki hurmalardan ve ırmaklardan bahseder. sürekli hurma. hep hurma. sonsuza kadar hurma. muz yok mu peki?
evet ölüme giden yolda insanın korkularını azaltmak için yaratılmış olan hayali bir yerdir. her dinin bir ödülü olmalıdır ki dinlerin temel olarak ödülü cennettir. cenneti arzulayarak hayatından kısıp yaşayanlar ise, bu hayattan fazla beklentileri kalmamış, "burda yaşayamadık güzel, bari öteki tarafı garantileyelim" diyen insanlardır ki bunlar en acınası toplulukturlar. bu kısım belli bir yaşa kadar her boku yiyip sonra kendini dine veren, cenneti garantiye almayı hayal ederek sabah akşam namaz kılan, camiye giden insanlardan oluşur.
islamiyete göre bir çok insanın gideceği yerlerdendir. kimisi cehennemden sonra cennete gidecek, kimisiyse direk cennete gidecektir. örnek vermek gerekirse hayatı boyunca iyilik ve şefkatle yaşamış, insanlara yardım etmiş, fakirin duasını almış bir kişi eğer namaz kılmamış, oruç tutmamışsa yeri öncelikli olarak cehennemdir. tam tersi de cennet için geçerli olmaktadır.
yine alimlere göre, cennette 1 dakika dünyadaki 1000 seneye bedeldir. cennetteki 1000 sene ise allah'ı 1 perdesiz bir dakika görmeye bedeldir.
aynı zamanda abazaların rüyalarını süsleyen atlantistir;
"bu hayatta mala vuramadık, bari orda vuralım anasını satayım."
Tanrının peygamberleriyle muhabbet ettiği yerlerde dolaşsam.. bana bir çift kanat verin ki, oralara uçup gideyim..
engebeli dağlardan aşırdım kalbimin kırıklarını.. taşlarını sever, okşardım, yerdeyken yüzüm.. *
bir gün cennet görevlisi cennetle cehennem arasında * bir yerlerde kalan elemanı tutmuş kolundan başlamış iki yeri de tanıtmaya. cehennemin kapısına gelmişler ilk olarak. kapılar açılmış arada kalan zavallı korkunç manzarayı görmüş; her yerde tencere dolusu yemekler fakat aç bilaç bir sürü mutsuz insan... arada kalan, görevliye sorar;
-bu kadar yemek varken neden bu kadar aç ve sefiller?
+kaşıkların sapları üç metre, ne yazıkki ağızlarına götüremiyorlar yiyecekleri!
gördüğü manzarayı unutmaya çalışarak kapanan kapıların ardında bırakarak mutsuzluğu cennetin kapısına varmışlar. kapı açıldığında tek farkın insanların yüzündeki mutluluk olduğunu görmüş arada kalan adamımız. yine her yerde tencere dolusu yemekler ama herkes gayet mutlu ve huzurlu. bu sefer görevliye dönüp sormuş;
-tıpkı diğeri gibi fakat anlamıyorum ordaki mutsuzluk ile burdaki huzurun nüansı nedir?
+çok basit... burdaki kaşıkların sapları da üç metre fakat burdakiler birbirlerini beslemeyi bilen insanlar...
hamiş; belki de kendi cennetimizi/cehennemimizi kendimiz yaratıyoruz, bazen yardım ederek aslında yardım aldığımızı bilmemiz gerekli.
uslu durulan akşam sonunda annesi tarafından çocuğa verilen çikolatadır. kimi çocuk çikolatayı şiddetle arzuladığı için tüm akşam boyu hiç yaramazlık yapmaz; kimi çikolatanın büyüsüne inanmaz, keyfine bakar, şarabını yudumlar.
küçükçekmecenin bir mahallesi. sanıldığı gibi show tv de yayınlanan cennet mahallesi dizisiyle hiçbir alakası yoktur. trafiğe kapalı olan hürriyet caddesi küçük bir istiklali andırır.
cenneti değişmem saçının teline der ferhat göçer bu şarkıda.
cenneti değil cennete demek istiyordur ki sevdiceğini cennet bile olsa değişmeyeceğini belirtmeye çalışıyordur.
ferhat göçer heralde din adamlarının tepkisiyle karşılaşmamak için böyle bi'şey yaptı diye düşünüyorum.
emin değilim.. sadece bir fikir.
cenneti deyince şarkının temasına pek uymuyor çünkü..