Şimdi sen kalkıp gidiyorsun. Git.
Gözlerin durur mu onlar da gidiyorlar. Gitsinler.
Oysa ben senin gözlerinsiz edemem bilirsin
Oysa Allah bilir bugün iyi uyanmıştık
Sevgiyeydi ilk açılışı gözlerimizin sırf onaydı
Bir kuş konmuş parmaklarıma uzun uzun ötmüştü
Bir sevişmek gelmiş bir daha gitmemişti
Yoktu dünlerde evvelsi günlerdeki yoksulluğumuz
Sanki hiç olmamıştı
Oysa kalbim işte şuracıkta çarpıyordu
Şurda senin gözlerindeki bakımsız mavi, güzel laflı istanbullar
Şurda da etin çoğalıyordu dokundukça lafların dünyaların
Öyle düzeltici öyle yerine getiriciydi sevmek
Ki Karakoy köprüsüne yağmur yağarken
Bıraksalar gökyüzü kendini ikiye bölecekti
Çünkü iki kişiydik
Oysa bir bardak su yetiyordu saçlarını ıslatmaya
Bir dilim ekmeğin bir iki zeytinin başınaydı doymamız
Seni bir kere öpsem ikinin hatırı kalıyordu
iki kere öpeyim desem üçün boynu bükük
Yüzünün bitip vücudunun başladığı yerde
Memelerin vardı memelerin kahramandı sonra
Sonrası iyilik güzellik.
Kendisinin olmayan soyadından bile sürülmüş olan şair. Cemal Süreya'nın takma adından bir harf atması onun adressizliğinin bir göstergesidir ve bu duygusal bir tavır değildir.
buraya şiirlerinden bir alıntı yapmak istemiyorum diğer insanlar gibi. 6 sene önce şiir yazdığım zamanlardan önce şiirleriyle beni etkilemiş ve kendi tarzını ortaya çıkarmayı sağlamıştı. sadece cemal süreya değil diğer ikinci yeni şairleri de bunda etkili olmuştu. şiirleri ise şarap tadında. yıllanmış kırmızı bir şarap tadı.
Fotoğraflarinda ve videolarında görüldüğü kadarıyla çok çirkin olan,"özlemek, ölmekten sadece iki harf fazla be çocuk." gibi sikik ve aglak bir cümle soylememis olan şair. Bunu Cemal Süreya'nin söylemedigini anlamiyorsaniz, edebiyat bilginiz yok demektir.
Şairlerin şiirlerini anlamak için o şiirleri yaşamak gerekiyormuş. Cemal süreya'nın ''Yemek yemek üstüne ne düşünürsünüz bilmem /Ama kahvaltının mutlulukla bir ilgisi olmalı'' dizelerini haftalar sonra güzel bir kahvaltı yapınca anladım. Sabah yaptığınız kahvaltının değerini anlamanız dileğiyle.