Şimdi sen kalkıp gidiyorsun. Git
Gözlerin durur mu onlar da gidiyorlar. Gitsinler.
Oysa ben senin gözlerinsiz edemem bilirsin
Oysa Allah bilir bugün iyi uyanmıştık
Sevgideydi ilk açılışı gözlerimizin sırf onaydı
Bir kuş konmuş parmaklarıma uzun uzun ötmüştü
Bir sevişmek gelmiş bir daha gitmemişti
Yoktu dünlerde evelsi günlerdeki yoksulluğumuz
Sanki hiç olmamıştı
Oysa kalbim işte şuracıkta çarpıyordu
Şurda senin gözlerindeki bakımsız mavi, güzel laflı
istanbullar
Şurda da etin çoğalıyordu dokundukça lafların
dünyaların
Öyle düzeltici öyle yerine getiriciydi sevmek
Ki Karaköy köprüsüne yağmur yağarken
Bıraksalar gökyüzü kendini ikiye bölecekti
Çünkü iki kişiydik
Oysa bir bardak su yetiyordu saçlarını ıslatmaya
Bir dilim ekmeğin bir iki zeytinin başınaydı doymamız
Seni bir kere öpsem ikinin hatırı kalıyordu
iki kere öpeyim desem üçün boynu bükük
Yüzünün bitip vücudunun başladığı yerde
Memelerin vardı memelerin kahramandı sonra
Sonrası iyilik güzellik...
Kırmızı bir kuştur soluğum
Kumral göklerinde saçlarının
Seni kucağıma alıyorum
Tarifsiz uzuyor bacakların
Kırmızı bir at oluyor soluğum
Yüzünün yanmasından anlıyorum
Yoksuluz gecelerimiz çok kısa
Dört nala sevişmek lazım.
sürrealist akımın türkiye şubesidir. kendisiyle birlikte edip Cansever de sürrealist şiirin yapı taşlarından bir tanesi olup yükse dozda alındığında kafa yapma etkileri mevcuttur.
bildiğin dize şairidir, şiirlerinin tamamı pek okunmaz anca bazı dizeleri alınıp sosyal medyada paylaşılır. ha okusanız da anlayamazsınız zaten, kendi iç dünyasını ve aşk-meşk durumlarını sürrealist bir biçimde anlatan şiirlerdir. kendi de bu konuda üzüntü duyar imiş ki, şiirlerinin okullarda okunmayacağını, anlaşılmayacağını yazmıştır.
once bir ellerin vardi yalnizligimla benim aramda
sonra birden kapilar açiliverdi ardina kadar
sonra yuzun onun ardindan gozlerin dudaklarin
sonra her sey çikip geldi
bir korkusuzluk aldi yurudu çevremizde
sen çikardin utancini duvara astin
ben masanin ustune koydum kurallari
her sey iste boyle oldu once.
"...öyle uzaktan seviyorum seni
elini tutmadan
yüreğine dokunmadan
gözlerinde dalıp dalıp gitmeden
şu üç günlük sevdalara inat
serserice değil adam gibi seviyorum
öyle uzaktan seviyorum seni
yanaklarına sızan iki damla yaşını silmeden
en çılgın kahkahalarına ortak olmadan
en sevdiğin şarkıyı beraber mırıldanmadan
öyle uzaktan seviyorum seni.
kırmadan
dökmeden
parçalamadan
üzmeden
ağlatmadan
uzaktan seviyorum.
öyle uzaktan seviyorum seni;
sana söylemek istediğim her kelimeyi
dilimde parçalayarak seviyorum
damla damla dökülürken kelimelerim
masum beyaz bir kağıtta seviyorum."
Sadece şiir olarak bakıldığında ülkemizden çıkmış en büyük şairlerdendir. Lakin yarattığı şiir zaman içinde şiiri bireyselleştirdi ve şiir / toplum arasındaki bağın kopmasına neden oldu bence. Elbette bu onun sorunu değil, ondan sonra gelenlerden kaynaklandı.