cemal süreya, ankaraya çok yakışırdı. ankara Cemal'e yakışmazdı ama. bayan nihayetin yanında evinin koltuğunda öldü.
Türk şiiri yetim kalmadı belki ardından, ama çokca eksik kaldı.
şiirin anasını becermeye devam edenler var çünkü. şiirin sahte babaları var, cemal süreya öldü. adaletin bu mu ey edebiyat.
"evet, gün geliyor bıkıyorum senden,
ama istanbul'dan bıkmak gibi birşey bu'
demiş bir şiirinde şair. iki kadını karşılaştırıyor, biri istanbul! ve içinden çıkılamaz bir kavram kargaşasına sokuyor bizi. bıkmak herkesin bildiği, hissettiği, yaşadığı bir kelime. önüne istanbul gelince anlamını yitiriyor her şey. eskisi gibi ifade etmiyor kelime.
istanbul'dan bıkmanın süresi kaç salise? ve kimilerine göre istanbul'dan bıkmak mümkün mü! ne anlatmaya çalıştın ey şair... bize bunu yapmaya, kafayı yedirtmeye hakkın var mı!
dün hayatıma bir köpek girdi
köpek, basbayağı köpek, sokak köpeği
dün girdi, dün 22 nisan salı
şapkamla beraber oturuyordum
mevsim mütehayyil, vakit akşamdı şehirde
aklımda yalan yere fiiller
yapayalnız, ben bana oturuyordum;
bir köpek geldi, hayatıma girdi
köpek, basbayağı köpek, sokak köpeği
bakışlarımız birden buluşuverdi
evvela gözlerim baktı, sonra ben baktım
kucağıma aldım sonra, sevdim okşadım
simitçi geçseydi simit ısmarlardım
küçük küçük doğrardım önüne,
simitçi geçmedi avucumu yalattım
köpekti ama anlayışlıydı
öyle köşede kalmış, öyle korkak
evvela benim gözlerime baktı, sonra ben baktım
gölgemi gördüm yerde sonra, seni hatırladım
bir tekme yapıştırdım köpoğluna
baktım saat kulesi orda, akrep altıda
baktım insanlar eski yaşamlarında
baktım bir şarkı almış gidiyor dudaklarımı
gölgemi gördüm de yerde, seni hatırladım
belinin ortası budur diyerek
bir tekme yapıştırdım köpoğluna.
Asıl adı Cemalettin Seber'dir. 1931 yılında Erzincan'da doğmuş, 9 Ocak 1990 tarihinde istanbul'da ölmüştür.
ilk şiiri 8 Ocak 1958'de Mülkiye dergisinde çıktı. Şiirlerindeki şekil, muhteva ve anlatım özellikleri ile ikinci Yeni şiirine katıldı. Bu akımın önde gelen şairlerinden biri oldu. Geleneğe karşı olmasına karşın geleneği şiirinde en güzel kullanan şairlerden birisiydi. Kendine özgü söyleyiş biçimi ve şaşırtıcı buluşlarıyla, zengin birikimi ile, duyarlı, çarpıcı, yoğun, diri imgeleriyle ikinci Yeni şiirinin en başarılı örneklerini vermiştir. Şahsiyetli bir şiir dili vardır. Canlı halk dilini kullanması, onu okuyucuya yaklaştırır. Üslubundaki mizah ve istihza, ona ayrı bir özellik kazandırmaktadır.
ayrıca : Daha nen olayım isterdin,
Onursuzunum senin!
demiş, söylenecek her şeyi iki cümleyle bitirmiş, elleri öpülesi yüce şairlerdendir.
güneşin çekici yukarda
suyun bıçağı aşağıda
krom alçakgönüllü, bakır utangaç,
ağaç: bir damla iki kıvılcım arasında.
rüzgar bilmiyor nerden eseceğini
sınırlar kesik,
yerleşme yerlerinde balkıma.
biz kırıldık daha da kırılırız
ama katil da bilmiyor öldürdüğünü
hırsız da bilmiyor çaldığını
biz yeni bir hayatın acemileriyiz
bütün bildiklerimiz yeniden biçimleniyor
şiirimiz, aşkımız yeniden,
son kötü günleri yaşıyoruz belki
ılk güzel günleri de yaşarız belki
kekre bir şey var bu havada
geçmişle gelecek arasında
acıyla sevinç arasında
öfkeyle bağış arasında
biz kırıldık daha da kırılırız
doğudan batıya bütün dünyada
ama kardeşin kardeşe vurduğu hançer
ıki ciğer arasında bağlantı kurar
büyür, bir gün, zenginleşir orada,
çünkü ali'yi dirilten iksir de saklı
hasan'a sunulmuş ağuda,
granitin de olur bir okyanus diriliği,
nehirler daha uysal akar,
bir çiçek nasıl açılıyorsa kendiliğinden
bir kuş nasıl uçuyorsa
öyle sever, çalışır insan,
kıraçlar çarptıkça dağlara
gül göçürür şafağından
doğanın altın şafağından
ınsanın altın şafağından
tarihin altın şafağından
"öğleyin kızıma uğradım. şiirlerimin ne kadar saçma olduğunu söyledi. onunla böyle sevişiyoruz. memo'yu sordu. şu anda işsiz olduğunu ve 125 kilo geldiğini söyledim. sevindi. işte böyle seviyoruz birbirimizi.
"bir mısra daha söylesek her şey düzelecek" diyebilecek kadar umutludur.
ilk eşine attığı bir tokattan sonra, gidip bileklerini kesmiştir. pişmanlığı da sevgisi gibi şiddetlidir.
ikinci eşi zuhal tekkanat (elif sorgun)'tan istediğinde boşanacağına dair bir belge almıştır. memo'yu vermiştir zuhal tekkanat cemal'e. en büyük varlığıdır.
üçüncü eşi Güngör Demiray'a da ilk görüşte aşık olmuştur. ondan ayrılsa da dostlukları ömür boyu sürmüştür.
en son yine memo'nun annesi ile hayatını birleştirmiştir.
arada bir de tomris uyar'la bir ilişkisi olmuş, bir dönem aynı evi paylaşmıştır.
yani bir ömre, çokca güzel kadın katmıştır. boşa değildir aşağıdaki şiiri yazışı:
Yaşadım, Tanrım,
Yarım ve uluorta,
Bir dahaki hayatta,
Varsa öyle bir hayat,
Şiir yazar mıydım,
Bilmiyorum.
Ama kadınlar, Tanrım,
Öyle sevdim ki onları,
Gelecek sefer
Dünyaya
Kadın olarak gelirsem,
Eşcinsel olurum.
Sevgilim ben şimdi büyük bir kentte seni düşünmekteyim
Elimde uçuk mavi bir kalem cebimde iki paket sigara
Hayatımız geçiyor gözlerimin önünden
Çıkıp gitmelerimiz, su içmelerimiz, öpüştüklerimiz
"Ağlarım aklıma geldikçe gülüştüklerimiz".
.
.
.
Her şey seni bekliyor her şey gelmeni
içeri girmeni
Senin elinin değmesini
Gözünün dokunmasını
Ve her şey tekrarlıyor
Seni nice sevdiğimi..
..ve daha niceleriyle gönlümü fethetmiş biricik şairimizdir.
not: 'sevda sözleri'ni aşık olmadan elinize almayınız.Bu eseri 'AŞIKKEN' okumak kendinize vereceğiniz en değerli hediyedir..