ateistlerin sevdiği adam. sırf ateist diye. e sen sırf ateist diye bu adamı buralarda yalarsan dindar olan da; dindar olan başka birini şişirecek bu işler böyle, kalkıp da ötmeyin sonra.
kendi işi haricinde fazlaca konuşuyor ama boş konuşuyor. özlemlediğiniz sistem gelmez, gelmeyecek de şimdi köşede durun da ayak bağı olmayın.
entelektüel anlamda en bilgili türk bilim adamlarından biri. yer bilimi ve depremler hakkında okumuş olsa da her konuda bilgisi vardır. murat bardakçıya tarih anlatacak kadar tarih bilgisi vardır. devasa bir kütüphanesi vardır. büyük ilim adamı. ayrıca ateist. türkiyeden hiç bir şey olmaz dediğinde siz nasıl oldunuz diyene cevabı ben hep yabancı okullarda okudum olmuştur. beni bilime ve kültüre hayran bırakan büyük adamdır. kitabı var ise alacağım.
ya bu adam coğrafyamıza çok çok farklı bir adam. bir kere 4-5 tane dil bilip bilimin her alanında bilgi sahibi olup bunlarla yetinmeyip tarih, sanat gibi alanlara da hakim olmuş birisi. zaman zaman kendisi rönesans zamanındaki polymath'lere benzetmiyor değilim. hiç hata yapmaz m? tabii ki yapabilir insan sonuçta ama senin kolayca gördüğün bir şeyi göremeyecek düzeyde birisi değil inan bana.
din, siyaset gibi konularda ayrı düşersin de bilim, tarih, sanat gibi konularda aman diyim çok sağlam araştırmadan bu adama karşı çıkmak, yanıldığını iddia etmek nasıl desem aşırı cahillik gerektirebiliyor.
Jeoloji bilgisini test etmeye imkanımız yok; uzmanı değiliz Ama memleket meselelerine kafa yormaktan, 10 üzerinden 3, Celal Şengör'e: Sınıfta bıraktım!
kendisiyle çelişen bir insan. dünyadaki yaratılmış olan her şeyi tesadüf olarak değerlendiren bir bilim adamı. her şeyin tesadüf eseri gerçekleştiğini savunduğu halde 80 darbesi için kenan evren' e teşekkür etmiştir. sayın şengör, sizin için güzel olan 80 darbesi sadece bir tesadüf eseriydi. teşekkür etmenize gerek yok.
geçen gün aramızda şöyle bir konuşma geçti:
-hocam barça milanı 4-0 yendi ne diyorsunuz.
+tesadüf tesadüf.
-anan.
+tesadüf.
-dayıngiller.
ve yine tesadüf diyerek kaçtı.
"dindar bir nesilden kime zarar gelir? vatana, memlekete, dinine, kendisine, ailesine faydası olur. ateist, dinsiz bir gençten hiç kimseye fayda gelmez." akp zonguldak milletvekili özcan ulupınar
"... artık yeter! bu ve benzeri rezillikleri yalanlarla bezeyip yücelten, buna karşılık bize bütün dünyada saygınlık kazandıran, aklımızı kullanıp onurlu insanlar olmamızı sağlayan atatürk'ü aşağılayan âlim pozlu, ukala tavırlı zır cahilleri her gün halkın karşısına diken televizyon kanallarından ve gazetelerden gına geldi. yükselen ahlaksızlık grafiğimiz kimin eseridir sanıyorsunuz? cehalet tüm fenalıkların anasıdır. biz de o anayı besleyip duruyor, onun tosuncuklarına oylar veriyoruz. artık yeter! memleketimde her elimi attığım yerde cehalet çirkefine bulaşmaktan bıktım."
celal şengör / bilim teknoloji (cumhuriyet) sayı:1258
Türkiye'nin ve dünyanın en önemli bilim insanlarından biri. jeolog olmasının yanı sıra birçok konuda fazla bilgi sahibidir. fakat nedense bazı insanlar* kendileri gibi düşünmediği için hakarete varan yorumlar yapmaktadırlar.
sayın başbakan, partisinin türkiye büyük millet meclisindeki bir grup toplantısında bir kitabı göstererek şunları söylemiş: kitabın beşinci sayfasında bir resim var. raflarda yüzlerce kafatası var. incelenmiş ya da incelenmeyi bekliyor. tabii bu kafataslarından öyle ilginç bir sıralama yapmışlar ki. türk kafasının zaviyesi üzerine incelemeler. şimdi soruyorum bizim millet tasavvurumuz bu olabilir mi? türk antropoloji enstitüsünün tarihinde 2 önemli vesika olarak geçer. reis-i cumhur olarak gazi mustafa kemal paşa ve başbakan ismet paşa var. istanbul darülfünun doktoruna teşekkür var. şimdi soruyorum: bu insani midir? vicdani midir? bunun bizim ruh dünyamızda, inanç dünyamızda yeri olabilir mi?
sayın başbakanın, her uygar insanın tüylerini diken diken edecek bir bilgisizlik düzeyi sergilediği için, bu sözlerine dokunmadan geçmeyi bilim insanı kimliğime ihanet sayarım:
sayın başbakanın meclis grup toplantısında kaldırıp gösterdiği kitap, ord. prof. şevket aziz kansu tarafından kaleme alınmış olan türk antropoloji enstitüsü tarihçesi (historique de lınstitut turc dantropologie) adlı eser olup uluslararası 18. antropoloji ve prehistorik arkeoloji kongresi için hazırlanmıştır. sayın başbakanın bahsettiği 5. sahifedeki resim türk antropoloji enstitüsünün 1933-1934 yıllarında istanbul üniversitesi fen fakültesinde bulunduğu zaman enstitünün laboratuvar ve koleksiyonlarından bir kısmı altyazısı ile resimler, inceleme araçları, maddeler arasında bir de resmi çekenin karşısındaki duvardaki raflara sıralanmış bir kafatası koleksiyonunu göstermektedir. bu kafatası koleksiyonunun dizilişi hakkında kitapta hiçbir bilgi yoktur ve başbakanın dediği tabii bu kafataslarından öyle ilginç bir sıralama yapmışlar ki sözüne kitapta herhangi bir dayanak bulmak mümkün değildir.
aynı koleksiyonun 1925-1932 yıllarında haydarpaşa tıp fakültesindeyken bulunduğu yer de aynı kitabın 3 numaralı fotoğrafik levhasında gösterilmiştir. burada da herhangi bir sıralama bilgisi yoktur. yani sayın başbakan sıralamayı kendisi uydurmuştur! (kafatasları kuşkusuz bilimsel bir şekilde tasnif edilmişti. ama bunun hangi temele dayandığı başbakanın havada salladığı kitapta yoktur! nasıl olduğunu merak ediyorsa, gelsin anlatalım, belki biraz antropoloji öğrenir. pek bayatlamış olmakla beraber şuradan da faydalı bilgi alabilir: kansu, ş. a., 1938, antropoloji dersleri ı beşer paleontolojisi ve prehistorya malûmatı: devlet basımevi, istanbul, xxv+189 ss.+135 şekil ve fotoğraf levhası)
sayın başbakanın beğenemediği fiziksel antropoloji bilimi, omurgalı paleontolojisi ile tıp bilimleri arasında bir köprü oluşturan bir bilim dalıdır ve insan evriminin en kıymetli verilerini bulmuş ve bulmaya da devam etmekte olan çalışmaları içerir (sayın başbakan parise bir gittiğinde doğa tarihi müzesine ve insan müzesine bir uğrayıversin). başbakan diyor ki: bunun bizim ruh dünyamızda, inanç dünyamızda yeri olabilir mi? bu sorunun cevabı sayın başbakanı ilgilendirir demek geliyor insanın içinden, ama kendisi bu ile kastettiği fiziksel antropoloji biliminin ne olduğundan o kadar habersiz ki, bunu bir başbakan söyleyince insan dehşete düşüyor.
o vesikalarda ne yazıyor?
ayrıca diyor ki: türk antropoloji enstitüsünün tarihinde 2 önemli vesika olarak geçer. reis-i cumhur olarak gazi mustafa kemal paşa ve başbakan ismet paşa var. istanbul darülfünun doktoruna teşekkür var. şimdi soruyorum: bu insani midir? vicdani midir? şimdi bakalım o vesikalarda neler yazıyor:
önce atatürkün mesajı (ankara, 17 kasım 1341):
istanbul darülfünun emini dr. nurettin beyefendiye
14 teşrinisani 341 tarihli mektubunuzla irsal buyurulan (gönderilen) antropoloji müessesesinin ilk eserini memnuniyetle aldım. türkü ve türk heyeti içtimaiyesini (toplumunu) tetkik gayesini istihdaf eden müesseseye kıymetli mesaisinde muvaffakiyet temenni ederim efendim.
reisicumhur gazi m. kemal.
burada atatürk, üniversite rektörüne, antropoloji enstitüsünün türk insanını ve türk toplumunu inceleyen çalışmaları için teşekkürlerini iletiyor. atatürkün türk tanımı hepimizin bildiği bir ifadedir: kurtuluş savaşını kazanarak türkiye cumhuriyetini kuran halka türk denir. atatürk bir de avrupalıların türkleri sarı ırktan sayan bazı iddialarının da doğru olmadığı kanaatindeydi ki, burada da bilimsel olarak haklıydı. sayın başbakan bunu inkâr mı etmektedir?
gelelim ismet paşa imzalı belgeye:
azizim nurettin beyefendi,
muhterem müderrislerimizin (yani profesörlerimizin) himmetlerile teşekkül eden türk antropoloji müessesesinin neşrine muvaffak olduğu eseri memnuniyetle aldım: darülfünunumuzun bu sahadaki mesaisile dahi pek kıymettar bir hizmet ifa edeceğinden ümitvarım. temennii muvaffakiyet ederim efendim.
ismet.
şimdi sayın başbakan tüm halkımıza bir açıklama borçludur: burada vicdana, insanlığa sığmayan ne vardır? kendisi, millet nasılsa bilmez, kontrol etmez inancıyla hiç sıkılmadan atatürk ve ismet inönünün bilimsel çalışmaları desteklemelerine saldırarak kendilerini milletin gözünde küçük düşürmeye mi çalışmaktadır?
hemen söyleyeyim: bunu beceremez, zira karşısında okumuş yazmış insanlar da vardır. bizler neyin ne olduğunu ya biliriz, bilmezsek de araştırıp buluruz. kendisi diyor ki, ben imam hatipli olduğum için bana yarasa dediler. millet de o yarasayı başbakan yaptı. yukarıdaki ifadeleri ne yazık ki, mezun olmakla iftihar ettiği imam hatip okulları için hiç de iyi bir reklam olmamış, bu okulların eğitimimizde yeri olmamasını savunanları haklı çıkarmıştır: öyle ya, bir lise mezunu nasıl bu kadar bilgisiz kalmış olabilir?
kendisine tavsiyem, büyük isviçreli antropolog eugène pittardın (1867-1962) saygın uluslararası bilimsel bir dergi olan revue anthropologiquede atatürk hakkında yayımladığı makaleyi birisine tercüme ettirip okusun (pittard, e., 1939, un chef détat, animateur de lanthropologie et de la préhistoire: kemal atatürk: revue anthro pologique, 49me année, no.1-3, ss.1-12). o zaman belki de ettiği laflardan pişmanlık duyar, atatürkün, ismet paşanın ve şevket aziz kansunun aziz hatıralarından ve milletinden özür diler ve sıkılır ve bir daha bilim hakkında böyle ipe sapa gelmez sözler etmekten imtina eder. bilimkurgu da yazan amerikalı yazar harlan ellisonun şu sözleri de kulağına küpe olsun: her fikri savunmaya hakkın yoktur. bilgi temelli fikri savunmaya hakkın vardır. kimse cahil kalma hakkına sahip değildir.
celal şengör hem tarihe hem bilime hakim olan engin bilgilere sahip türk oluşuyla gurur duyduğum eşsiz bir kişiliktir. bazen siyasete, tarihe kendi alanı olmayan konulara karıştığından eleştirilir fakat hiç kimse bilmez ki celal şengör türkiye'deki üniversitelerdeki tarihçilerin %80'inden daha fazla kaynak okuyup kavramıştır.
türkiye halkı kravat takar, lüks otomobillerde dolaşır, bikinili hatunları sosyetik plajları doldurur veya şehirlerini şekilsiz gökdelenlerle doldurup oraları yaşanmaz hale getirir, ama tüm bu halk zenginiyle fakiriyle, şehirlisiyle köylüsüyle zır cahildir. kendi tarihinden habersizdir. aslında ne dilini, ne dinini bilir, ne geleneklerini tanır, ne de toplumsal değerlerinin evriminden haberdardır.
muhteşem yüzyıl diye televizyonlarda alkışladığı dönemde, devletinde amerika'dan gelen gümüşün ilk enflâsyonu başlattığını bilmez (çünkü avrupalı dünyayı keşfederken, muhteşem [!] padişahları hareminde gönül eğlendirmekte, dünyayı öğrenelim diyen pirî reis'in kafasını vurdurmaktadır).
muhteşem (!) yüzyılda anadolu'da medrese o kadar ayağa düşmüştür ki, öğrenci haydutluğa başlamıştır (buna softa şekâveti denir).
avrupa'da ilk yenilgimizi muhteşem (!) süleyman devrinde aldığımız gibi (i.viyana bozgunu: 1529), hint okyanusuna her çıkışımızda mini mini portekiz'den sopayı yiyip kızıldeniz'e veya basra körfezi'ne tıkılışımız da bu büyük (!) padişah efendimizin devrindedir. gene onun zamanında dünya keşfedilirken, hint okyanusu'na kadırga denen sandallarla açılan ve 1554'te hindistan'da karaya vuran büyük (!) bir amiralimiz, yürüyerek üç senede hindistan'dan edirne'ye gelmiş ve meşhur bir kitap (mirât-ül memâlik) yazmıştı.
el alemin dünyayı öğrendiği bu dönemde seydî ali reis gazel söyleyip, eğlence partilerini anlatmaktan başka tek bir detaylı coğrafya bilgisi toplamayı gerekli bulmamıştı. büyük (!) sultanımız süleyman'ın fransa kralı i. françois'yı hapisten bir mektupla kurtardığını okurduk mektepte. o françois'nın kurduğu collège de france bugün dünyanın en önemli araştırma kurumlarından biridir. bizimkinin hangi
kurumu ayakta kaldı? hangi kurumunun insanlığa beş paralık bir faydası oldu?
tek becerdiği kalıcı şey, aklı başında öz oğlu şehzade mustafa'yı hürrem uğruna katlettirip, devleti bir ayyaşa teslim ederek halkının geleceğini karartmak oldu.
artık yeter! bu ve benzeri rezillikleri yalanlarla bezeyip yücelten, buna karşılık bize bütün dünyada saygınlık kazandıran, aklımızı kullanıp onurlu insanlar olmamızı sağlayan atatürk'ü aşağılayan âlim pozlu, ukala tavırlı zır cahilleri her gün halkın karşısına diken televizyon kanallarından ve gazetelerden gına geldi. yükselen ahlaksızlık grafiğimiz kimin eseridir sanıyorsunuz? cehalet tüm fenalıkların anasıdır. biz de o anayı besleyip duruyor, onun tosuncuklarına oylar veriyoruz. artık yeter! memleketimde her elimi attığım yerde cehalet çirkefine ulaşmaktan bıktım.
celal şengör, bilim teknoloji (cumhuriyet) sayı:1258
edit: video'nun linki maalesef uludağ sözlük'ün mükemmel(!) teknolojisi nedeniyle açılmıyor merak edenler youtube'a "Tarihin Arka Odası - Osmanlıda Coğrafya,Haritacılık ve Piri Reis Haritaları" yazıp 5 saatlik videoyu izleyebilirler.