orda bi ibne vardı ya hani 80 lerin türk filmlerinde fırlamış gibi boru falan varmı diye soruyodu hatta o ne gereksizdi lan. filmden soğuttu izleme şevkim kaçtı o tipi gördükten sonra. onun dışında idare ederdi.
aslında düşününce kolonya içtiği sahne falan belki komikti ama şanssızlığı cem yılmzın stand upından hemen sonra vizyona girmesi oldu. cem yılmazın esprilerinden sonra beyni açılan seyirciyi kesmedi sanki.
şahan gökbakar'ın hiçbir filmini sinemada izlememiş biri olarak şanıma yakışır şekilde gitmeyeceğim film. televizyonda yazları program yokluğundan yayınlanması gereken ancak bir el kaymasıyla(!) vizyona girmiş film. tamamen önyargılarıma dayanarak gidilmemesi gereken film.**
cem yılmaz'ın fundamental zırvalığından sonra ilaç gibi gelen film. anlamıyorum bu filme kötü diyenleri, bu kadar mı sığ bir espri anlayışınız var. filmde gülmekten karnıma ağrılar girdi. hatta etrafımdaki tüm insanları bu filme yönlendirdim. umarım bu sene en iyi yabancı film dalında ilk oscar ödülümüzü bize kazandırır. teşekkürler şahan gökbakar.
celal ile ceren'e hala gitmediniz mi? gitmeyin zaten, tüm samimiyetimle söylüyorum paranıza yazık olur.
--spoiler--
filmin yarısı "bastım, döşedim, kaydım, çaktım" sözlerinden oluşuyor. argo abartılı ve iğreti bir şekilde kullanılmış, bu yolla izleyiciyi güldürmek hedeflenmiş ve maalesef ki başarıya da ulaşılmış. argo komiktir, kabul ediyorum; ama sen "kablo döşemek"teki "döşemek"i farklı algılayarak, "şuna bir bastım, ona bir dayadım kehkehkeh" diyerek milleti güldürmeye çalışıyorsan, bizim ilkokuldaki espri anlayışımızdan ileri gidememişsin demektir. sevişirken zart zart osuran bir adam, kapının önüne sıçmak... bunlar espri midir iğrençlik midir bir düşünmek lazım.
şahan'ı da ayrıca tebrik etmek istiyorum. neye güldüğümüzü, mütevazı olmayacağım, ben bu biz grubuna dahil değilim, çok iyi biliyor ve bunu sonuna kadar da kullanıyor.
hadi hepinize haftada üç gün bastım ehehehehe.
--spoiler--
şahan gökbakar a bok atarak espriden anladığını gösterdiğini zannedenlerin hiç bir boktan anlamadığını bana gösteren filmdir.
altıma sıça sıça izledim. hepiniz gidin eğlenin. önemli olan gülmek, akıllıca bir espri aramak değilse derdiniz.
bugün bursa zafer plaza da liseli kuyruğunu gördüğümde şaşırdığım ve "ne kuyruğu bu" diye sorduğum "celal ile ceren" cevabı aldığım filmin taaaa kendisidir.
arkadaş içlerinde 3-5 tane yetişkin vardı onlarda herhalde başka bir filmin sırasını bekliyordu. liseliler olmasa aç kalacak adam yeminle.
not: sevmediğim adamların filmini izlemek istersem korsan yollardan izlerim. ulan sevdiklerimi de öyle izliyorum. ne yapayım sinemaya o kadar para vermem işsizim. lan di dakka bizim ilçede zaten sinema yok.
çekoslovakya esprisiyle beni baya guldurmus filmdir, türkiye'den hala kaliteli bi komedi çıkmayacağını ogrenemeyenler için kötü olabilir yalnız benim gibi çok şey beklemeden giderseniz eglenirsiniz. güzel bi filmdi.
Kiz arkadasimin: klasik bi ask filmi olmamis o acidan guzeldi cok oyle kotuydu diyemem ama gulduruyodu o da yetti buyuk bi beklenti icinde deildim oyuzden normal geldi belki cem yilmazinki gosteriydi bastan sona gulduruyo haliyle film olunca yine ayni beklentiyle gidince haliyle eksik kaliyo biraz ama esprileri okadar parlak degildi hakkaten diyerek yorumladigi filmdir ben mide bulandirici buldum filmi.
bu filme gidip de, bildiğiniz şahan işte işemeli sıçmalı saçma sapan bir film, diyenlerin zeka seviyesinden şüphe duyuyorum.
bunlara sorulacak tek soru var; arkadaşım sen kötü olduğunu bildiğin bir filme gidip neden adama para kazandırıyorsun? ne tür bir beyin yoksulluğudur bu anlamıyorum. adam parasın vermiş, gitmiş. sonra gelip ''bildiğimiz şahan'' diyor. lan bi siktir git. itiraf edemiyor ki kendine bunlardan zevk aldığını.
adama küfür ediyor küfürle güldürüyor diyorlar. sanki bana küfre gülmeyen bir milletiz. hangi komedyen küfür etmeden yapabiliyor bu işi. götü boklu stand up cılar bile biraz küfür edeyim de şu insanlar gülsün diyor. kim ne derse desin celal ile ceren harikaydı gerçekten güldüm yani.