- Temyiz Edilen Karar, temel bir çelişkiden dolayı hukuk dışıdır: UEFA CDB
ayrı olarak ve eşzamanlı olarak alınan bir kararda, Temyiz Edenin
suçlanan beş yöneticisinin herhangi bir suç işleyip işlemediğini belirlenmesi
için ek bir rapora ihtiyaç duyulduğunu ifade etmiştir. Bu nedenle UEFA
CDB, şu ana kadar sunulan olgular temelinde, Temyiz Edenin yetkililerinin
hiçbir hatasının tespit edilemediğini kabul etmiş olmaktadır. Buna karşın
UEFA CDB Temyiz Edene ceza vermiş, ve kendisinin tek tek yetkililerle
ilgili olarak kanıtlanmamış olduğunu kabul ettiği suçlamalar için Temyiz
Edeni sorumlu tutmuştur.
- Temyiz Edilen Karar, res judicatayı göz ardı etmiştir. Bu ilke, bir yargı
kuruluşunun nihai ve bağlayıcı karara saygı göstermesini gerektirmektedir.
Bir temyiz kuruluşu için res juicata, itiraz edilmediği takdirde bir birinci
derece mahkemesinin kararına saygı göstermek anlamına gelmektedir.
UEFA Disiplin Raporunda UEFA Disiplin Müfettişi, Temyiz Edenin
yetkililerinin 13 maçta şike (girişiminde bulunmaktan) suçlu olduğunu
iddia etmiştir. UEFA CDB, Temyiz Edeni bu maçların yalnızca beşinden
suçlu bulmuştur. UEFA Disiplin Müfettişi, bu kararla ilgili olarak bir mukabil
temyiz talebi (karşı itiraz) başvurusunda bulunmamıştır. Res juidicata
uyarınca UEFA Temyiz Kurulu, herhangi bir kusurun tespit edilemediği
sekiz maçla ilgili olarak UEFA CDB Kararına saygı göstermek zorundaydı.
Bunun yerine UEFA Temyiz Kurulu Temyiz Edeni daha önce UEFA Disiplin
Raporunda ileri sürülen, ama UEFA CDB Kararında tespit edilmeyen üç
maçla ilgili olarak da suçlu bulmuştur. Bu nedenle Temyiz Edilen Karar res
judicata ilkesini ihlal etmiştir ve bu nedenle iptal edilmelidir.
- Temyiz Edilen Karar, CASa soruşturmayı UEFAya geri gönderme hakkını
tanıyan çeşitli temel usul haklarını ihlal etmiştir. Diğer şeylerin arasında,
UEFA Temyiz Kurulu, UEFA Temyiz Kurulunun duruşmasından 24 saatten
daha kısa bir sürede UEFA Disiplin Müfettişinin 900 sayfalık yeni delil
sunmuştur. Bu usul haklarının ihlalleri, CAS aracılığıyla de novo incelemesi
yoluyla da giderilemez zira (i) Temyiz Eden, UEFA tarafından, UEFA
Statüleri tarafından garanti altına alınan iki dereceli yargılamadan (2010
ve 2012) kasten mahrum bırakılmış olacaktır (ii) UEFA tarafından gereksiz
yere zaman baskısı yaratılmıştır; hâlihazırda 15,000 sayfadan daha fazla
materyal içeren bir dava dosyası, hızlandırılmış dava sürecinde de novo
olarak incelenmesi mümkün değildir. UEFA, geçerli bir neden olmaksızın,
iki yıl önce meydana geldiği ileri sürülen disiplin ihlalleri ile ilgili 3.000
sayfadan uzun UEFA Disiplin Raporunu, UEFA 2013/14 Şampiyonlar Ligi
kesin çekilişinden atlı hafta önce sunmuştur.
- Davanın esası, uygulanan cezaları gerektirmemektedir. Temyiz Eden şike
eyleminden suçlu değildir ve UEFA ispat yükümlülüğünü kesinlikle yerine
getirmemiştir. Şike iddiaları doğru olsa bile (QUOD NON), Temyiz Edenin
mevcut dava ile ilgili yönetmelikler uyarınca cezalandırılması eşitlik ilkesini
ciddi bir şekilde ihlal edecektir zira çok sayıda başka kulüp, aynı kurallar
uyarınca böyle bir ceza almamıştır. Dahası, Temyiz Eden aynı kurallara
göre cezalandırılabilecek olsa bile (QUOD NON), UEFA Temyiz Kurulu
doğru cezayı belirlemek için ağırlaştırıcı ve hafifletici nedenleri göz önünde
bulundurmak zorundaydı. Bunun yerine UEFA Temyiz Kurulu, son derece
orantısız bir ceza verirken, iki satırlık basmakalıp söz ile tatmin olmuş,
Temyiz Eden tarafından ayrıntılarıyla açıklanan koşullardan hiçbirinden
bahsetmeye lüzum bile görmemiştir.
- Yukarıda bahsedilen Temyiz Edilen Karardaki usül hatalarına ve maddi
hatalara ek olarak, UEFA soruşturması hakkında olumlu bir izlemin
yaratmayan ve Temyiz Edenin iki dereceli yargılama haklarının ihlal
edildiği iddiasını destekleyen başka birçok koşul daha bulunuyor. Aşağıda
imzası bulunan temsilcilerin daha önce bu davaya bir dahli olmasa da,
UEFA CDB, UEFA Disiplin Raporuna Cevap vermek için tanına 10 günlük
sürenin biraz dahi olsa uzatılmasını gerekli görmemiştir. UEFA Disiplin
Raporunun üçüncü bir tarafın bilgi toplamasına ve delilleri
değerlendirmesine dayanıyor olduğu göz önünde bulundurulursa, UEFA
Disiplin Müfettişinin, UEFA Disiplin Raporunu sunmak için 2013/14 UEFA
Şampiyonlar Liginin çekilişinden altı hafta öncesine kadar beklemesi için
bir açıklama bulmak gerçekten zordur. UEFA CDB Kararına karşı süreyi
uzatmama çağrısı, süre bittikten sonra kararlaştırılmış böylece Temyiz
Başvurusunda bulunan, Cevabının 10 günlük süre içerisinde teslim edilip
edilmeyeceği konusunda aydınlatılmamıştır. Uygunsuz bir şekilde sıkı olan
programdan dolayı, UEFA CDBnin, (esasen) usul konularında 53 sayfadan,
esasa ilişkin olarak 800den fazla sayfadan, ve 2000 sayfadan daha fazla
delilden oluşan Cevabı incelemek için 40 saatten daha az bir süresi
bulunuyordu. Bu nedenle UEFA CDBnin Başkanının duruşma sırasında,
bazı en önemli belgeleri okuyamadığını rahatça itiraf etmesi Temyiz Edeni
şaşırtmadı. UEFA Temyiz Kurulu, kendi kurallarını çiğneyerek, UEFA
Disiplin Müfettişinin duruşmadan 24 saatten daha kısa bir süre önce yeni
bir rapor sunmasına izin vermiştir. Bu ek rapor UEFA Disiplin Müfettişinin,
ilk UEFA Disiplin Raporunu sunduğu sırada halihazırda elinde bulunan
900ü aşkın sayfa delili içermekteydi; bunlardan çoğuna UEFA Disiplin
Raporunun sunulmasından bir yıldan daha uzun bir süre önce sahipti.
UEFA Temyiz Kurulu, Temyiz Eden, kendisini bu yeni rapora karşı düzgün
bir şekilde savunma fırsatını edemediği ve bunun kabul edilebilirliğine
itiraz edemediği halde büyük ölçüde Temyiz Edilen Kararda yer alan
delillere dayanarak bu ihlali daha da ağırlaştırmıştır.
- Yukarıda anlatılanların ışığında, Temyiz Eden kendisiyle ilgili bu
hızlandırılmış ve aynı zamanda şaşırtıcı ölçüde özensiz UEFA
soruşturmasının sadece hukuki bir niteliğinin olup olmadığını düşünmeden
edememektedir. Temyiz Eden, UEFA Statüleri uyarınca temin edilen ama
kendisinden esirgenen iki dereceli yargılamadan sonra gerçekten bağımsız
ilk soruşturma için CASa güvenmek zorundadır.
- Her halükarda Temyiz Eden, kendisinin en temel yasal haklarının ihlal
edilmesine karşı başka yasal girişimlerde bulunma hakkını açıkça saklı
tutmaktadır
- UEFA, bu konunun, başarılı olmak için, en üst düzey yöneticileri
vasıtasıyla ve çok uzun bir süre boyunca çok ciddi ve çok kapsamlı şike
faaliyetlerinde bulunmuş bir Avrupa futbol kulübü ile ilgili olduğu
düşüncesindedir. Diğer kulüplerin oyuncularına rüşvet verilmiş ya da bu
oyuncular iyi oynamamaya teşvik edilmişlerdir. Adli soruşturmalar, ondan
fazla maçta şike yapıldığını ve daha fazla sayıda maçın da sözde teşvik
primi verilmek suretiyle etkilendiğini ortaya koymuştur. CASın önündeki
deliller, Türk devleti yetkilileri tarafından toplanan deliller de dâhil, söz
konusu Kulübün temsilcilerinin kanunsuz yöntemlerini, amacını ve yasadışı
eylemlerini çok şaşırtıcı bir biçimde ortaya koymaktadır.
- Türkiyedeki ulusal ceza mahkemeleri, sadece spor kuralları değil aynı
zamanda hukuk kuralları da ciddi bir şekilde çiğnendiği için ağır hapis
cezaları vermiştir. TFFnin disiplin kurulları, dahili disiplin kurallarının
önemli şekillerde ihlal edildiğini kabul etmiş ve buna göre çeşitli cezalar
vermiştir.
- Bugün CASın önünde bulunan UEFA kararları, Kulübün ve Yetkililerinin
şike faaliyetlerinin UEFA Kurallarını ihlal ettiğini kabul etmektedir ve buna
göre göre cezalandırılmalıdır. Ayrıca UEFA Kurulları bu Kulübün, UEFA
müsabakalarına katılmak için kasten eksik ve yanlış bir UEFA Katılım
Formu verdiğini teyit etmiştir.
- UEFA, Temyiz Edilen Kararın bütünüyle onaylanması gerektiği ve UEFA
Temyiz Kurulu tarafından verilen cezaların haklı ve doğru olmakla
kalmayıp aslında çok hafif olduğu konusunda son derece nettir.
- Hem UEFA CDBnin hem de UEFA Temyiz Kurulunun da tespi ettiği üzere
Teymiz Eden UEFA DY 2008 Madde 5i ihlal ederek UEFA Statüsü Madde
50(3) yürürlüğe girdiğinden beri, ulusal veya uluslararası bir düzeydeki bir
maçta şike yapmaya veya maçın sonucunu etkilemeye yönelik faaliyetlere
doğrudan ve/veya dolaylı olarak katılmıştır (bu ifade, UEFA Şampiyonlar
Ligi Yönetmeliği 2011/12den (bundan sonra UCLR 2011/12 olarak
anılacaktır) alınmıştır). Temyiz Eden ve onun yetkilileri (ki Temyiz Eden
UEFA DY 20089 Madde 6 ve/veya 11 uyarınca bu kişilerin davranışlarından
sorumludur) şike faaliyetlerinde bulunmuş ya da bu faaliyetlere teşebbüs
etmiş ve yalnızca ilgili disiplin yönetmeliklerini değil, aynı zamanda temel
spor ilkelerini de ihlal edecek şekilde hareket etmiştir. Şike faaliyetlerine
katılımlarından dolayı Kıdemli Kulüp yetkilileri Türk Ağır Ceza Mahkemesi
tarafından mahkum edilmiş ve/veya TFF tarafından disiplin cezasına
çarptırılmıştır. Ayrıca, Yargıtay Savcısı bu yetkililerin temyiz başvurusunu
incelemiş ve mahkumiyetlerin onaylanması yönünde görüş bildirmiştir.
Dahası Kulüp, 2011/12 Şampiyonlar Ligi Katılım Formunu doldururken şike
olaylarına katıldığını açıklamamak suretiyle UEFAya yalan söylemiş ya da
en iyi ihtimalle tam ve doğru bilgi vermekten kaçınmıştır. UEFA, Temyiz
Edenin en üst düzey yetkilileri tarafından koordine edilen devamlı bir şike
olayı örgüsüne dair çok miktarda delil bulunduğunu ve bunun neticesinde
de Temyiz Edenin ilgili UEFA kurallarını, en son olarak yanıltıcı Katılım
Formu vermek suretiyle ihlal ettiğini ileri sürmektedir.
- Temyiz Eden, son derece anlamlı bir şekilde, Temyiz Dilekçesinde teknik
usule ilişkin bazı konular gündeme getirmektedir lakin bunların hepsi
aşağıda açıklanan nedenlerden dolayı yanlış anlaşılmış, ilgisiz ya da
savunulamaz niteliktedir. Dahası, bu konuların her birinin gündeme
getirilmesi, Kulübün, bu davayla ilgili tam bir güvensizlik içinde olduğunu
göstermektedir.
- Yetki. UEFA CDB ve UEFA Temyiz Kurulu, bir kulüp UEFA maçlarında
değil de ulusal maçlarda şike yaptığında UEFAnın disiplin cezası verme
yetkisinin bulunduğu konusunda haklıydı. UCLE 2011/12 Madde 2.06,
Madde 2.05teki standardın yerine getirilmesinden kaynaklanan disiplin
soruşturmalarını öngörmektedir (bir sezona katılma yeterliliğinin ortadan
kalkması yönündeki idari karara ek olarak). UCLR Madde 2.05 (ve UEFA
Statülerinin Madde 50(3)ü) bu standardın ulusal veya uluslararası
düzeydeki bir maç ile bağlantılı olarak karşılanabileceğini ifade
etmektedir, böylece Kulüp açık bir biçimde sözleşmesel olarak yetkiyi
kabul etmiş bulunmaktadır. Bununla ilgili başka bir teyide ihtiyaç
duyulacak olursa, CAS 2011/A/2528 Olympiakos Volou UEFA davasında 31
CAS, UEFAnın ulusal maçlardaki şike olayları ile ilgili olarak yetkili olduğu
yönünde karar bildirmiştir (o olayda söz konusu kulüp sadece UEFA
Avrupa Liginden çıkarılmakla kalmamış, aynı zamanda UEFAnın disiplin
kurulları tarafından başka şekillerde de cezalandırılmıştır).
- Bağlayıcı temsil sözleşmesi. UEFA CDB ve UEFA Temyiz Kurulu, UEFAnın
23 Ağustos 2011 tarihli yazısının, eğer TFF Temyiz Edeni bir sezon için geri
çekerse, herhangi bir disiplin cezasının olmayacağı konusunda UEFA
idaresi adına bağlayıcı bir temsil (BEYAN) sözleşmesi oluşturmadığını
kabul etmekte haklıydı. Bu yazıda sadece eğer Temyiz Eden çekilmezse,
herhangi bir disiplin soruşturmasında verilecek nihai cezanın, Temyiz
Edenin çekilmesi durumunda verilecek olan cezadan muhtemelen çok
daha ağır olacağı ifade edilmektedir.
- Nulla poena sine lege. UEFA CDB ve UEFA Temyiz Kurulu bu ilkeyi ihlal
etmemektedir. CAS geçmişten beri disiplin soruşturmalarının ceza hukuku
standartlarına atıfta bulunularak ölçülmemesi gerektiğini savunmaktadır:
Bu açıdan, spor otoriteleri tarafından yürürlüğe konan disiplin kuralları özel
hukuk kurallarıdır (ceza hukuku kuralları değildir). Her hâlükârda Temyiz
Edenin cezalandırıldığı davranış türü UCLR 2011/12 Madde 2.05/2.06da,
UEFA Statüleri Madde 50(3)te ve UEFA DY d(2)(a)(b)(d) ve (i)de açıkça
belirlenmiştir.
- Ne bis in idem. UEFA CDB ve UEFA Temyiz Kurulu bu ilkeyi ihlal
etmemektedir. Burada da CAS, cezai standartların disiplin soruşturmaları
için geçerli olmadığını savunmaktadır. Her halükarda UEFA Temyiz
Kurulunun Temyiz Edilen kararı, yukarıda bahsi geçen şike faaliyetleri ve
UEFA Kurallarının ihlali ile ilgili olarak Temyiz Edene yönelik ilk kararıdır.
UEFA tarafından 2011 yılında hiçbir ceza verilmemiştir.
- UEFAnın Kulüp yöneticileri aleyhine herhangi bir kararının bulunmaması.
Temyiz Eden, UEFA CDB, Kulübün yetkililerine ceza verme kararı
vermediği için Temyiz Edene herhangi bir ceza verilmemesi gerektiğini
ileri sürmektedir. Bu sav birkaç nedenden dolayı yanlıştır. ilk olarak
Temyiz Eden CASı yanıltmaya çalışmaktadır: UEFA CDB, devam etmekte
olan Avrupa şampiyonasıyla ilintili verimlilik ve aciliyet gerekçelerinden
dolayı, bir ilk adım olarak Temyiz Eden aleyhine sorumluluk ve ceza ile
ilgili kararını yayınlamaya, tek tek yetkililer ile ilgili kararını daha sonraki
bir aşamaya bırakmaya karar vermiştir. ikinci olarak, CAS yargı
felsefesine göre, bir kulübün ya da bir takımın sorumluluğunun, herhangi
bir şahsın cezalandırılmasını gerektirmediği açıktır. Sadece bir yetkilinin
yaptıklarına dayanılarak bir kulüp aleyhine soruşturma başlatılabilir.
Burada mesele, Temyiz Edenin, kendi yetkililerinin şike faaliyetlerinden
dolayı sorumlu olup olmadığıdır. Son olarak, Şampiyonlar Ligine katılmak
üzere olmakla bağlantılı olarak, şahıslar ile ilgili paralel (daha az acil)
soruşturmanın henüz tamamlanmamış olmasından dolayı bir kulüp
aleyhine herhangi bir disiplin işleminin yapılamayacak olması spor
açısından hiçbir anlam taşımamaktadır.
- Res judicata ilkesi ihlal edilmemektedir. Temyiz eden UEFA Temyiz
Kurulunun, Temyiz Edeni, UEFA CDB Kararında tespit edilmeyen ek üç
maçtan dolayı suçlu bulma hakkının bulunmadığını ileri sürmektedir. Bu
sav ümitsizdir, zira UEFA CDB kararında şike yapıldığı tespit edilen
maçların listesinin kesin olmadığını açık bir biçimde ifade etmiştir.
- Adil duruşma hakkı. UEFA CDB ve UEFA Temyiz Kurulu nezdindeki
sürecin adil olmadığıyla ilgili şikayetlerle ilgili olarak, CAS
yargılamalarında, herhangi bir usul hatası (ki bu inkar edilmektedir) olsa
bile, CAS soruşturmalarını de novo doğası, daha aşağı derecelerdeki bütün
usul kusurlarını gidermektedir.
- Acillik. UEFA CDB kararı ve Temyiz Edilen karar, Kulübün, adil duruşma
hakkının sözde ihlaliyle ilgili yaptığı usul şikâyetinde dayandığı bu ilkeyi
ihlal etmemektedir. Burada da ceza hukuku standartları geçerli değildir.
Ayrıca isviçre hukukuna ve ilgili disiplin kurallarına göre disiplin kurulları,
yabancı ceza mahkemelerinin veya ulusal federasyonların kararlarını göz
önünde bulundurma, ve kurulların bu koşullarda uygun gördüğü önemi
atfetme hakkına sahiptir.
- UEFA dört örnek maça atıfta bulunarak (verimlilik namına ve soruşturma
konusu bütün maçlara atıfta bulunmaya devam etme hakkı saklı kalmak
kaydıyla), neden dört mahkemenin veya Tahkim Kurulunu ve UEFA
CDBnin ve UEFA Temyiz Kurulunun, delillerin, Temyiz Edenin ve
Yetkililerinin şike olaylarına dahil olduğunu gösterdiği konusunda rahat bir
şekilde ikna (TATMiN) olduğunu gösterecektir.