çocukken gözümde polat alemdar gibi kahramanlaştırdığım efsane cizigi filmin efsane kahramanı *. ilkokulda da iyi top oynadığım için tsubasa diye cagırırlardı bide arkadasım vardı oda misaki * olurdu. *
küçükken misakiyle olan idmana duvar pası yapa yapa gitme olayına özenip çırpıcıspor idmanlarına arkadaşla öyle gitmemize sebep olan topçu,top arabaanın altında patlayınca bıraktık o işleri.Çizgi filminin müziği süper gaz verir.en kazma adama bile "şuralarda 2 top olsa da sektirsek" dedirtir,onu da geçtim müziği orgazmik zevk verir "oh ulan tsubasa başlıyor" diye.
1986 japon yapımı anime. tüm dünyada yayınlanmaya başlayınca özellikle ortadoğu ve türkiyede çok sevilen, küçük çocukların okul takımlarından başlıyarak milli takıma kadar devam eden serüvenini anlatan yapım. ben ilk kanal d de izlemiştim tsubasayı hafta içi her akşam kanal d haberden önce akşam ve gündüz kuşağında yayınlanıyordu. özellikle küçük çocukların maçlarının televizyonda yayınlanması, koşarken sahanın düz değil de dağ bayır aşar gibi önce orta saha, sonra kalenin üst direği, daha sonra kalecinin kafası, sonrada tam kalenin görünmesi, topa abandıklarında yumurta gibi olması, bazende ışıklı cisimler saçarak şekilden şekile girmesi, kale direklerine basıp havada taklalar parendeler atılması, kalecinin topu elinde tuttuktan sonra hala dönmeye devam edip kaleceyi geri geri itip gol olması, maç esnasında ofsayt veya kornerin nadiren olması, top sürerken futbolcuların hayale dalması geçmiş zamanlarda yaptıklarını düşünmesi, şut çekerken iki üç kişinin topa aynı anda vurup topun kalecinin eldivenlerini fırlatıp fileyi delmesi gibi fantastik ögeleri içeren efsanemiz. bir aralar atari kaseti de elim de vardı bunun biraz zordu ama sonunda işi çözüp fantastik şutları atmayı ögrenmiştim sonunda.
acilen beşiktaş a transfer edilmesi gereken futbolcudur. adamın bi şutu yarım saatte kaleye gidiyo. iki şut çekse eder 60 dakika, kalan 30 dakikada 8 gol zaten olmaz.
hayatımda gördüğüm en uzun sahaların bulunduğu çizgi flim.
kardeşim çocuk bir bölüm boyunca gol atmak için debelenip duruyor. insaf yahu şu sahaları biraz küçük yapında gariplerde yorulmasın. bir de nedense goller hep jeneriklere geçecek kadar güzel oluyor. bunlar hiç mi normal gol atmıyor, kaleci hiç mi hata yapmıyor. kısacası cocukken bizi kandırdıkları hayal mahsulü...
atari oyununda, üst üste çektiği şutların hiçbirisi gol olmadığı zaman sinirlenen ve daha sonra oyunu oynayanın elinde olmadan bu sinir sonucu kendi kendine gaza gelip şut çeken ve bu şut sonucu ağları delen muhterem şahsiyet.
cehalete dur demek için... akula yada akila diye bilinen vuruşla bu çizgi filmin alakası yoktur. burda kartal vuruşudur tsubasanın kullandığıu. akula yada akila vuruşu denilen vuruşu benjamin kullanır...
1981'de Yoichi Takahashi tarafından yaratılmış bir anime ve mangadır. Öykü bir Japon genç takımını ve onun yıldız oyuncusu Tsubasa Oozora'nın yaşadıklarını anlatmaktadır. Türkiye'de "Küçük Golcü" olarak da yayınlanmıştır.
Manga olarak; 1981-1988 arasında Captain Tsubasa, 1994-1997 arasında Captain Tsubasa: "World Youth" Saga, 2001-2004 arasında Captain Tsubasa: Road to 2002 ve 2005'ten bu yana Captain Tsubasa: Golden 23 olarak yayınlanmaktadır.
Daha sonra anime'ye çevrilen seri 1983-1986 arasında Captain Tsubasa olarak yayınlandı. 1985-1986 arasında dört tane filmi çekildi. 1989'da Shin Captain Tsubasa adını aldı. 1994-1995 arasında Captain Tsubasa J, daha sonra Captain Tsubasa: Holland Youth ve 2001-2002 arasında Captain Tsubasa: Road to Dream olarak yayınlandı.
bir futbol topunun füze gibi hızlı, kaleyi bıçak gibi delip geçtiği yakalamaya çalışanları yerlere serdiği kült çizgi film. her çocuğun hayatında vardır.
pozisyon esnasında futbolculardan çok seyircilerin ve teknik heyetin anlık mimiklerini gösterirdi rejisi. japonların dişlerinin arasında boşluk olmadığı gibi bir ırksal hastalığı öğrenmemiz bu çizgi film sayesinde olmuştur.
90'lı yıllarda günlerin evde tv başında atarinin kölesi olarak geçirilmesine neden olan gerçek bir efsÂne olan oyunun başrolü çocuk.
japonların o dönemlerde dünyâya sundukları bir çeşit beyin yıkama aracı. her çocuğun "adaptör ısınına kadar" aralıksız oynadığı, uğruna arap alfÂbesini ezberleten(japoncası da mevcuttur) bir çeşit manyaklık idi kendisi.
bu tsubasa adındaki gencin futbol sevdÂsı ve yaptığı maçlarla ilgili bir oyunken daha sonra kanal d'De "süper golcü" adıyla çizgi filmi de yayınlanmıştır. bu oyun ise 1990'Da yapılmıştır.
her gâlibiyet sonrası karşınıza yeni bir takım gelir ancak save diye bir şey olmadığı için her bölüm başında size 18 harflik bir şifre verilir. siz de bir daha o kadar saat ekran başında kalmamak için amele gibi kağıtlara yazardınız bir yandan da "latin alfÂbesinin gözünü seveyim" dersiniz.
maçlar bayâ uzun sürer, dakikalar ise adamlar top sürdükçe ilerler... ve sahalar... evet japon futbol sahaları bitmez, adamlar koşar koşar koşar ama saha bitmez, zir karşıdaki kale bile gözükmez, dünyÂnın yuvarlak olduğunun ispâtıdır bu sahalar.
fantastik hareketlerin dibine vurmuş oyunu vardır bu çocuğun. oyunda ilk 6 maç tsubasa'nın takımını yönetirken sonraki 6 maç onun kankası misaki'nin takımıyla oynanılır. röveşata çekmek için yerden 30 metre yükselmeler, sert şutların futbolculara değmesi sonucu adamların havada savrulmaları, hayvan gibi abanılan özel şutlar sonrası ezilen, bükülen, titreyen, yamulan toplar, direğe basıp topa hamle yapan kaleciler(adı neydi lan), aynı anda topa vole vuran futbolcular, özel bir çalımlama tekniği olarak görünmez olan adamlar! evet herif görünmez olarak sizi çalımlıyor, siz de hayÂllere dalıyorsunuz "keşke ben deaa" diyee...
oyunu başlarda oldukça zorluyor. çünkü elinizdeki takımlar genelde mal gibi oluyor ve rakiplerinizin bu konuda affı yok. 3.maçta karşınıza dikilen süper kaleci sizin süper şutunuzu tutunca şaşırıp kalan tsubasa daha sonra kontrolünüzden çıkarak özel bir röveşata çekerek ağları deliyor ve süper kalecinin de havası inmiş oluyor. biri oha mı dedi.
şifreler içerisinde ise dilden dile dolaşan kolay iki şey mevcut. a,b,c diyemediğimiz için baştan sayarak elde ettiğimiz sayılara göre 1-5-17-1-17-17 ile 14 tÂne 3 bizi japon milli takımının başına getiren kolaylıklar oluyor ve burada her şey değişiyor. çünkü teknolojiyi kendi kulu yapan japonlar, iş milli duygulara gelince bir anda tarafsızlıklarını değiştirip deli gibi güçlü bir japon takımını size veriyorlar. siz de kendinizi oyunun son maçında(final maçı) bile brezilya'yı 11-1 gibi skorlarla yenerken buluyorsunuz, peki neden o 1? çünkü son maçta kalecinize gol atabilen bir herif 2. yarı 10 numara olarak oyuna giriyor ve bu herif topu görünmez yapıyor, gel de yeme...
müzikleri bay şeker oyundur ayrıca, tam havasına sokar. topla oynayan takım değiştikce o da değişir.
emulatörle tekrar elde edildiğinde "heyhaaat" dedirtir insana...
