zorlu şartlar altında oynayan bir futbol efsanesidir. şimdiki gibi dümdüz yeşil sahalar yoktu. top sürerken kafasını kaldırdığında rakip kale görünmezdi. birkaç bölüm top sürüp, tümsekleri aşarak anca kaleyi görürdü.
90lı yıllarda çocuk olanların asla unutamayacağı çizg dizi. şimdi hatırlayınca çocukluk anılarım gözlerimin önünden geçti.
ulen tsubasa gibi topa vuracaz diye kendimizi azmı yerlere attık. hele kaleye geçtiğim zaman üzerimdeki giysiler maç sonuna kadar paramparça olurdu. dizi baya bi gererdi bizi o zamanlar. örneğin; tsubasa bütün gücünü toplayıp kaleye şutu çektiğinde hemen gol mü olacak diye ağzımız açık bakardık. ama duuuurr. öyle yağma yok anam en az 2-3 bölüm geçecek ondan sonra öğrenirsin gol olup olmadığını. 2-3 bölüm sonra heralde gol olmuştur diye otururduk tvnin başına, top tam çizgiyi geçecek- o zamana kadar nerde olduğu bilinmeyen- kaleci biranda meşin yuvarlağı eline alır bi kaç 10 dakika topu tutacam diye cebelleşir, ardından iğrenç bir gülümseyiş ile beraber siz mi bana gol atacaksınız der gibi bakar.
biraz önce internetten bulup indirdiğim çocukluğumu yemiş oyun. sözlük, msn dahil olmak üzere her şeyi kapattım, yanıma 3 gün yetecek miktarda bisküvi, kola, cips aldım. bu oyunu oynadığım zamanlar kullandığım lazımlığı da buldum. oyunu oynamaya başlayıp tsubasa'nın dünya kupasını alma hayalini gerçekleştirmem için hiç bir eksik kalmadı. üç gün sonra görüşmek üzere sözlük.
cocuklugunu 90 yillarda gecirmis olanlar icin acik ara dünyanin en iyi topcusudur.onun yaninda pele, maradona, zico, george best falan ancak kramponlarini tasiyabilirdi. en yetenekli, en fair play, en sorumluluk sahibi kaptandi.
tek dezavantaji futbol hayatini japonya da gecirmesi ve japon takimlari icin ter dökmesi olmustur. eger adi tusubasadinho olsaydi bugun kendisini 3. sinif japon takimlarinda izlemek yerine barcelona da real madridte top kostururken görebilirdik.
biz erkek çocuklarının çok sevgili kahramanı futbol kralı. bir futbol maçını izlemişseniz hakem düdüğü çalar ardından ne büyük bi tesadüfse hemen şimşek çakar. tsubasa çocukluğunu film şeridi gibi gözünün önünden geçirir ve maç başlar. maçta olağanüstü hareketler görmek mümkündür.3 insan boyu zıplayanlar topu ayağıyla patlatanlar saha boyunca yerde kayanlar bi taraflarından kartal çıkartıp şut efekti verenler...
tabi bunları bi kenara bırakıp bide tsubasayı teknik yönden inceleyelim: o nasıl bi koşma türüdür. eller daima yumruk doğuştan romatizmalı, kafa dönmüyor, büyük ihtimal kireçlenmedir o da. bu kadar deformasyona rağmen 120 km hızla koşmayı başaran ve her ne hikmetse 2 kale arası istanbul-ankara arası kadar. ve en sonunda tsubasa topu dev gibi bi herife kaptırır bu sinirlenir ve yine meteoroloji buna bi kıyak daha yapar ve 2 şimşek daha çakar. topu alıp giden yarma istanbuldan ankaraya tsubasa'nın koştuğu yolu tekrar koşar, bu sırada kıçından kızınca kartal çıkartan tsubasanın kankası topa doğru kayar. ama nasıl bi kayış görmelisiniz. ben diyeyim 10 km siz diyin 10.5 km rahat kayıyor. topu tekrar alan tsubasa kaleye doğru hızlı şekilde koşuyor. seyirciler ayakta demek ki kale gözüktü. bi ne göreyim. sanki bunlar bayırda koştururmuş gibi kale uzaktan altlardan beliriverdi. çizer aklı sıra heyecan katacak efekt vericek ve sonunda bi şut! o top 3 bölüm kaleye gitmez oldu. şut kaleye kartal şahin efektleriyle gidiyor yan tarafta hayvanat bahçesinden kaçtılar herhal... japon büyükşehir belediyesinin ihmali diyoruz ve devam ediyoruz top kaleye hızın etkisiyle armut şeklinde dönerek geliyor kaleci tabi bi zıplıyor bikaç bölümde kaleciyle topun kavuşma anıyla geçiyor ve topu tutan kaleci bide ne baksın topla birlikte kaleye doğru gidiyor. bu pozisyon bi çizer ancak bu kadar sürtünme kuvvetini iplemez top kalecinin elinde dönmeye devam ederek kaleye giriyor. seyirciler ayakta. biz tv karşısında hala "nası oldu lan" sorusuna yanıt ararken ömrümüzü çürütüyoruz.
ve işte biz böyle dandik bi çizgi film nesliyle büyümüş "tsubasazedeyiz." bi de gördüm ki tsubasanın forum sitesi açılmış. girdim hemen üye oldum. olayın şokunu yıllarca atlatamamış insanlar burada bölümleri indirip indirip pozisyonları araştırıyorlar. utanmasalar maratona gönderip şansal ermana havale edecekler.
tsubasa gol attığında sevinç çığlığı attıran,nankatsu yendiğinde sevindiren,wakabayashi topu tuttuğunda rahatlatan,misugi hastalandığında yürek burkan,ağlatan,geren,heyecanlandıran,çocukken psikoljime sıçan harikulade çizgi film.ama yine olsa yine izlerim lan.
çocukluğumuzun çizgi filmi. ulan ne izlerdik bee. saçmaydı falan ama çok güzeldi. saha dünya gibi yuvarlak görünürdü, kalecileri hiç söylemiyorum kanatlıydı zaten onlar,bi de misaki tusubasaya pas attığında tusubasa hemen teşekkürler misaki diye bağırırdı, tebrik telgrafı da çekseydin bari amuha goyim. şimdi yayınlansa izler miyim, izlerim tabi lan.
animax kanalinda 20li yaslarindaki haliyle izledigimiz tsubasayi bir an geriye donuslerle analtmaktadirlar. cizgi film yapimcilarinin artik animelerle karsimiza ciktigi etkin renklendirme ve gercekustu cizim programlariyla harika bir animeye dustugunu soylemek gerekir.
geri donusleriyle hyuga, enzo ve digerleri hakkinda bilgi verilirken oynadigi japon takiminin teknik direktoru ise roberto dur.
onu nasil yalniz biraktigini, antreman sahasina gidip yagmur altinda islanarak agladigin ida tekrar izleme sansi bulduk.
Küçükken cumartesi sabahları sırf onu izlemek için erken kalkıp euro d yi açtığım bittikten sonra da "anne, niye bitti" diyerek ağladığım, bize futbolu sevdiren çizgi film karakteri.
jun misugi'nin feleğin oyunu neticesinde arka planda kaldığı çizgi dizidir.
jun misugi'ye ayrı bir parantez açmak gerekir. jun misugi kalbindeki rahatsızlıktan dolayı %100 kapasiteyle oynayamamaktadır. ki aksi takdirde tsubasayı hallaç pamuğuna çevirecek yeteneğe ve zekaya sahiptir. tabi dizinin adıda kaptan misagi olacaktır.
gel zaman git zaman transferler falan olur ama tsubasa nankatsuda kalır. genzo wakabayaşi, almanya'ya, hamburg takımına gider. misaki, babası ressam olup sürekli gezdiği için onunla birlikte fransaya gider. en son da tsubasaya bir çok şey öğreten brezilya takımının eski ora saha oyuncusu roberto hungo habersiz bir şekilde brezilya ya gider. robertonun gitmesiyle tsubasa adeta yıkılır. peşinden otobüs durağına koşsa da nafile roberto çoktan rio karnavalında öbek atmaktadır. daha sonra ise yağmurun altında roberto ile röveşata drive şut antremanları yaptıkları toprak sahaya gelir. kaledireğine kafasını dayayarak robertooo diye gırlağını yırtarcasına bağırır ve bir yandanda ağlar. bu sahne dizinin en can alıcı sahnelerinden biridir.tsubasa' yı ağlarken ilk gördüğümüz karedir. daha sonra da hyugaya kaybettiğinde ağlıyor ama o hırstan ve acıdan o sayılmaz.
bu sıkıntıları atlattıktan sonra nankatsu tsubasayla zaferden zafere koşar. 2yıl üst üste şampiyon olur hyuganın takımını alt eder . hyuga 3. seneyi de kaptırmamak için dalgalara şut çekerek çalışmaktadır, artık aşmıştır. bu çalışmalarının meyvesini tiger şut olarak alcaktır.
soralar da ise tsubasa ve arkadaşları fransa da dünya gençler şampiyonasına katılırlar.bütün japon genç futbolcular kanka olayına girmişlerdir. ve öylece başarıdan başarıya koşarlar. anlat anlat bitmez daha ne yazayım...
ama şunu da demek isterim ki tsubasa izlediğim en iyi çizgi filmdir izlemediğim bölümleri hala daha izliyorum. tsubasa insana bir çok farklı duyguyu yaşatan bir çizgi dizi aslında sadece futbolu içermiyor. misugi nin aşkı arkadaşlıklar, ayrılık, özlem. tabi çizgi film olmasının getirdiği enterasanlıklar vardır. ama bu aslında futbola farklı bir açıdan bakmak demek. 90 dakika içinde aslında neler yaşanıyor demek istiyor bize tsubasa. ben de bunu anlıyorum işte.
ünlü japon anime karakteri. tam adı tsubasa ozora'dır. 1983 yapımı captan tsubasa adıyla çıkan türkiye de ise küçük golcü ismiyle yayınlanan çizgi filmin baş karakteridir.şirinliği, terbiyesi, eşi görülmemiş hırsı ile ben dahil birçok izleyeninin ve arkadaşının gönlünde taht kurmuştur. ayrıca japonya'da gençlere futbolu sevdirmesi gibi bir yanı da vardır. yapım amaçlarından en önemlisi budur. bunda başarılı olduğunu günümüz de de görebiliyoruz.
bebek denilebilecek yaşta futbol topunun hayatını kurtarmasını etkisiyle olsa gerek futbol topundan hiçbir zaman kopamaz haliyle kendini epeyce geliştirir. yalnız bulunduğu şehirde futbol oynayan pek kimse olmadığından , futbol da popüler olmadığından rakip bulamaz, futbolunu sınayamaz. duyarlı annesi sırf tsubasa futbol çoşkusunu dışarı atabilsin diye nankatsu kentine taşınma kararı alır. çünkü nankatsu japonya'nın trabzonu gibidir, yani futbol beşiğidir, futbolla yatar futbolla kalkar o derece. öyle ki burada birbirinden manyak futbolcular bulunmaktadır. tsubasa daha ilk günlerde nankatsunun imdadına koşar ve ezeli rakibi şutetsuyu dize getirir. alında bu maçta nankatsu yenilir ama 1 gol atmaları iddayı kazanmalarına yetmiştir. olayın asıl yüzü ise şutetsu kalecisi genzo wakabayaşi' nin bir tıfıldan * gol yemesidir. ceza sahası dışından gol yemeyen ve yemeyeceğini iddia eden genzo için bu çok mühimdir. bu yüzden tsubasa'ya odaklanır hırs yapar. daha sonraki küçük çaptaki turnuvada da tsubasa döktürür ve şutetsuyu finalde yenerek turnuvayı kazanırlar. tabi bu başarıda tsubasa kadar olmasa da oldukça yetenekli olan misaki'nin de payı büyüktür. daha sonra nankatsu ve şutetsu birleşirler ulusal turnuvaya birlikte nankatsu ismiyle katılırlar. yani asıl turnuva şimdi başlamıştır. bu arada da tsubasa ile genzo arasında sıkı bir arkadaşlık ve güven ortamı oluşur.
genzo wakabayaşi çizgi filmin baş karakterlerindendir. film başında kendine çok güvenmesinin getirdiği artizlikleri ile itici bulduğum bu karakter ileriki zamanlarda ne kadar duyarlı, karakterli olduğunu göstermiş yüzleri kara çıkarmamış, formasının hakını vermiştir.
ulusal turnuvada birbirinden güçlü takımları yenen tsubasa ve nankatsu bir maçta yenilirler. bu maç asi çocuk kojiro hyuga'nın takımı meiwa ile yapılan maçtır. zorlu bir maçtan sonra yenilen tsubasa hyugayı iyice ciddiye almaya başlar. diğer yandan hyuga ise tsubasa'yla oynamanın keyfi yanında nedenn tsubasanın kısa sürede bu kadar ne yaptığını idrak eder. sonraki maçlar da taçibana kardeşler direklere tırmanarak matsuyama özel eagle şhutoo suyla jun misugi inanılmaz yeteneğiyle tsubasa' karşı koyarlar. ama tsubasa bir şekilde arkadaşların hakkından gelir. finalde de meiwa takımını zorlu bir maçtan sonra yener.* ünlü toro okulundan transfer teklifi bile gelir, tsubasa elinin tersiyle iter teklifi o ayrı.
Yayınlansa hala izleyeceğim çizgi film. Hele kaleci Genzo Wakabayashi'nin direkten zıplayıp yaptığı kurtarıslar acaba bizim Rüstü de böyle kurtarışlar yapabilir mi diye düsünmeme neden olmustur.