bu aralar bol miktarda yüzünü göreceğimiz muhterem hanımefendi.
kendini çok zeki sanıp triplere girmesine karşın kendini polis diye tanıtan hırsız şebekesinin oyuna gelmiş ve parasını çaldırmıştır.
an itibariyle haberturk de saniyede 63 kez ekmek yemeyin diyerek boy gösteren prof. konuşma özeti şudur.
glisemiks
ekmek yemeyin
şeker yapıyor
buğdayların kromozomları değişti
protein yağ eritir
bütün her şeye şeker eklendi
ekmek yemeyin
şeker yemeyin
d vitamini önemlidir
ekmek yemeyin
genetik değildir.
yarım saattir izliyorum ve yaklaşık 40 50 soru geldi farklı türden. bütün soruların cevabı yukarda.
doktorların iktisat bilmediğinin en açık örneğidir.bu teyzemize göre ekmeği kesmemiz gerekiyormuş bence şu konuda hem fikiriz ekmeği doymak için yiyoruz bizde biraz alışkanlık oldu ama tamamen maddiyat kaynaklı.adanayı lahmacuna sarıp yiyecekmişiz sorarım ey canan teyze etin kilosu olmuş 35-40 lira bu gariban halk nasıl alıp yesin.
her seferinde onu yeme bunu yeme deyip te 2 gün sonra yeme dediklerini ye diyen aslında kalp doktoru olup diyetisyenliğe soyunan yaşlı bir teyzemizdir.
isminde efendigil in de olduğunu sonradan öğrendiğim , protein tozunun Zararlı OLDUĞUNU iddia eden kadındır . Güya 30 senedir pirinÇ yemezlermiş evlerinde .
bu kadıni dikkate almayan ,dalga geçenlere tek sözüm şu :
güzel kardeşim 30 yıl sonra sen fazla kilolu halinle, büyümüş bedeninle ( göbekli ,basenli, selülitli) her gün o sarkan yağları eritemeyecegini bildiğin halde sacma sapan yürüyüşler yaparken, ben olmayan kolestrolumle ve yağlarımla,gayet fit ve dinç bir şekilde keyif yürüyüşleri yapacağım (:
yemeye devam lütfen ekmek,un, şeker,pilav devam...
küçük yaştaki çocuklara türk kahvesi içilmesini tavsiye eden süper doktor. ama bu çok yanlış bir tavsiyedir. kahvenin bu kadar sevilmesinin sebebi uyarıcı olduğu için dopamin salgılatmasıdır. düşük karbonhidrat diyetlerini uygulayanlar genelde çok fazla kahve tüketirler. bunun da sebebi karbonhidrat alındığında salgılanan serotoninin/dopaminin eksikliğini bir nebze de olsa gidermesidir.
bunun yerine daha az yağlı ama daha çok meyve ve tahıllardan oluşan bir diyet önerseydi kafeinin vereceği cin gibiliği sağlıklı yollardan karbonhidratlar sayesinde sağlayabilirdi onu dinleyen çocuklar.
ayrıca şu da unutulmamalı; erken yaşta yoğun kafein tüketmeye alışmak ileriki yıllarda minimum sigara bağımlılığına, maksimum çok daha kuvvetli uyuşturuculara doğru götürebilir insanı.
düşük karbonhidrat diyeti öneren bir profesör doktor. düşük karbonhidrat diyetlerinin (dukan, atkins, zone, vs.) en etkileyici ve göz boyayıcı yönü ilk aşamada ne kadar çok yenilirse yenilsin tartıda görülen hızlı kilo azalmasıdır. bunun sebebi vücudun glikojen depolarını boşaltmasından başka bir şey değildir. bu depolar boşalınca ilk birkaç gün içinde normalden çok daha fazla (2-3 kg) kilo azalması olur. ama bu kadar. daha sonra verilecek kilo tamamen alınanla yakılan kalori arasındaki farka bakar. ayrıca ilk karbonhidrat yoğun yenilen yemekte glikojen depoları hemen geri dolacaktır. yapılan çalışmalar ortaya koymuştur ki düşük karbonhidrat diyetlerinin diğer diyetlere kısa vadedeki üstünlüğü uzun vadede (12 ay) nötrlenmekte ve verilen kilolar aynı seviyeye gelmektedir.
bbc2 de yayınlanan sugar vs fat belgeselinde ikisi de doktor olan tek yumurta ikizlerinin birisi karbonhidrat, diğeri de yağ ve protein ağırlıklı besleniyorlar. bir ay boyunca diyetlerini bozmadan uyguluyorlar. yapılan fiziksel ve zihinsel testlerde karbonhidrat ağırlıklı beslenen diğerine bariz üstünlük sağlıyor. aşağıdaki linkten izleyebilirsiniz;
düşük karbonhidratla beslenme insan için ideal değildir. serotonin salgısı azalır, tiroid hormonu azalır, uzun vadede metabolizma zarar görür. insan temel olarak karbonhidratla çalışmaya programlı bir makinedir. siz bu makineyi ısrarla yağ yakma temelli çalışmaya zorlarsanız buna da alışır ama ideal değildir. kanınız asidik hale gelir, bu asiditeyi nötrlemek için kemiklerinizden kalsiyum kaybetmeye başlarsınız. terapi amaçlı uzun vadeli düşük karbonhidrat diyeti uygulayan epilepsi hastası çocuklarda kemik kırılmalarının arttığı gözlenmiştir. diğer bazı yan etkiler de şunlardır; kötü kokulu nefes, kas krampları, kabızlık, baş ağrısı, zihinsel performansın azalması, yorgunluk, vs.
sağlıklı yaşam ve diyet öneren insanların kendilerine bakmak da önemlidir. sonuçta bu insanlar çok uzun zamandır kendi önerilerini uyguluyorlar ve uzun vadede nasıl göründükleri de önemli. iki zıt diyeti önerenleri kıyaslayan bu video bu açıdan çok önemli;
öteki gündem programından eline verilmiştir. bu duruma biraz üzüldüm biraz sevindim. buğdaya laf etmeye başladı gdolu genetiği oynanmış, hibrit ben o yüzden yemeyin diyorum falan derken tarım bakanlığından biri aradı ülkemizde gdolu ve hibrit buğday bulunmamaktadır canan hanım keşke bize sordaydı dedi. kadın programın geri kalanında sus pus oturdu. yani öyle yabancıların kitaplarını okumakla olmuyor tüm doktorlara söylüyorum gidin bir araştırma yapın öyle gelin.
Kimin ne zaman öleceği belli değil ama bu kadın ölmeye yakin bir gündem olayım diye dusunuyor olabilir. hayır boyle düsünüyorsa bari baskalarına yanlis bilgiden zarar vermese
sürekli saçma sapan şeyler söyler en tehlikelisi gebeler hakkında söyledikleri zira kendisi kadın doğum uzmanı değildir ayrıca diyetisyen hiç değildir bir kalp doktoru kalp sağlığı hakkında konuşmalı ki tüm dünya doymuş yağ olan tereyağı ve margarine zararlı kalp damarlarını tıkar derken binlerce araştırma varken bol bol tereyağı yiyin demektedir ayrıca şeker hiç yemeyin meyve bile yemeyin diyot ama tüm dünya beynin şeker ile beslendiğini biliyor bence bu kadını dinlemeyin şeker yiyin beyniniz çalışsın sonra ilk okul mezunu annemin bile kanmadığı telefon dolandırıcılarına kanarsınız... bir de demeden geçemeyeceğim açlık sınırında yaşayan insanlara her gün kuzu ye demek ne kadar doğru ? ekmek yemeymiş ne yesinler hergün bir kilo et yese kirayı nasıl ödeyecek adamlar biz küçükken annem 2 yumurta kırardı yarımşar ekmekle 3 kişi yerdik 2 yumurtayı babam asgari ücretliydi.. biz büyüdük hayat biraz daha ucuz ama benim o eski yaşamımı yaşayan milyonlar var ülkede kuzu yesinler tabi ekmekte neymiş.