hırsızı, düzenbazı, yolsuzluk yapanı, halkı kandıranı, dış ülkelere yaranmak için, özür dileyen, el öpen, utanmasalar topraklar verecek kişileri baş üstünde tutup, bunlara karşı duran kişidir ve beğenlmemektedir. çünkü deveye diken ...
az önce bir arkadaşa iletişime giriş anlatırken konu son bombasına geldi. son zamanlarda pek bir yoğun olduğumdan mütevellit bu konu üzerinde düşünmemiş, kimseyle tartışmamış ve hatta kaale bile almamıştım. madem bir miktar fikir teatisinde bulundum, naçizane fikirlerimi sunmak istiyorum;
bir kere etik diye bir şey vardır sevgili canım hanım. bilemiyorum bilir misiniz lakin bir insanı suçlamak için ana babadan da ötesine kadar araştırıp/araştırmayıp 'sen ermenisin' diye suçlarsan, ben son verdiğim oyu sana ve partine helal etmem. zira sen milletin ataları hakkında atıp tutasın diye oy vermedi bunca insan sana. kaldıki, ermeni olsa ne olur merak içindeyim. hayır halihazırda cami ekürisinin de atatürk hakkında yok efendim o masondu, yahudiydi gibi tamamen kaynak kaba etleri olan iddiaları vardır. şimdi sen birini suçlamak istersen illaki bir yolunu bulursun. ama yaptıklarından dolayı kendisini suçlayamıyorsan da, limitsiz bir muhalefet yapmak zorunda değilsindir. aksi taktirde komik duruma düşersin.
diğer bir kısmı da bu hanımefendinin 'senin anan baban ermeni' biçiminde yaptığı fantastik eleştiri ile hakarete uğrayan güruhtur. evet tahmin edileceği üzere esasen hakarete uğrayan abdullah gül değil, aksine ermeni halkıdır. nasıl mı? şu şekilde, abdullah gül'ü ermeni olmakla itham ederek, ermeni olmayı ayıp bir şeymiş gibi göstermiş, sanki ermeni olunca istifa edilmeliymiş bi kaotik bir cümle kullanmıştır. bu yaptığı en basit tabirle minik bir ırkçılıktır. zira hiç bir ulusun adı, kimse için suç olmamalı, istifa nedeni de olmamalıdır. ne yazıkki bu mevzudan hayli uzaklaşmış kendisi. öte yandan ari ırk falan arıyorsa kendisi, modern toplumlarda bulamayacağını birilerinin söylemesi lazım. zira ari ırk denebilecek, karışmamış ırklar sadec ekabile toplumlarında kalmıştır. kendileri ile bizzat kara afrika dolaylarında tanışabilir.
velhasıl kelam chp'nin eksi değeri olmuştur. yamulmuyorsam anap kökenlidir kendisi. pek yakında faşizan bir partiye geçmesi de mümkündür. ha derseniz chp yeteri kadar faşizan değil mi? güzel şeyler de oluyor bu partide mesela çankaya belediye başkanının başına gelenler gibi. ha derdim chp'yi yada herhangi birini kötülemek yada reklamını yapmak değil tabiiki. lakin şunu da belirtmeden geçemeyeceğimki önyargı kötüdür. ayrıca kimse bizim geçmişizde böyle abul bildirgeler yoktur da dememelidir. zira türk demokrasisi karanlık çağlarından birini yaşamakta. bakınız 22 temmuz öncesi yine benzer olarak neler neler olmuş deyip susuyorum;
yaptığı yükselen ırkcılığı görerek, bu kesimden oy almaya calısmaktan başka birşey değildir. Hazretin yumurtladığının benzeri şeyleri yakında sık sık duymaya başlayacağız. Türkiye de bir ırkcılık gerçeği ile yüzleşmek artık kacınılmazdır. türkiye artık atatürkün tanımladığı milliyetciliği terk edip, kan odaklı ırkcılığa kaymaya başlamıstır. Bunu sözlükte de gözlemleyebilirsiniz. bu duruma pek te şaşırılmaması gerekir zira, milliyetcilik bir geçiş dönemidir. bireysel olarak yeteri kadar gelişmemiş insanlara bir de milliyetcilik pompalanırsa, bu insanların ırkcılığa meyletmesi gayet normaldir. Bu tehlikeli trendi oy toplama gereci yapan siyasiler, tarih önünde mahcup olacaklardır. Artık hiç bir güç bana cumhuriyet halk partisine oy verdiremez.
chp nin kendisine verdiği komik tepki nedeniyle zaten oy verme ihtimalin %1 bile olmayan bu partiye karşı bende büyük bir nefret de yaratan insan!?. **
chp'li olmayanları bile utandırmayı başarabilmiş, ırkçı düşüncelerini iktidar olduktan sonra faal hale getiren hitler'in bile yapamayacağı birşey yapmış, daha iktidar olmadan ırkçılığa başlamıştır. kendisi türk siyaset tarihinde kara bir leke olarak hatırlanacaktır sanırım.
peki bundan sonra ne yapmalı türkiye? (evet türkiye diyorum çünkü milli bir sorundur bana göre)
burada işin önemli bir kısmının partilere düştüğünü söylemek yanlış olmaz. artık partiler kendi organizasyonlarına dahil ettikleri politikacıların ya da politikacı adaylarının önüne bir kalite çıtası koymalı ve bunu aşamadığını düşündüklerini de elemelidir. elemedikleri sürece tıpkı chp'nin oy oranını müthiş bir hızla düşürecek canan arıtman'ın neden olduğu gibi, bu ve buna yakın süprizlere açık olacağız. hatırlayalım; daha düne kadar vizyonu olmayan, hatta geçmişi incelendiğinde birçok karanlık işe karıştığı görülebilen ilkokul mezunu insanlar bile belirli bir yatırım karşılığında mensupları olduğu partiler aracılığıyla milletvekili olabiliyor, dolayısıyla türkiye'nin geleceğiyle ilgili önemli kararlar verebiliyorlardı. ilkokul kısmı dışında hala bunların olduğunu ve sayısının hiç de az olmadığını söyleyebiliriz.
sonuçta canan arıtman bir itici güç olmalıdır artık türk siyasetinde. yeni canan arıtman'ların ortaya çıkmaması için yapılacaklar tartışılmalıdır. türk'leri ve türkiye'yi aşağılamaya çalışan kurum ya da kişilere yeri geldiğinde tıpkı atatürk'ün sakınmadığı gibi ince ayarlar verebilecek zekada politikacılar yeşermelidir artık. onuruyla yaşayan, dürüstlük ilkesinden taviz vermeyen politikacılar lazımdır. geleceği çok iyi okuyabilen ve ülkesini kalkındırmayı kendine görev bilmiş insanlara ihtiyacımız vardır. ve bişey yapmalıdır.
atatürk'ün etnik kökene dayanmayan milliyetciliğini, türk ırkçığına dönüştüren zihniyetin acınacak bir temsilcisi. türkiye'mizi pkk bölemez, şeriatcılar bölemez hatta yabancı ordular bile gelse bölemez ama bu zihniyet böler...
kadıncağız, cumhurbaşkanı abdullah gül'ün "özür diliyorum" kampanyası karşısında, başbakanın saldırgan tavrından farklı olarak, "türkiye özgür bir ülkedir, böyle bir kampanya yapılabilir" şeklinde ortaya koyduğu demokratik yaklaşımdan o kadar dellenmiş ki, cumhurbaşkanına resmen "ermeni tohumu" diyor. üstelik bununla da yetinmiyor "dna testi isterim" diyor; ırkçılar yarışında gamalı hac bayrağı ile en önde gidiyor.
cumhurbaşkanı, bu bayana göre hem dinci yobaz, hem ümmetci, hem de ermeni olabiliyor? (bkz: bu ne yaman çelişki anne). ama kendisine "ulusalcı" diyen bölücülerin çelişkisi bundan ibaret değildir. bu zat-ı muhteremler dna kod adıyla açığa vurdukları ırkçılıkları ile, "atlarımızı tuna kıyılarında sulardık" şeklinde yalakalık yaptıkları osmanlı atalarına da hakaret ediyorlar. çünkü orhan bey'den sonra hiçbir padişahımızın annesi türk soyundan gelmez. hatta resmi olmayan tarihçiler fatih sultan mehmet'in annesinin, hiçbir zaman müslüman olmadığını, saray bahçesine yaptırdığı küçük bir kapellede ömrünün sonuna kadar tek başına dua ettiğini yazarlar.
ancak, politika adına sergilenen bu çirkinliği, sadece bu bayanın zırvalaması olarak kabul edersek, kendimizi eşşek yerine koymuş oluruz... önce çarşafa rozet takmalar, tek parti dönemine, atatürk devrimlerine dil uzatmalar, şimdi ise halkın seçtiği devletin en üst kurumuna adolf ağzıyla saldırmalar...
atatürk'ün "Ey kahraman Türk kadını, sen yerde sürünmeye değil, omuzlar üzerinde göklere yükselmeye layıksın." sözünü zerre kadar haketmeyen, bildiğin faşist.
devlet ideolojisine yakın duran tarihçilerin hastalığına yakalanmış olan milletvekili.
üniversite 1. sınıfta tarih hocama "hocam, halil berktay ı tanır mısınız? geçenlerde "sözde ermeni soykırımı" ile ilgili yazdıklarınızı okudum. daha sonra karşıt görüşleri de merak edip araştırmak istedim. karşıma ilk çıkan isim o oldu." dediğimde kendisinden şöyle bir cevap aldım;
"halil berktay asilzadedir. soyu saraya dayanır. sosyalist bir geçmişi var ama okunabilir."
kendisinden bu cevabı aldıktan sonra yazdıklarından tamamen soğudum tarih hocamın. yazdıklarının osmanlı arşivlerine dayanıyor olması, hayatını bu işe adamış olması umrumda olmadı o dakikadan itibaren. çünkü, bu kadar sığ düşünen, birinin soyundan gelmenin ya da herhangi bir milletin üyesi olmanın kişinin elinde olmadığının, o zümreye ya da topluluğa ait insanların hepsinin prototipine benzemeyeceğinin farkında olmayan birinin titri ne olursa olsun, düşünceleri artık önemsizdi benim için.
kısacası, 500 senelik arşivin içinde hayatını harcasan da, anadilin gibi farsça, arapça bilsen de eğer sen bir odunsan, odunluğun baki kalıyor. tarih hocamın bana lisans sürecinde öğrettiği tek şey bu oldu.
canan arıtman ın da yaptığı tam bu.
içinde biriktirdiği sinirin dışavurumu böyle oluyor onun nazarında. "soyu ermenilere dayanıyor" derken kavga ortamı yaratamamış, tek çaresi konuşarak kendini savunmak olan liseli ülkücü çocuklara benziyor canan arıtman. karşısında onu sinirlendiren bir durum var, cevap vermek istiyor ama dar ideolojik kalıplara o kadar sıkışmış ki, beyni sadece ağzından bu sözlerin çıkmasına izin veriyor.
çünkü, mensup olduğu milletin hasletlerini yıllardır öven bir gelenekten gelmesi ihtimali çok yüksek sayın canan arıtman ın. bu kadar mesnetsiz, temelsiz konuşmasının başka bir açıklaması olamaz kanaatimce. çünkü, o kadar dar ki bu fikirler, yıllar yılı canan arıtman ın ağzından dökülen sözler kadar tekamüle uğrayıp, gelişebiliyorlar. arpa boyu bile değil yani.
velhasıl, şu an bizi temsil ettiğine inandığımız, sosyalist enternasyonel üyesi bir partinin milletvekili olan canan arıtman ne tarihinden, ne savunduğu fikirlerin temellerinden, ne de bu fikirleri destekleyecek ve onu geliştirecek olan bir metodolojiden haberdar değil. ama, hala kürsüden parmağını sallaya sallaya konuşabiliyor.
belki şartlar oluşsa canan arıtman ın işini hakkıyla yapacak binlerce insan vardır bu ülkede. ama, demokrasi işte, demokrasi.
ekşi sözlük'te başlık altına "düşünce, özgürlüğüne sarılan ırkçı vekil" yazdığım için "götümüze girebilir" gerekçesiyle çaylak yapıldım. her şeyi zarar olan şey.
cumhurbaşkanı abdullah gül'ün annesi hakkında söylediği ırkçı sözler nedeniyle aleyhine açılan tazminat davasında mahkemece 1 tl manevi tazminat ödemesine karar verilmiştir.
1 liralık tazminatı ödememek için avrupa insan hakları mahkemesine gideceğini okuduğum milletvekili. yeterince rezil ettin millete kendini, ermenilerin ekmeğine yağ sürmek neye kadın.
Fikirleri en özgür milletvekilinin Canan Arıtman olduğuna karar verdim. Fikirleri o kadar özgür ki, bir fikri diğeriyle taban tabana zıt gidebiliyor. Hepsi özgürlükten hepsi.
Hem özgürlükçü, hem muhalif. Bir yandan özgürlüğü savunurken bir yandan da fahişeleri aşağılayabiliyor. Ve bunu sadece türbanlıları aşağılamak için kullanıyor. Türbanın tarihini inceleyip "Sümerlerde fahişeler saçlarını örterdi, türban o günlerden kalma bir gelenektir" gibi garip bir tezi vardı bunun. Dur aklımda kalan birkaç maddeyi sayasım geldi şimdi.
1. "Ben milletin çocuklarını Gül ailesine emanet etmek istemem. Cumhuriyetin kuruluş felsefesine aykırı düşünceler taşıyan, cumhuriyet kazanımlarını koruma hassasiyetleri olmayan bir çiftin ebeveynlik yapacağı çocuğun dünya görüşünde sapmalar olabilir. Bu, kız çocuklarını daha fazla etkileyebilir, başı kapatılabilir, daha ağır bedel ödeyebilirler. Kendi çocuklarını istedikleri gibi formüle edebilirler" demişti Gül ailesinin Çocuk Esirgeme Kurumu'nu ziyaretinden sonra.
2. Bi'ara meclis kuaförünü basıp, "burda türbanlılara da hizmet ediyorlar, olamaz böyle bi'şey! diye yaygarayı koparmıştı.
3. Eve giren hırsızı vuranların ceza almamasını savunurdu bir aralar. Hatta üç tabancası olduğunu, birini sürekli çantasında taşıdığını, birini yatak odasında tuttuğunu falan söylemişti. Her milletvekili silahlarını teslim ederken en çok yaygarayı koparıp vermeyeceğini söylemişti.
4. MKE'nin milletvekillerine yönelik taksitli silah satış kampanyasından kaç milletvekilinin yararlandığına dair meclise soru önergesi vermişti. Ayrıca silaha özendirici filmlerin yayınlanmamasını istemişti bir süre önce.
5. CHP'nin türban açılımından sonra Zübeyde Hanım'ın, Latife Hanım'ın tesettüründen örnek vererek eşitlikten, adaletten bahsetti, hepimiz kardeşiz falan dedi.
6. Son olarak da kalktı, Abdullah Güléün anne tarafının Ermeni olduğu iddiasını attı ortaya. Abdullah Gül Özür Diliyorum Kampanyası'nı destekliyormuş, etnik kökeni yüzündenmiş, Ermenilik varmış hamurunda.
Normalde bu altı maddede anılan olayların başkahramanı birbiriyle fikir ayrılığı yaşayan, hatta kanlı bıçaklı olan farklı insanlar olmalı. Ama öyle değil, hepsi tek isim. Fikir özgürlüğünün en büyük temsilcisi Canan Arıtman, fikirlerini özgürleştirmeye devam ediyor.
Ermenileri savunursanız Ermenisiniz ve bu kötü bir şey. Türban takıyorsanız Sümer fahişeleriniz adetlerini takip ediyorsunuz ve fahişelik kötü bir şey. Hem türban takıp hem CHP'ye üye oluyorsanız o zaman fahişe değil Atatürkçüsünüz ve bu iyi bir şey.
Evinizde silah bulunduruyorsanız eve giren hırsızı vurmalısınız. Ama televizyonda silahlı aksiyon filmleri yayınlıyorsanız insanlara kötü örnek olabilirsiniz ve bu kötü bir şey.
Bi karar ver ablacım be.
O değil de merak ettim şimdi. Ben Türk sanıyordum kendimi; Ermeni olduğum falan çıkarsa ortaya, kötü biri mi olmuş olacağım? Bi' yardımcı olsa da iyi miyim, kötü müyüm, Ermeni miyim değil miyim, açıklasa bana. Aydınlık bir Türkiye için herkesin soyunu iyice öğrenip ona göre davransak...
abdullah gül, başlatılan bir imza kampanyasının fikir özgürlüğü içerisinde olduğunu ve bundan rahatsızlık duyulmasının gereksiz olduğunu söylediğinde onu ermeni olmakla suçlayan(!), dava açıldığında ise "bunlar ermeni olmayı suç olarak görüyor. hepimiz kardeşiz" ayağına yatan kokoş faşo.