can dündar

entry1153 galeri126
    25.
  1. kocaman ilginç gözlükleriyle karizmayı çizen yazar.
    1 ...
  2. 24.
  3. "... ve daha kaç gemi var içinde olmak isterken arkasından el sallayacağımız" (bkz: yarim haziran) diyen iyi bir gazeteci, yazar.
    3 ...
  4. 23.
  5. Evinin seni içine
    sigdiramayacak kadar dar oldugunu
    fark edeceksin...
    Sokaga firlayacaksin...
    Sokaklar da dar gelecek...
    Tipki vücudunun yüregine dar geldigi gibi...
    Ne denizin mavisi açacak içini, ne piril piril
    gökyüzü...
    Kendini tasiyamayacak kadar çok büyüyecek, bir
    yandan da kaybolacak kadar küçüleceksin...
    Birileri sana bir seyler anlatacak durmadan...
    "Yasamak güzel."
    "Bos ver, her sey unutulur."
    Sen hiçbirini duymayacaksin...
    Göz yaslarindan etrafi göremez hale geleceksin...
    Ondan ölmesini isteyecek kadar nefret edecek, az
    sonra kollarinda ölmek isteyecek kadar çok seveceksin...
    Hep ondan bahsetmek isteyeceksin...
    "Ölüme çare bulundu" ya da "Yarin kiyamet
    kopacakmis" deseler basini
    kaldirip Ne dedin?" diye sormayacaksin...
    Yalniz kalmak isteyeceksin...
    Hem de kalabaliklarin arasinda kaybolmak...
    Ikisi de yetmeyecek...
    Geçmişi düşüneceksin...
    Neredeyse dakika dakika...
    Ama kötüleri atlayarak...
    Onunla geçtigin yerlerden geçmek isteyeceksin...
    Gittigin yerlere gitmek...
    Bu sana hiç iyi gelmeyecek...
    Ama bile bile yapacaksin...
    Biri sana içindeki aciyi söküp atabilecegini
    söylese,kaçacaksin...
    Aslinda kurtulmak istedigin halde, o aciyi
    yasamak için direneceksin...
    Hayatinin geri kalanini onu düsünerek geçirmek
    isteyeceksin....
    Aksini iddia edenlerden nefret edeceksin...
    Herkesi ona benzetip...
    Kimseyi onun yerine koyamayacaksin...
    Hiçbir sey oyalamayacak seni...
    Ilaçlara siginacaksin...
    Birkaç saat kafani bulandiran ama asla onu
    unutturmayan.
    Sadece bir müddet buzlu camin arkasindan
    seyrettiren...
    Bütün sarkilar sizin için yazilmis gibi
    gelecek... Bogazin dügümlenecek,
    dinleyemeyeceksin... Uyumak zor, uyanmak kolay
    olacak...
    Sabahi iple çekeceksin...
    Bazen de "Hiç günes dogmasa" diyeceksin...
    Ne geceler rahatlatacak seni ne gündüzler...
    Ölmeyi isteyip, ölemeyeceksin...
    Belki çivi çiviyi söker diye can havliyle önüne
    çikana sarilmak isteyeceksin
    Nafile...
    Düsüncesi bile tahammül edilmez gelecek...
    Rüyalar göreceksin, gerçek olmasini istedigin...
    Her sıçrayarak uyandiginda onun adini söyledigini
    fark edeceksin...
    Telefonun çalmasini bekleyeceksin...
    Aramayacagini bile bile...
    Her çaldiginda yüregin agzina gelecek...
    Aglamakli konusacaksin arayanlarla...
    Yüregin burkulacak...
    Canin yanacak...
    Bir daha sevmemeye yemin edeceksin...
    Hayata dair hiçbir sey yapmak gelmeyecek içinden...
    Onun sesini bir kez daha duymak için yanip
    tutusacaksin...
    Defalarca aradigi günlerin kiymetini bilmedigin
    için nefretedeceksin...
    Yasadigin sehri terk etmek isteyeceksin...
    Onunla hiçbir aninin olmadigi bir yerlere gidip
    yerlesmek...
    Ama bir umut...
    Onunla bir gün bir yerde karsilasma umudu...
    Bu umut seni gitmekten alikoyacak...
    Gel gitler içinde yasayacaksin...
    Buna yasamak denirse...
    Razi misin bütün bunlara...?
    Hazir misin sonunda ölüp ölüp dirilmeye...?
    O halde asik olabilirsin
    -CAN DÜNDAR
    8 ...
  6. 22.
  7. milliyet gazetesinin anlatım dili en iyi yazarı..
    3 ...
  8. 21.
  9. hunlardan, göktürlerden, "almanlar yenildi diye bizde yenilmiş sayıldık "lardan bahseden, osmanlının gereksiz bilgileriyle gençliğin beynini dolduran gereksiz tarih yerine, kitaplarıyla yakın tarihimize ışık tutan ve bu ülkede yaşayan her insanın kitaplarını okuması gereken (özellikle "ergenekon/devlet içinde devlet" adlı kitabı) yerli yazar.
    2 ...
  10. 20.
  11. bunaldıysanız haberlerin aleladeliğinden, sıkıldıysanız şarkıcı dedikodularından, futbol­cu fıkralarından, lotaryayla köşe dönme he­saplarından, bıktıysanız ekranların, sayfaların işportacı ağızlarından gelin, siz de şiire sığı­nın diyen usta yazar,şair.
    3 ...
  12. 19.
  13. küçükken bir kadının silüetine aşık olduğunu,her gece pencereden kendisini izlediğini ve tanıştıklarında geçirdikleri bir ayın hayatının en kötü bir ayı olduğunu söyleyen müthiş yazar.
    3 ...
  14. 18.
  15. okuduktan sonra haziranlarımı anlamlandırmak için aşık olmalıyım dedirten tadından yenmeyen Yarim Haziran adlı kitabın yazarı.
    (Malum "uzun süre uçuruma bakarsan, uçurum da senin içine bakar)*
    (... ne gözümü alabildim, ne göze alabildim...)*
    *
    2 ...
  16. 17.
  17. bir adam ki güzelliğe dair...
    3 ...
  18. 16.
  19. AŞAĞIDAKi YAZIYLA BENi BENDEN ALMIŞ VE MUTLU BiR EVLiLiĞiN NE KADAR YÜCE BiR ŞEY OLDUĞUNU ANLATAN VE BENCE YENi EVLENECEKLERiN BU YAZISINI MUTLAKA OKUMALARI GEREKTiĞiNE iNANDIĞIM YAZAR

    Evlilik, inanmadigim halde içerisinde 17 seneyi

    bitirdigim bir kurum benim için..

    17 senede (abartmiyorum) 40 çift arkadasimin son

    verdigi kurum ayni zamanda da...

    Evliligimin bu kadar uzun sürmesinin gizi belkide

    kuruma inanmamaktan geçiyor.

    Evliligi toplumun dayattigi sekilde

    yasamamaktan...

    Nedir bu dayatmalar?

    Erkegin muhakkak kadindan yasça büyük olmasi, egitim

    seviyesinin erkegin lehine yada en azindan esit

    olmasi



    bunlarin sadece ikisi...

    Olmaz, yürümez diyor toplum... Erkek yasça büyük

    olmali ki, kadina "hot" dediginde oturmali kadin...



    Yada yumusatiyorlar; efendim kadin erkekten önce

    çöktügü için (hani dogum felan) küçük olmaliymis

    yasi...

    Egitimde de böyle.. Kadinin çok okumusu bilmis

    olurmus, evde kalmakmis layiki....

    ESiM BENDEN 2 YAS BÜYÜK; ne "hot" dememe gerek kaldi

    17 senede, ne de benden önce çöktü...



    Yillar içinde ben yaslandikça o gençlesti, "oo

    Can bey kapmisiniz çitiri" esprilerine muhattap

    dahi oldum.

    ESiM 3 ÜNiVERSiTE BiTiRDi; ben bi taneyi 9 senede

    bitirdim..



    Ne o bana bilmislik tasladi, ne ben ona ezik

    baktim...

    Kulaga gelen müzik tekse de, onu olusturan notalar

    farklidir der Halil Cibran...

    Bunu unutmadik biz. Ben konusurken o dinledi,

    Ben dinlerken o konustu 17 sene.



    O öfkeliyken ben, ben öfkeliyken o "haklisin

    bitanem..." dedik,



    öfke bitip firtina duruldugunda "ama bi de böyle

    düsün" de dedik fikrimizi savunurken.



    Farkli insanlar olarak görmedik birbirimizi,

    ayni amaç için savasan neferlerdik bu hayatta...

    Asla bilmedik ne kadar para kazandigimizi, ortak

    cüzdanimizdan gerektigi kadar aldik..



    Ne kadar çalarsa çalsin masanin üstünde telefon,

    kim bu saatte arayan karsi cins diye sorgulamadik da

    ama...

    Sevginin en büyük dostuydu bizim için "güven"... Ve

    güvenin ardina saklanmis bir "saygi" vardi daima...

    Ne kavgalar, ne badireler atlattik 17 senede...



    Eee ülkeler neler gördü, biz çekirdek aile mi

    sütliman yasayacaktik...



    Öyle bir girdik ki birbirimize, ben ilk kez

    odamin disinda yattim bi gece, misafir odasinda...

    Gece yarisi kapi açildi, esim "ne yapiyosun burda?"

    diye sordu kapinin esiginden,

    "uyuyorum" dedim buz gibi bi sesle...

    Gitti, gelmesi 1 dakikasini almisti elinde

    yastikla... "kay yana" dedi daracik yatakta.

    "ne yapiyosun?" dedigimde "benim yerim senin yanin,

    sen gelmezsen ben gelirim" dedi...

    Anladim ki o gece, en uzun kavgamiz yat saatine

    kadar sürecek...

    Ve bence dogrusu da bu...

    Özen gösterdik o günden sonra, evin her yerinde

    kavga ettik, yatak odamiz haric..



    Kirsak da zaman zaman kalplerimizi, asla kin

    tutmadik birbirimize...

    Toplum kurallariyla oynasaydik bu oyunu belki de 41

    inci çift olacaktik o listede...



    Ama oyunun kurallarini biz koyduk... Nede olsa

    bizim oyunumuzdu, oynanan...

    Evlilik; hesapsiz içine dalinmasi gereken bir oyun

    bence...

    Topluma kulaklarini tikayarak hemde... Ne benim, ne

    de bizim sözlerimizle...

    Sadece gönlünüzden geçtigince...

    Dedigi gibi Ataol Behramoglu' nun;

    "...Yasadiklarimdan ögrendigim bir sey var: Yasadin

    mi büyük yasayacaksin, irmaklara, göge, bütün evrene

    karisircasina. Çünkü ömür dedigimiz sey, hayata

    sunulmus bir armagandir.

    Ve hayat, sunulmus bir armagandir insana..."

    ÖNEMLi NOT: BU YAZI CAN DÜNDAR'A AiT DEĞiLMiŞ. http://www.candundar.com adresinden sahte yazılar kısmından öğrenebilirmişiz. (alperizm'e teşekkürler)

    ama harbiden kim yazmışsa güzel yazmış

    (bkz: bu yazı kime ait)
    12 ...
  20. 15.
  21. terörist başı apoyla röpörtaj yapan, röpörtaji yayinlayarak onun propagandasini yapan gazeteci.
    7 ...
  22. 14.
  23. Kimbilir kaç baharı birlikte uğurladık seninle...
    Kimbilir kaç yazı karşıladık kan ter içinde...
    ilhamısın ergenlik şiirlerimin, o ilk Hazirandan beri...
    Yaşgünlerimin fener alayı, ilkyaz günahlarımın tanığısın...
    Tanığısın yüzüme düşen gözlerin, tenime değen ellerin...
    Senle başlayıp, sende bitirdim bunca yılı...
    Sendin hararetli yılsonu muhasebelerimin değişmez takvim yaprağı...
    Tutkunum sana... sadık, itaatkar ve hayran.. ...
    Yarim Haziran...!
    Hasretle bekleyip iple çektim gelişlerini çoğu zaman...

    Sen hep iki bahar arasında, hazlar zamanı çıkageldin; eteklerinde ilkyaz
    coşkuları ve isyanlarla...
    Haziranlarda aşık, haziranlarda pişman, haziranlarda ergen ol­dum.
    işte burada yıllar yılı getirip, iadesiz taahhütsüz önüme atıverdiğin eski yaşlar... kimi hakkınca yaşanmış, kimi belki hiç yaşanmamış... kimi çocuk, kim genç, kimi olgun...
    Her serin baharın ardından yaz kokulu yıldız müjdeler taşıdın bana... hararetli ve çıplak Temmuz akşamları vadettin... peşisıra hazan geldiğini hissettirmeksizin bir süre...
    Gün oldu tomurcuk olup çiçek çiçek boy verdin; gün oldu şiddet yüklü bir öfke bulu­tuna tutunup seller yağdırdın gecikmiş bahar dallarının üzerine... hazırlıksız... insafsız...
    Öncesiz ve sonrasız aşklarda oyaladın beni...
    Kimi gerçek, çoğu yalan...
    Zamanla ibadet eder gibi sevmeyi öğrettin...üzerine kırağı düşmüş beyaz bir gül kadar taze... bir o kadar kusursuz...
    Anladım ki, Haziran'da sevmek yaman...
    Yarim Haziran..!

    ***

    Ocaklar kurdum sıcacık... Aşım, eşim, işim oldu katıksız, riyasız... Oğullar ve gecikmiş heyecanlar verdin bana...
    Gidemediğimiz uzak denizleri çocuklarımıza isim yaptık... onlar yüzsün diye yüzemediklerimizi...
    Geride kırık dökük onlarca Haziran bırakarak karşıladık yarınları... Ve sen bağışladın hatalarımı yılsonu bilançolarında... Sorguda ele vermedin beni... Tanıyamadılar kimlik tesbitinde bedenimi, kalbimi...
    Kimbilir kaç sırrı sakladın... kaçını ele verdin... o gecikmiş hesaplaşmalarda...
    Sen ilkyazdan alıp güze açarken kapılarını... ben yazın sarhoşluğundan sonbahar serinliğinde aydım.
    Seni beklerken kendime vardım.
    Yadsıyamam: Sevildim ve sevdim çoğu.. zaman...
    Müsebbibi sensin... Yarim Haziran...!

    ***

    Kalbim büyüse de büyümedi içimdeki çocuk..
    ... ama zamanla olgunlaştı Haziranlarım
    Yeni gelenler sonbahara daha yakın şimdi...
    Eski mektuplar ve sepya renkli fotoğraflarla dolu bir albümde hayatım... Haziran doğumlu...
    Kulağımda bir şiir Hasan Hüseyin'den artakalan:
    '"Sokaktayım/gece leylak ve tomurcuk kokuyor/yaralı bir şahin olmuş yüreğimi uy anam anam.../Haziran'da ölmek zor"...
    Lakin doğmak da zor Haziran'da...
    Yaz kapıyı çalsa da;
    ... biliyoruz sonu hazan...
    Yine de seviyorum seni...
    Yarim Haziran..!
    7 ...
  24. 16.
  25. yarim haziran adlı kitabından bir alıntı:

    neyi arıyorsan o'sun der mevlana
    zulmün pesindeysen zalimsin,askı arıyorsan asık...
    elinden tuttugumuz her sevgili,bizi sürükleyip kendi iç dünyamızın derinliklerinde bir kesif gezisine cıkarır.
    her iliski,benligimizde bir kazıdır aslında,her sevda ruhumuzun bir baska yüzü...
    her askta kendimizi ararız ; o yüzden bulduklarımız benzerlerimizdir.
    fotograflarını yanyana koyun sevdiklerinizin ve dikkatle bakın yüzlerine,onların suretlerinden kendi yüzünüz bakacaktır size...
    ask denilen kaleydoskobun buzlu camına gözünüzü dayadıgınızda,binbir camın rengarenk ışıklar saçarak döndüğünü ve her seferinde bambaska sekiller ördüğünü görürsünüz.her camda farklı bir renginiz vardır;her sekilde sizden bir parca...
    sevdiğiniz her adam,begendiğiniz her kadın farklı ruh hallerinizi ele verir;arada bir cevirdinizmi kaleydoskobu,cam parcalar yer degiştirip yeni sekiller alır;hepsi siz...
    hala bir sevdiceğiniz yoksa ,henüz kendinizi bulamadığınızdandır...
    (bkz: kaleydoskop)
    6 ...
  26. 15.
  27. yaptigi belgeseller ve yazdigi kitaplarla adindan sözettiren ve bu adindan söz ettirilme hadisesini sonuna kadar hakeden, oldukca etkileyici bir ses tonu olan, seviyeli, kültürlü, arastirmaci gazeteci-yazar.
    3 ...
  28. 14.
  29. Can Dündar 1982'de AÜ Siyasal Bilimler Fakültesi Basın Yayın Okulu'ndan mezun oldu. 1979'dan itibaren, Yankı, Hürriyet, Nokta, Haftaya Bakış, Söz , Tempo, Yeni Yüzyıl ve Sabah gibi dergi ve gazetelerde çalıştı. 1986'da London School of Journalism'de okudu. ODTÜ Sosyal Bilimler Enstitüsü'nde siyaset bilimi dalında yaptığı master'ını 1988'de, ODTU Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi'nde doktorasını 1996'da tamamladı. Televizyona 1988'de TRT'de başladı. Can Dündar halen Milliyet Gazetesi ve Aktüel Dergisi'nde köşe yazarı olarak çalışmaktadır.
    5 ...
  30. 13.
  31. sesi büyüleyici olan adamlardan biri
    3 ...
  32. 12.
  33. nereye ve benim geçliğim kitaplarının yazarıdır.
    4 ...
  34. 11.
  35. saygı duyulması gereken arastırmacı şeffaf ve objektif bir gazetecei..Ses tonunun etkiside göz ardı edilmemeli..
    5 ...
  36. 10.
  37. 9.
  38. yaptıklarıyla takdir edilen, bulunmaz kaftan insan.
    5 ...
  39. 8.
  40. 7.
  41. son kitabı olan yarim haziran süperdir. bu kitap onun ne kadar zeki biri olduğunun göstergesidir. okunası bir kitaptır.
    4 ...
  42. 6.
  43. her ne kadar uyuz olsamda hatta cok zit olsakta belgesellerini izlemekten, yazilarini ve kitaplarini okumaktan vazgecemedigim adam.
    7 ...
  44. 5.
  45. 4.
  46. aşk ve insan ilişkilerini kagıt kalemle en iyi sevistiren gazeteci yazardır,önemli deyişleri ve düsünce tarzı ile filozofik bir yapıya sahiptir.
    7 ...
© 2025 uludağ sözlük