can dündar

entry1153 galeri126
    457.
  1. Mustafa filminden sonra gözümden düşmüş bir insandır. Sarı Zeybek'e nasıl yaptın bunu?dediğim para uğruna yanlış bilgiler veren biri.
    1 ...
  2. 458.
  3. özlemek

    hiç bir insani unutmak, bir insandan vazgeçmek, bir insani hayatindan sonsuza kadar çikartmak zorunda kaldin mi ?

    hani ölmüs gibi, hani uzatsan da elini tutamayacagini bilmek gibi.

    her an kapindan içeri gülümseyerek girecegini bekleyip ama aslinda.

    hiç gelmeyecegini bilmen gibi.
    ne zor sey degil mi ölmedigini bilmek, ama ölmüs gibi ulasilmaz olmasi
    artik o insanin sana.

    ne kadar katlanilmaz bir gerçek degil mi, sen hala bu kadar sevgili
    iken ?

    özlemek, bu kadar özlemek, etini kemigini yakarcasina özlemek.
    çok kötü degil mi?
    bu kadar özleyip onu görememek, ona dokunamamak onu isitememek.
    artik sonunun "di" li hali degil mi?

    biliyorsun degil mi. ne kadar umutsuz bir arayistir o, kalabalik
    caddelerde geçen binlerce yüze bakmak.

    belki bir kez daha görebilmek için o yüzü.
    belki biraz önce geçti bu kaldirimdan diye düsünmek.
    belki su an arkamda yürüyen insanlarin içinde bir yerde demek.
    belki su an üzerimdedir gözleri diye paranoyalar yasamak ne zordur
    degil mi?

    ne kadar eritir insani fark etmeden.
    sen de biliyorsun degil mi bunlari?
    bir sinema koltugunda sende iki kisi gibi oturdun mu hiç?

    hiç iki kisi gibi zevk aldin mi bir konserden yalniz basina.
    güzel bir kafe kesfettiginde,
    güzel bir film seyrettiginde,
    güzel bir sarki dinlediginde, güzellikleri oraninda eksik
    kaldiklarini
    hissettin mi.
    paylasamadigin için onunla.

    hiç iki kisilik beyninle yarim insan olabildin mi?
    baktiginda aynada yüzünün yarisini gördügün oldu mu hiç?
    sana hayatindaki en büyük yoksunlugu yasatandan nefret edemedigin
    oldu mu hiç?

    gözünün içine baka baka kolunu bacagini kesen bir insanin yüzüne,
    sevgi dolu bir gülümseme ile bakabildigin zamanlar oldu mu hiç?
    hayatta inandigin bütün degerleri alt üst eden birisine ask siirleri
    yazabildin mi?

    onu içinde korumanin seni yok etmek oldugu zamanlara
    feda oldun mu hiç?

    can dündar
    0 ...
  4. 454.
  5. sirf kose yazarligi gorevini yerine getirmek icin yazi yazdigini son gunlerde adeta ispatlamaya calisan yazar. "dur bak bir arkadasim anlatti cok komik" diye yaziya baslamis resmen.
    0 ...
  6. 455.
  7. Döneriz bir gün eski şehirlerimize de;tıpkı eski ilişkilerimize döndüğümüz gibi;biraz pişman biraz naçar.. Anladım ki severken vazgeçmek cinayettir ve biz her suçlu gibi sonunda, cinayeti işlediğimiz yere severken terk etmek zorunda kaldığımız şehre döneriz bir gün,tıpkı severken vazgeçtiğimiz eski bir sevdalının telefonunu çevirir gibi geceyarısı...
    1 ...
  8. 456.
  9. Gitmeni asla istemediğim halde, buna mecbur olduğumuzu görmek ve sana bunları söyleyemeden "Git artık" demek...
    "Beni ne kadar çabuk unutursan o kadar çabuk kavuşacaksın mutluluğa" demek sana ne zor...

    Sesimi, kokumu çekip alıvermek beyninden,
    Sesin, kokun hâlâ beynimdeyken... "

    Can Dündar
    0 ...
  10. 457.
  11. yaptığı neşet ertaş belgeseli ile bir kez daha eli öpülecek adam olduğunu göstermiştir.

    3 ...
  12. 458.
  13. 459.
  14. dünyanın en güzel insan hayatı belgeselini anlatan kişi olabilir.
    0 ...
  15. 460.
  16. 'eğer' şiirinin bendeki yeri ayrı olan şair.
    0 ...
  17. 461.
  18. mustafa isimli belgeselde her fırsatta ata'mıza diktatör,aciz,korkak,din düşmanı demeye getiren terbiyesiz "gazeteci".
    1 ...
  19. 462.
  20. kendini gazeteci, şair, düşünür vs. sanan insan müsveddesinden başka bir şey değildir.
    1 ...
  21. 463.
  22. milliyet gazetesindeki yazısının satır aralarında ölüm oruçlarına destek verdiğini belli ederek başbakanı hassas davranmaya davet eden sevgili dündar, irlanda kurtuluş ordusu militanı bobby sands'i örnek vererek iddiasını süslemiştir. terörist bir eylemi sempatik göstermek için marjinal bir örnek vererek ancak bu kadar psikolojik baskı yapılabilir. can dündar, bağımsızlık savaşı veren onurlu ira militanları ile kendi ülkesine ve halkına ihanet eden teröristleri ayırt edemeyecek kadar aciz ve taraflıdır. kendisinin daha önceki karşılaştığı yargılamaları göz önüne alınca bu görüşlerini yadırgamak abestir. bu işler atatürk belgeseli çekip, birkaç romantik söz yazmakla olmuyor sayın dündar.

    buyrun okuyun.
    http://gundem.milliyet.co....2012/1626016/default.htm
    1 ...
  23. 464.
  24. tuhaf hikayelerden etkilenerek absürd denemeler yazıyor kendisi. sanki şımarık bir çocuğun dikkat çekmek için sıradışı hareketler yapması gibi.. tepki şeklinde dikkat çektiği kesin.

    (bkz: aşka veda)
    0 ...
  25. 465.
  26. 466.
  27. bir doğru bir eğri yazılar yazar. bu sebeple, tırtıllar, o nun yazdıklarının hepsini doğru sanar. ama kelebekler o nun hangi amaca hizmet ettiğini deşifre ederler.

    o bir haindir. halkına düşmandır. sevmez gariban insanı, parfümsüz insana tahammülü yoktur. ama gel gelelim solcuyum diye geçinir.
    0 ...
  28. 467.
  29. en doğru dediğiniz yazısında bile romantizm dozu o kadar fazladır ki benim için çok itici kılar bu yazıyı. hatta bir bayram sabahında halam can dündar' ın bir yazısını keserek getirip okumuştu bize. o zaman da çok sıkılmıştım. ama ne var ki türk halkı böyle yazıları seviyor işte.

    son olarak iktidarın okullarda serbest kıyafet yönetmeliği dediği, benimse türban yönetmeliği dediğim değişikliklerle ilgili bir yazı yazdı. bugün can dündar' ın yazısından çok daha iyi tespitler içeren en az 3 4 yazı okudum -bu sadece benim okuduğum kim bilir daha neler vardır okumadığım- ama ne var ki o yazıların hiçbiri can dündar' ın yazısı kadar paylaşılmadı sosyal medyada. oysaki can dündar hiçbir şey yazmadı. sadece önlüğün zaten ekonomik farklılıkları ortadan kaldırmakta yeterli bir araç olmadığını, artık neredeyse işlevsiz hale geldiğini ve kaldırılmasını desteklediğini söyledi. tabii bunu bu şekilde söylemek yerine kolalı yakalardan, kokusuz silgilerden, yırtık pabuçlardan bahsederek yaptı ve çok beğenildi.

    şimdi de can dündar tarzı cümle örneği;

    ''kombilerle ısıtırken odalarımızı gönüllerimizi soğuttuk''
    0 ...
  30. 468.
  31. kitapları pek bir kitap bütünlüğü göstermeyip bir-iki sayfaya kadar düşen bölümlerden oluşan şahsiyet. kırmızı bisiklet adlı kitabı ve milliyet' teki köşe yazıları okunasıdır.
    0 ...
  32. 469.
  33. sarı zeybek belgeselinide yapan can dündar, mustafa filminide. döneme göre değiştiğini gösteren kanıtsa en büyük kanıttır.
    1 ...
  34. 470.
  35. belgesel yapmak için yaratılmış usta gazeteci. öyle güzel anlatır ki herhangi bir nesnenin bile belgeselini yapsa dinlerim bu adamdan.
    0 ...
  36. 471.
  37. nedense ayrı bir sempati duyduğum başarılı gazeteci ve yazar. bir keresinde bir alışveriş merkezinde karısıyla kol kola gezerken görmüşlüğümde vardır kendisini. hemen en yakın kiatpçıya koştum bir kitabını alıp imzalatmak için ama kaçırdım maalesef. kısmetse başka zamana artık.
    0 ...
  38. 472.
  39. 473.
  40. 474.
  41. ergenlerce ya da entelektüel davranayım belki bi karı kız düşürürümcülerce sosyal medyada yazıları en çok paylaşılan yazar fikir adamı.
    1 ...
  42. 475.
  43. --spoiler--
    Hatırlarsınız: Önceki yıl, Van depremzedelerine giden bir yardım paketindeki montun cebinden şu not çıkmıştı.

    "Geçmiş olsun kardeşim. Ben de Gölcük’te, aynısını yaşadım. Maddi, manevi ne sıkıntın olursa bana telefonumdan ulaşabilirsin, hiç çekinme.”

    Üç gün sonra mont sahibinden şu mesaj gelmişti:

    “‘Allah razı olsun kardeşim. Şu an, gönderdiğin montla ısınıyorum. Sana söz: Bir gün sen düşersen, ben de seni kaldıracağım.”

    * * *

    Bu toplumdan umudu kesmiyorsak, bu örnekler sayesinde...

    Bu coğrafyada ırkçılığın kök salamayacağına inanıyorsak, işte bu kardeşlik ruhuna güvenerek...

    O kolilerden, bayrağa sarılı taşlar da çıktı; ancak bir kan davasını tetikleyemedi.

    Türkler ve Kürtler, çok örselendiyse de aklını, vicdanını, kardeşlik bağını yitirmedi.

    Yoksa 30 yılda 30 bini aşkın cana mal olan bir çatışmadan, parçalanmadan çıkabilir miydik?

    * * *

    Çıktık mı?
    Henüz değil...
    Ama hiç değilse yola çıktık.

    Şiddetle sonuç alınamayacağını, ağır bir bedelle öğrendikten sonra barışın peşine düştük.

    Kindarlığın çığırtkanlığına rağmen, toplumun büyük kesiminin, “Kan dursun artık” diye haykırdığını gördük.

    Yeni doğmuş bir bebek itinasıyla üstüne titredik barışın...
    Eller tetikten çekilince, çehreler gevşedi, diller yumuşadı.

    Diyarbakır Emniyet Müdürü, “Dağda ölene ağlamıyorsanız, insan değilsiniz” diye konuşturdu vicdanını...

    BDP Eşbaşkanı, şehit ana babalarının “ellerinden öperek”, sürece destek istedi.

    BDP’nin Siirt il Kongresi’nde konuşmacı, kazara düşen Türk bayrağının asılmasını bekledi.

    Daha geçen ay Van’da, 3 çocuğunu dağda kaybeden anne ile kardeşini Şemdinli’de şehit veren baba, aynı masada yan yana oturup “Artık çocuklarımız ölmesin” dedi.

    * * *

    “Birlik ve beraberliğe en çok ihtiyaç duyduğumuz şu günlerde” tekerlemesi, Türk siyasetinin asırlık alfabesidir.

    Genelde baskı dönemlerinin bahanesidir.

    Ancak galiba en çok bugün, digergamlığın günü...

    Acıları paylaşma, hemdert olma, barış için kucaklaşma zamanı...

    Bu yola mayın döşemek, süreci torpillemek isteyen çok olacaktır.

    Bize düşen, çatışmada bırakmadığımız kardeş eline, barış yolunda daha da sıkı sarılmaktır.

    “Barış”ı, uzak bir adada yapılan pazarlık olmaktan çıkarıp topluma yaymaktır.

    Kanayan yaraları sarmak, kapanan kapıları açmaktır.

    --spoiler--

    * * *

    Yarın bir BDP heyeti, “süreci anlatmak üzere” Karadeniz’e gidiyor.

    Heyettekilerden Sırrı Süreyya Önder’le görüştüm dün...

    “Karadeniz, barışın lokomotifi olacak insanların yurdudur. Oraya kalbimizi elimize alarak gidiyoruz” dedi.

    Tehditlerden ve daha önce Ahmet Türk’ün başına gelenden endişeli olup olmadığını sorunca da ekledi:

    “Devlet kışkırtmazsa hiçbir şey olmaz. Karadenizlilerin sitemleri olursa da başımız gözümüz üzerine...”

    * * *

    Bir sivil toplum girişimi olan “Türkiye küçük Millet Meclisleri” de bir öneri yaptı:

    izmir’deki Meclis, 1 Mart’ta Diyarbakır Belediye Başkanı Baydemir’i izmir’e davet ediyor. Evsahibi Kocaoğlu olacak.

    Ertesi gün Diyarbakır’daki küçük Meclis, Kocaoğlu’nu, Baydemir’in konuğu olarak Diyarbakır’da ağırlayacak.

    Ardından Topbaş’la Baydemir birbirine gidip gelecek.

    Harika olmaz mı?

    * * *

    Baharın arifesinde, buzların çözülme mevsimindeyiz.

    Gün, “Bir gün düşersen, ben de seni kaldıracağım” deme günüdür.
    3 ...
  44. 476.
  45. insanların, en önemli sırdaşlarının yine kendileri olduğunu betimleyen şu sözlerin sahibi gazeteci-yazardır;

    "Hepimizin bir kuyusu var elbet. En derine gömdüğümüz kaygılarımızı, ihtiraslarımızı, tutkularımızı saklayan, en mahrem sohbetlerimizi paylaştığımız, en cesur itiraflarımızı haykırdığımız bir kuyu, utandığımız anılarımızın yatağı. Endişelerimizin barınağı."

    can dündar
    0 ...
© 2025 uludağ sözlük