hele ki taksim mado'nun penceresinden, galatasaray lisesi onunden geçen hatunlara puan veriliyorsa tadından yenmeyecek hadisedir. hele hele yanınızda da kendini otorite zanneden bir bayan arkadaşınız varsa ** of ki ne off...
- off kız hatunun saçlar on numara be...
+ hadi lan ordan memeleri büyük olmasa bakmassınız **
- yok be yavrum kıvırcık seviyorum biliyorsun..
+ he içinde içinde. ***
boş zaman geçirme eylemi, aktivitesi. küçükken kardeşimle beraber babamın iş dönüşünü beklerken pencerenin başına üşüşüp yoldan geçen arabaları sayardık. aşağıdan gelenler benim, yukarıdan gelenler senindi yarışmanın kuralı. bu da bunun gibi bir şey.
insanlara yukarıdan bakmak gerek. ışığı söndürüp pencereye geçiyordum. yukarıdan birisinin onları gözleyebileceğini akıllarına bile getirmiyorlardı. önden görünüşlerine dikkat ederler, bazılarıysa arkadan görünüşlerine, ama bütün gösterileri bir yetmişlik seyirciler için hesaplanmıştır. zaten kim kalkar da bir melon şapkanın altıncı kattan görünüşünü düşünür? omuzlarını ve kafalarını canlı renkler, göz alıcı kumaşlarla savunmayı bir yana koyarlar. insanoğlunun bu büyük düşmanıyla savaşmayı bilmezler: kuşbakışı görünüşle. eğiliyordum ve gülmeye başlıyordum. o kadar gurur duydukları eşsiz benzersiz şu 'ayakta olma durumu' neredeydi şimdi? kaldırıma yapışmış eziliyorlardı; yarı sürüngen iki uzun bacak omuzlarının altından çıkı çıkıveriyordu. *