kendisini sahiplenmeye kalkan günümüzün sözde islamcıları tarafından adına davasına leke düşürülen güzel insan.
''Arınma adlı makalesi vardır okuduktan sonra fikir dünyasına attığı tohumların yeşermediğini fikriyatın sahiplenmeye kalkan bir kısımın yabani ot olduğunu anlıyoruz. günümüzde sözde islamcılık güden kesimlerde gayriahlaki gayri islami olayların sıradan yapılabilir davranışlara indirildiğini görüyoruz.
kendisi bu makalesinde haksızlık yaptığımız kişiler olabilir mi diye yakınırken göz göre göre haksızlık yapmaktan iftira atmaktan yafta yapıştırmaktan çekinmeyen sözde taraftarları var.
geçmişin islamcı aydınları gerçekten hira mağrasının çocukları davalarının adamı. bugünün islamcı olarak kendini lanse edenleri ise atina'nın çocukları gibiler. cemil meriç'i zarifoğlunu pakdili fethi gemuhluoğlu'nu okuduğunuzda bu farklılığı çok iyi anlıyorsunuz.
yakındığı korkuttuğu o makalesi
''kendimizi düzenin bir ahlak haline getirdiği siyasi mücadelenin atmosferinden ne kadar uzak tutmuş olursak olalım o yine de bize bulaşmış olabilir.
hele seçim zamanlarında bu tehlike daha da büyük.
acaba sadece islam'ın buyrukları doğrultusunda kalmaya dikkat ederken yanıldığımız haksızlık ettiğimiz tavizkar davrandığımız korkaklık ettiğimiz yada tecavüzkar olduğumuz haller olmamış mıdır?
oturalım ve düşünelim.
gürültüden dış etkenlerden heyecanlardan kurtularak bütün uzuvlarımızın sükunet bulmasını bekleyerek tıpkı bir ibadete hazırlanır gibi salim bir kafa be diri bir vicdanla düşünmeye çalışalım.
acaba haksızlık ettik mi? acaba bir müslümana yakışmayacak şekilde geriledik korkaklık gösterdik ve sindik mi ?
müslümanız. bunlardan korunmuş olmamız beklenir ve umulur.
velevki heyecanlı günlerin ateşi içinde bilerek bilmeyerek yanlış adımlar atmış olalım. başkaları hakkında duyduğumuz ve doğruluğundan emin olmadığımız bir şeyi adam sırf başka partinden diye başkalarına iletmekte ihtiyasızca acele etmiş olalım.
siyasi tercih bakımından karşımızda diye gaflet içinde diye herhangi birini doğruluğundan emin olmadığımız bir noksanı ile suçlamış olalım.
velevki hududlarını düzenin çizdiği bir arenada parti mücadelesini islami gayemize bir araç telakki ederken yalnız allah rızasını gözetirken zaman zaman gaflete düşüp nefisimizin doyumu içinde çalışmış olalım.
düşünelim enine boyuna ve derinlemesine?
nefsimizi acımadan sığaya çekelim.sığaya çekilmeden sığaya çekelim.
kendi hatalarımızı bulmakta pişmanlıkta geç kalmayalım hatalardan hazer eylemenin rahmetinden yararlanalım ve tevbe edelim ve arınalım.
bizzat kendi şahsımız üzerinde bu tür bir kontrol tesis edemezsek yirminci yüzyılın insanoğlunu tanrısından uzaklaştıran genel etkisi altında büsbütün savunmasız kalırız. işte gaflet dediğimiz hal!
nuri pakdil edebiyat dergisi'nin ekim 1979 sayısında '' daha da vahimi insanlarda gittikçe daha da belirginleşen kişiliksizlik sürülüşmek'' diyor ve ilave ediyor '' kişiliksizliği yaygınlaştırmak gibi bir işlevi de oldu yirminci yüzyılın. çünkü insanoğlu en çok bu yüzyılda aşağılandı savunmasız bırakıldı''
komünizme ve kapitalizme inanan insanlardan meydana getirdiği topluluk ancak bir sürüdür. ama müslümanlardan meydana gelen topluluğun adı cemaattır ümmettir. bu vasfımızı kaybetmemek hususunda azami dikkat bizzat kendi şahsımız üzerinde murakabe maddeperest çağın dünyanın her tarafına ulaşmı etkilerinden uzak kalmamız için tek yoldur. buna özellikle düşmanın silahını düşmana karşı kullandığımız zamanlarda azami şekilde dikkat etmek gerekiyor''.
Geçiyor, pervasızca geçiyor
Çıngıraklı kuyruğunu sallayıp zaman
Artık soğuk ve kimsesiz geçtiğimiz sokaklar
Zarif bir hüzünle çiziyor aklımda seni gece
Boşlukta kırık bir dal yüreğim, kederiyle sallanan
Bütün şehir uykusunda ölü bir yılan
Bütün şehir, biz ayrıyken hayalet bir gemi
Telaşlı bir vedayla tam kalbinden su alan
Artık yollar uzun, yollar aramızda dert
Yedi dinmez kederiz, uslanmaz yedi güzel adam.
"kalsam,
Sığdıramam
Bu deli maviyi ihanet kokan soluğuna
Metropollerin.
üşür gözlerimde yediveren tomurcuk,
Yedi göğün yıldızları.
Yüreğimde bir maral ağlar,
Hangi suya eğilsem.
ellerimin
Dikiş tutmazlığı
Ellerine teyellenmişken,
Bağlıydım hayata
Ama şimdi
Çözüldüm her anlamda.
Tırnaklarım etimden ayrıldı çünkü.
Çünkü beklenenden tez düştü aklar çocuk sakallarıma .
Çünkü kırıldım saç uçlarıma kadar!
Ve.
Haziran gibiydi çocuklar, yakmayan sıcaklıklarıyla
Yüzlerinde yüzlerce iklim,
Alabildiğine savunmasız, ürkek ve masum .
Ve böyle temizken hayat ne büyük günah işledik büyümekle.
Hani diyorum ya ; umuda gülümse hep,
Aç gözlerini, yosun tutmuşsa da zaman, aldırma!
Sen, çoktan kapamışsın gözlerini,
Yüzünde buruk bir gülümseyişi hediye bırakarak.
Artık çıkarım bulanık köpüklü dalgalardan.
ağlamam bu sefer inan,
Yıkıldığında kumdan şatolarım.
Hem artık güneş çizmeyi öğrendim.
Gözlerime hükmetmeyi, susmayı, tırnağımı daha derinden koparıp,
Hıçkırıklarımı tam sol yanımda yok etmeyi.
Gizlemeyi ama bi yağmurda geçmiyor söz işte,
Yüreğime.
O ağlıyor ben damlıyorum.
Bakma büyümüş gibi yapıyorum."
bu adamın şiirlerini okumak ayrı bi mesele, anlamak çok ayrı bi mesele. Herhangi bi şairin şiirlerini okursunuz hoşunuza gider whatsapp Durumu yaparsınız, facebook'ta göndermelerinize alet edersiniz, twitter'da rt edersiniz. Ama bu adamın Belli başlı Birkaç dizesi dışında bunu yapmaniz mümkün değildir. Öyle kapalı bi anlatımı vardır ki ilk okuyusta ve muhtemelen ondan sonraki okuyuslarinizda da anlamazsiniz. Ama her seferinde yeni bi anlam çıkarıp, şaşırırsiniz, şiirin Ne olduğunu sorgularsiniz. Işte Öyle bi adamdır zarifoğlu.
"Türk,
defile, ve
erkek oyunu kadınlı halay
son ikisine ters ver zıt olan birincisi,bunlarla yan yana getirebilen, onu bunlarla izaha kalkan beyinlere bakıyor ve düşünüyorum:
"çağdaşlık ve medenilik diye algılananla, gerçekliğin birbiri adına veya başka birşeyler adına bu kadar maskara edildiği başka devirler olmuş mudur acaba? Hiç kimse "ışte medenilik budur" demesin.
Zira medenilik de hiçbir zaman değişmemiştir. "
bir değirmendir bu dünya
Seçkin
Bir kimse değilim
ismimin baş harfleri acz tutuyor
Bağışlamanı dilerim
Sana zorsa bırak yanayım
Kolaysa esirgeme
Hayat bir boş rüyaymış
Geçen ibadetler özürlü
Eski günahlar dipdiri
Seçkin bir kimse değilim
ismimin baş harflerinde kimliğim
Bağışlanmamı dilerim
Sana zorsa yanmaya razıyım
Kolaysa affı esirgeme
Hayat boş geçti
Geri kalan korkulu
Her adımım dolu olsa
işe yaramaz katında
Biliyorum
Bağışlanmamı diliyorum.
"Ben, bende olup bitenleri, kurt kapanlariyla dolu labirentimi, kara bulutmu, saçını çıkarmasını beklediğim güneşimi, kendi değirmenimi enine boyuna anlattım gibiyim. Siz de kendi labirentinizde çıkmazlarda yanılıp dönerken bakarsınız karşı karşıya geliveririz. Selamlaşmamız, kucaklaşmamiz, deneyimlerimizi birbirimize aktarmamız ve çıkışı birlikte bulup labirenti deneycinin başına indirmemiz için belki de güçbirliği yaparız. Bundan böyle, ne dersiniz?"