samimi bulmadığım bir gazetecidir aynı zamanda da biraz popülist bulurum ama birinin çıkıp başbakana; 'o tinercilerde bu ülkenin tinercileri, dindar nesil yaratmadan önce sosyal devlet yarat, sosyal projelerini tamamla da o insanları topluma kazandır.!' demesi gerekiyordu. iyi oldu.
gerçi bu saatten sonra rte'nin otokrat rejimi, tıpkı diğer muhaliflere yaptığı gibi c.ö' yü de susturur. yazık oldu..
bence cüneyit arkaaşımız bu konuda çok yannış yaptı. cüneyit bak ne güzel fethullah hocaefendiynen roportaj yapıyordun, hale yola gelmiştin nereden çıktı şimdi tinerci mevzuu cüneyit? yakıştı mı? cüneyit yapma, uğraşamazsın, cemaati bir yandan akp'si bir yandan.
hayır yani kimse başbakan'ın ilkokul terk karşılaştırmalarına ses çıkarmıyor da başbakan'a tepki olması ve sokak çocuklarına dikkat çekmek amacıyla yaptığı bu programa ses çıkartılıyor.
akıllı bir basın mensubudur. ama hani konuşmasını dahi beceremeyen birini programa çıkarmak ve başbakanın yaptığı yaftalamanın (tinerci) aynısını yapmak ve toplumdaki acı üzerine kurulmuş acı "sınıfları" "kabul ediyoruz" dercesine "tarafsız, insani medya organı" olma gururundan kendisini ve kanalını mahrum bırakmak ve fikren çelişkiye düşmek kendisine bir eksi kazandırmıştır tarafımca. yine de böyle atakları hoşuma gitmiyor değil. hard talk u türkiye'ye getiren bir bünyedir kendisi.
başbakanın ortaya attığı dindar-tinerci tartışması üzerine tinerci çocuğu programına çıkartmış; olayı bilir kişi ağzından izleyenlere göstermiş ve habercilik başarısına imza atmıştır(!) Başbakanın tepkisi üzerine beni yanlış anladınız, bende dindar bir ailede yetiştim hatta annemin başı da örtülü sözleriyle tinerci çocuğu programına çıkartmasıyla hiçbir bağlantısı olmayan cümlelerle savunma yapmıştır. olmadı cüneyt özdemir.
başbakan'ın ''tinerci nesil mi yetiştirelim?'' mihvalindeki çıkışına cesur bir habercilik örneği teşkil etmesi bakımından programına bir tinerciyi çıkarmış gazeteci.
buraya kadar çok güzel. arkasında da dururum yaptıklarının. hatta daha önce de iktidar partisine verdiği ayarlar sebebiyle sempatimi kazanmıştır.
ancak son çıkışından sonra sanıyorum ki çok fazla korkutuldu. sindirildi.
''programıma tinerci bir genci çıkarmam hataydı.'' dahi demeden; direkt olarak ''benim annem de başörtülüydü.'' tribine bağlamasını ancak böyle açıklayabilirim.
bir ülkede yaşayanların, o ülkeyi yönetenlerden bu denli korkması ne kadar acı değil mi?
ne farkın kaldı (bkz: rasim ozan kütahyalı)dan? halbuki daha dün seni ondan ayıran özelliğine dem vurmuştum sözlüke.
yazıklar olsun sende korktun değil mi? iki tane imamdan tırstın. ne olurdu adam gibi dik duraydın da deseydin ki; "ne oldu birilerinin zoruna mı gitti garban bir tinerci?" diyemedin değil mi; burda hatalı olan ben miyim, bu tinercinin konuşmasından gocunanlar mı? soramadın değil mi bunları?
kendisine "yazıklar olsun" demek istediğim insan, zira gözümde haberci olarak bir değer taşımamaktadır.
insan olarak da pek bir ehemmiyeti kalmamıştır. bunca insan sindirilmeye, bastırılmaya, korkutulmaya çalışıyor ve sesleri sizinkinden kat be kat daha az çıkmasına rağmen, geri adım atmıyor ya sen, siz, hepiniz? sizin elinizde milyonlara ulaşmak için medya gibi bir güç var. ne yapıyorsunuz peki onunla?. her ne kadar sizin elinizde değilmiş gibi gözükse de, isterseniz daha az maaş ile başka kanallarda bu işe devam edebilirsiniz, neden hemen geri adım atıyorsunuz da bu seçeneği kullanmıyorsunuz?
ha parayı, şerefinize tercih edip, bu kadar laf yemeyi göze alıyorsanız, diyecek birşey yok. inşallah sözlükleri okuyorsunuzdur. burda sizler için mükkemmel derecede objektif yorumlar var. çevrenizdeki insanların bile siz esöylemek isteyipte söyleyemedikleri, kendinize bile itiraf etmeniz grektiğinde, kafanızda konuyu geçiştirdiğiniz şeyler!!!
ne demek istediğimi anlamışsındır umarım sayın özdemir. bu yazıyı okuyacağını düşünüp, direk sana yazıyorum. inanıyorum ki bu korkaklığın ve acizliğin için çok fazla pişman olacaksın, hani insanın " keşke orda öyle yapmasaydım!" dediği anlar vardır ya, büyük ihtimalle bu da senin o anın olacak! hep için içini yiyecek ve canın sıkılacak, "bunca yıllık emeğimi nasıl da kendi kendime mahvettim" diye. nasıl dik duramadım zulme karşı, baskıya nasıl direnemedim diye çok hayıflanacaksın ama sende biliyorsun ki artık yapacak pek fazla birşey yok. geçmiş ola, bu saatten sonra yolun açık hocam... sırtın yere gelmez!
en yakın arkadaşı yusuf yusuf olan insanları ne severim ne saygı gösteririm. kendisi de onlardan biri. daha önce de aynı şeyi yapmıştı. önce bi konuşuyor, atarlanıyor twitterdan, sanırım ana hedef takipçi sayısını arttırmak yoksa ne diye sosyal medya üzerinden yapsın tüm atarını. ama sonrasında çıkıp ekranlardan özür diliyor her defasında. bi de illa bahsedecek benim de annem kapalı diye. ulan ne gerek bunu demene. senin aileni, anneni, canını kim ne hakla sorguya çekebilir zaten. korktum tırstım de daha saygı duyarım en azından. kıvır da kıvır sonrasında. yaptığın habercilik ise -ki sen kendin öyle dedin- arkasında dursana. bir uğur dündar'ı neden, bugün hala en çok sevilen ve sayılan gazeteci - haberci olduğunu oturup bir düşünmeli bence.
tinerci bir çocuğu programına çıkardıktan sonra gelen eleştiriler karşısında kendini savunma iç güdüsüyle dindar bir ailede büyümüş ve annesinin başörtülü olduğunu söyleme gereği duyan, gerekten ziyade bunu vurgulamaya çalışan, aynı halin başörtüsüne karşı çıkanların söylemleri ile aynı olan, annem başörtülüydü, dedem hafızdı gibi söylemleri hemen insanlara duyurma telaşesine giren malum güruhundan olan, en son ilhan helvacı programını izlediğim, programda kendisinin şike hakkında çokta malumat sahibi olmadığını göstermiş olan ki kendisi de bunu yayında söyleyen(gündemin en önemli konusu. insan bi araştırır. ne olmuş ne bitmiş. kim ne yapmış. bu konunun içeriği ne! bilgi sahibi olur. sonra soru sormaya çalışır. yazılanların üzerinden ve programa gelen seyirci tweetlerinden yola çıkarak programına gelen özel hukuk anabilim dalı profesör bir konuğuna "YA AYDINLAR YALANCI YADA SiZ" deme gafletinde bulunmaz.), ilhan helvacıya yalancısınız demekten hiç çekinmemiş ama aydınların son açıklamaları ile konudan çok uzak olduğu vede "yalancı sıfatını yediği" bende çok iyi yetiştirilmiş biri izlenimi uyandıran 5n 1k programını hazırlayıp sunan kişi.
kim ne derse desin argo tabirle karizmayı fena çizdirmiştir.
hele hele " benim annem de başörtülü, biz aslında dindar bir aileyiz " tür açıklaması iyice bitirmiştir kendisini.
peki üzüldüm mü veya rahatsız oldum mu bir gazetecinin bu duruma düşmesinden ?
kesinlikle hayır.
zira kendisi ve bu türdeki sözümona gazeteciler ve gazetesi, bu iktidar sayesinde, kin besledikleri ne kadar kesim varsa ( ordu, milliyetçiler, chp vb. ) hepsine içlerindeki zehri kustular.
hem de en sert, en utanmaz, en acımasız şekilde.
ve bunu yaparken de onlara bu fırsatı veren akp hükümetini sonuna kadar desteklediler.
şimdi rüzgar tersine dönüp kendileri de bu dertten muzdarip olunca feveran etmeye, gazeteci haklarına vb. sarılmaya başladılar.
ne acıdır ki bugün onlara (ece temelkuran, mehmet altan vb.) sahip çıkan, onların yaşadıkları bu duruma karşı duran beğenmedikleri chp ve diğer kesimlerdir.
uyuyan millet için don küşotluk yapan insan. kardeşim madem korkacaksın ve tükürdüğünü yalayacaksın iki düşün bir söyle. böyle ucuz kahramanlıklar yapıp egonu şişirme. işte böyle elin adamı gelir patlatır o balonu.
elinden geldiğince akp'nin tepkisinden, gazabından saklanmaya çalışan tarafsız gazeteci.
aslında neredeyse eminim başına bir şey gelmeyeceğini bilse hükümetin faaliyetlerini özgürce eleştirir ama önünde ergenekon gibi bir somut örnek varken bunu yapmasını bekleyemezsiniz yapamaz.
ha cüneyt özdemir'e kızıyor muyum? hayır tabii ki de ben burada bir kullanıcı adının arkasına ve ünlü olmayışıma saklanarak rahatça eleştirebiliyorum akp'yi ama onun bir gazetecilik kariyeri var idealleri de vardır muhakemesini yapmış ve böyle davranmanın daha oturaklı, faydalı bir karar olduğunu düşündüğünü tahmin ediyorum.
bunları yazmanın nedeni kendisinin twitter'da yazdığı ileti:
"28 Şubat belgeselini seyrederken o günler mi daha kötüydü, bu günler mi daha kötü karar vermekte zorlanıyorum..."
aslında bu iletide rahatlıkla görüyoruz ki doğrudan söylememiş ama dolaylı yollardan bu günlerin 28 şubat'tan daha kötü olduğunu ima etmiş.