herşeyi duaya, yok ota boka sararken, bilimi kötülerken kendisi bilimin eline düşmüş insan evladıdır.
malum okuduğu dualar koruyamamış bilimin kucağına oturmuştur.
ne oldu cübbeli?
bilim seni de kurtardı anladın mı şimdi mahlukat.
bu adamı eleştirmek için onun kadar ilim sahibi olmanız gerekir. bir de iftira atmadan önce satıp satmadığı konusundaki açıklamaları dinlemek gerekir. iftira büyük günahtır sonuçta.
müslüman olup olmadığını gerçekten merak ettiğim insan. şu an daha çok ateistler için çalışıyor gibi görünüyor. şöyle açıklayayım; kendisi sümükü şerif denen iğrençlikleri bile dine sığdırmaya çalışmış tuhaf bir insan. ve eğer ben bu adamın dediklerini ciddiye alsaydım çoktan ateist olmuştum.
hadisleri kuran suzgecinden geçiren hurafeci zatı muhterem.
edit: yanlış yazmışım tam tersine kuranı hadis süzgecinden geçiren hadislere göre yaşıyan zatı muhterem eksilemeyin lan.
akıllara aziz yıldırım'ın "beni kızdırmayın 10 yıl daha bu kulüpte kalırım" sözünü hatırlatan hoca.
--spoiler--
Cübbeli Ahmet Hoca olarak bilinen Ahmet Mahmut Ünlü, son sohbetinde Ramazan ayında kılınan Teravih namazının 8 rekat olarak kılınabileceğini söyleyenlere tepki göstererek "Bak 8'e indirmeye kalkma, kafamı bozarsan 34'e çıkarırım. Medine ehli 34'e çıkarmış. Onun için sen 20'yi kıl, öp başına koy" dedi.
--spoiler--
insan olarak yaratılıp okuma yazma öğrendikten sonra insanlıktan çıkan sözleri nedensizce yönelttikleri islam dinini hakkıyla yaşayıp anlatan alim kişidir.
Belki biraz amiyane olacak ama; bazı zamanlarda bu ve bunun gibi olan "canlı"ların, yaşamları boyunca gerçekleştirdikleri en entelektüel uğraş sonucunda elde ettikleri ve en fazla zeka parıltısı gösteren düşüncenin; toplu taşıma aracında sessizce gaz çıkarma fikri olduğunu düşünmüyor değilim (Elbette bunu söyleyen bir bilinçten; Hegel ve Heidegger karşılaştırması yapıp; Heidegger'in neden "varlık"ı tanımlamayı başaramadığını ifade etmesini ve Fenomenolojik Ontolojiyi eleştirisel süzgeçten geçirmesini beklemek aptallık olurdu). Ne yazık ki bilimsellik, özgür düşünce (zevzeklik değil), aydınlanma vs. insanlık tarihinde ilerlemeyi sembolize eden değerlerin ayaklar altına alınmasından sonra, böyle tiplerin "düşünce özgürlüğü" kapsamında zevzek zevzek konuşabilmesi olağanlaşıyor. Gerici basının yavaş yavaş Nazilerin propaganda organı olan meşhur "Lustige Blatter" isimli yayına benzemesi göz önünde bulundurulduğunda, sınıf mücadelesinin yükselişiyle ufku açılıp, kültürel-düşünsel ölçütte zenginleşecek olan işçi sınıfının mücadele içinde yeri ve önemi daha da iyi anlaşılabiliyor.