özellikle memur çocukları için geçerli olan ayın 15'inde ailece gidilen alışverişler, babaya yalvar yakarış aldırılan abuk dergiler, çikolatalar vs. özlenmez mi ya.
Masum duygular.
bir dilek tut denildiğinde dileyebilecek birşeyler bulmakta zorlanmak.( herşey o kadar toz pembedir ki hayatta eksikliğini hissettğğiniz tek şey üç tekerlekli bir bisiklettir belki de.)
kumsalda, öğle güneşine aldırmadan dertsiz tasasız kumlarla oynamayı, kuyu kazmayı ne bileyim kale yapmayı falan özledim. şimdi şöyle gönlümden geldiği gibi oynayamıyorum, olmuyor. büyümüşüz ya güya "aman üstüm başım kum olur şimdi" diye düşünürken buluyorum kendimi, ve tüm hevesim kaçıyor. hani nerde o çocukluktaki umarsızlık?
son zamanlarda cocuklugu özlemek konusuluyor her yerde cocukken deliler gibi kosmak oynamak eglenmek bunları özlüyormusuz, özlemlediğimiz seyleri simdi yapamazmıyız? fazlasıyla imkana sahibiz peki problem ne? problem bizler aslında cocuklugumuzu, gencligimizi falan özlemiyoruz bizler yaslanmaktan korkuyoruz sadece.
tek görevinin ödevlerini yapmak olması ve onlarıda yaptıktan sonra sokakta gönül rahatlığıyla futbol,saklambaç,ortada sıçan vesaire oyunları oynayabilme özgürlüğü.
acaba 30 yaşımda ne yapıyor olacağım diye düşünürken, 30 yaşıma daha 20 yıl var arkadaş diyerek, uzun yılların hayaliyle büyümek. 30 yaşına yaklaşırken de o günleri özlemek.