77.
-
en güzeli küçükken anneye sarılarak yok olamayacak bir derde sahip olmamaktır.
bunu kaç oldu söylediğimi hatırlamıyorum.
78.
-
poşetin ucuna ip bağlayıp balkondan sarkıtmaktan zevk almak. *
79.
-
tüm olumsuzluklarına rağmen hayattan yine de zevk alabilmek.
80.
-
basit düşünebilmek, karmaşıklaştırmadan.
81.
-
maziyi hatırlayabilme yeteneği . zamanla anılar da siliniyor yavaş yavaş .
82.
-
ayakta deliğin içine işemek. zira * büyüyünce eğilmeden tutturmak zor oluyor.
83.
-
alaturka tuvalette sıçabilmek.
eklem romatizması zor şey arkadaş. alaturka yoksa anket var, yürüyün dostlar, yoldaşlar.
85.
-
ellerimi bırakıp bisiklet sürerken aynı anda pompalı su tabancasıyla ateş etmek.
86.
-
güzel kızların senin etrafında pervane olup saçlarını okşamak yanağını sıkmak için sıraya girmesi yeteneği...
87.
-
yalnız kalabilme yeteneği
istediğini alabilme yeteneği
telafi yeteneği
ağlayarak istediklerini elde edebilme yeteneği vb.
89.
-
şirin olmak, yüzde yüz kaybedilir.
92.
-
kapı arasına tırmanabilme.
95.
-
iki bacağını açıp apış aramı yere değdirme yeteneğini kaybetmiş durumdayım.
edit: imla
96.
-
bir bebeği görür görmez yüzde beliren gülümseme henüz kaybedilmemişse, umudun ardındaki cevher hala insanın içindedir.
97.
-
Belden aşağıya eğilip, kıç altından ters tarafa ' Aaa..! misafir gelecek' bakışı yapmak.
98.
-
oyunculuk yeteneğidir.
örneğin kristen stewart küçükken çok başarılı bir aktris iken * twilight filmlerine baktığımızda tek olayı dudak bükmek.
99.
-
hayal gücü, yaratıcılık, o çocuksu saflık, umut edebilmek.
100.
-
kapılara tarzanca tırmanmak.