kendisine yakıştırılan gay'lik mevzusunu biraz üzerinden zor atacak şehre benziyor. tabii kınıyoruz, bir şehirli diye bi insana oğlan, gay, top, topoş yakıştırması yapmak doğru değil.
sabah 8 ile ogle 12 arasinda merkezine bile surekli ve siddetli bir sekilde kar yagmis sehirdir. ogrencileri yarin okullar tatil diye umutlansa da 12 den sonra acan gunes yerde biriken azicik kari da supurmustur. devaminda hayal kirikligi, huzun, keder vs. yasanmistir.
öyle bir şehir ki bursa, insana kendini öyle bir sevdiriverir ki uludağda kayak yaparsın, trilyede çamlı kahvede çayını içerken deniz manzarasına doyamazsın, cumalıkızık ta gözlemeni yersin, dağ yolunda tarihi çınarda meyve tabağının tadına hiç doyamazsın. düşünün ki iskender kebaptan ve kestane şekerinden daha hiç bahsetmedim ki onların yeri apayrı. heykele çıkıyorum dersin, bursalı olmayan bir arkadaş senin ne demek istediğini anlayamaz bile. karış karış gezilesi, yaşanılası bir şehirdir bursa.
Bursa'm ya bütün organlarımda tütüyor mütemadiyen..16 yıllık geçmişimin olduğu ( 16 aşkına tam zamanında ayrılmışız) ayrıca her 16 plakası gördüğümde "egzozuna gireyim de Bursa'ya beni de götür" dediğim..çocukluk ergenlik vs. acayip eğlenerek geçirdiğim şehir.
coğrafi olarak izmir, istanbul ve ankara' nın tam ortasında olan, ama bu üçünden birine bile az da olsa benzeyememiş, bu üç şehirden olumlu da olsa bir şey, kültür alamamış büyük köy. evet insanıyla.