burkalı kadınların hiç tecavüze uğramaması

entry3 galeri0
    1.
  1. onlar dörtlü sıra halinde tek adamın altında inlemeye mahkum oldukları içindir. Tipik dindar geçinen gerici kafası, sapıkta suç yok kadının götü açık diye o suçlu. Kedi ve köpeklerin götüne de bez örtelim, köylerde eşek siken adam bile varken, damacanaya tecavüz eden, kaz gibi hayvana bile cinsel sapkınlık gösterilirken bu kafada* bir yapılanmanın kesinlikle gericilik dışında bir dönüşümü olmaz, olamaz.

    Suçluyu öven, masumu sadece bir obje olduğu için suçlayarak kapanmasını dayatan bir zihniyetin bu sınırlar içinde yaşamasına derinden üzülüyorum..
    4 ...
  2. 2.
  3. yurtdışında bir kadına dokunmak içinizin alırsınız, izin çıkarsa elleyebilirsiniz. bunun da riskleri vardır ve hiçbir aklı başında erkek, kadının evine gidipte seks yapmaz çünkü iftira atabilir 'tecavüz etti' diye kadın. bunlar da sık rastlanır bişey değil lakin hukuk sistemi 'sıfır tölerans' işler bu konuda, erkeklerin de 'sıfır hata' yapma refleksi gelişmiştir konuyla ilgili. götü sağlama almak için.

    üstelik bu hanım kızlarımız da burka falan yok, son derece cıbıl gezmelerine rağmen ülkemizden, arap ülkelerinden çok çok daha az tecavüz vakası yaşanır. tecavüzcülere de bakarsanız 3.dünya ülkeleri erkekleri veya alkol-uyusturucu bağımlısı kişilerden olduğu gözlenir.

    demek ki, bu tür çirkin olayların önüne geçmek, giyim kuşamla değil insan haklarına duyulan saygı ve sağlam bir hukuk sisteminden geçiyormuş.

    erkeklerin daha çokk eğitilmesi gerekiyor gibi bir sonuçta çıkartılabilir bu durumdan.
    3 ...
  4. 3.
  5. Afganistan'da Kadın Olmak

    Dünyada ne kadar şeriatla yönetilen ülke varsa, o kadar çeşit de şeriat modeli var.

    O ülkenin sosyo-kültürel yapısına, coğrafyasına göre farkılıklar gösterdiği gibi aynı ülkede bile değişen yöneticiler, koşullarla birlikte zaman içinde şeriat modeli uygulamaları da değişiklik gösteriyor, şeriat hükümleri değişmez , hatta yorumlanamaz denilmesine rağmen.

    Ama Suudi Arabistan, Yemen, iran , Pakistan, Nijerya vb...her modelde özü hiç değişmeyen bir kural var ki; Şeriatın gölgesindeki kadın hep 2.sınıf, hep öteki cins, hep mal hükmünde, hep statüsü şeriatı yorumlayan, iktidarı Allah adına ellerinde tuttuklarını iddia eden erkeklerin iki dudağı arasında...

    Afganistan'da 1992 de köktendincilerin iktidara gelmesiyle darbe yiyen kadınlar Taliban'la birlikte tarihinin en kötü günlerini yaşamaya başladı.

    O zamana kadar, kadınların, çalışma, istediği gibi giyinme, araba kullanma, sokağa çıkma konularında göreli bir özgürlüğü vardı.

    Afganistan"da 1992"de iktidara köktendincilerin gelmesiyle, kadınların sahip olduğu sosyal, ekonomik ve kültürel haklar bakımından çok daha geriye gidilen bir dönem başladı. Sonrasında ise 1996-2001 arasında iktidarda kalan aşırı dinci Taliban dönemi kadınlara karşı resmen savaş ya da cihat ilan etti.

    Kelime anlamı “islam öğrencileri” olan Taliban, şeriat okullarından yetişen ve mülteci kamplarında toplanan askerlerden oluşuyordu. Ülkeyi şeriatla yönettikleri dönemde, Afganistan özellikle kadınlara uygulanan akıl almaz baskılara sahne oldu.

    Kız öğrencilerin okula gitmesi ve kadınların çalışması yasaklandı...

    Hiçbir kadın yanında erkek olmadan evden çıkamıyor, erkek doktora muayene olamıyor, hatta erkek bir doktorun olduğu bir ekip tarafından ameliyat edilemiyordu...

    Tüm kadınlar, başlarından ayak uçlarına kadar bedenlerini bütünüyle örten burka giymek ve gözlerini de kapamak zorundaydı... Uygun giyinmediklerinde ise ya kitleler tarafından taşlanıyorlar ya dayak yiyorlardı.

    Mesleği doktorluk ya da öğretmenlik olan kadınlar, artık mesleklerini yapamaz hale geldiklerinden, dilencilikle ya da bedenlerini satarak hayatlarını sürdürmek durumunda kaldı...

    Evlerin camlarından kadınların görünmemesi için camların karartılması ya da siyaha boyanması şart koşuldu...
    Sokakta uygunsuz davranan kadınları cezalandırmak için din polisleri görevlendirildi. Sokakta herkesin önünde coplanıp dövüldü ve taşlandı kadınlar...

    Bir kadın, araba kullanırken yanlışlıkla kolunu gösterdiği için kızgın şeriatçı kitlesi tarafından dövülerek öldürüldü.

    Bir diğeri, akrabası olmayan bir erkekle ülkeyi terk etmek istediği için taşlanarak öldürüldü.

    Kadınlar, yanlarında erkek bir akrabaları olmadan sokağa çıkamadılar... Ev dışında çalışmaları yasaklandı. Profesör, çevirmen, doktor, avukat, sanatçı ve yazar olan meslek sahibi kadınlar işlerini bırakmaya zorlanıp evlerine tıkıldılar.

    Depresyon vakaları endişe uyandıracak düzeye ulaşmıştı. Sosyal çalışma yapanlar, depresyonda olan, uygun ilaç bulamayan ve tedavi göremeyen kadınlar arasında, böyle yaşamaktansa kendisini öldürenlerin oranında
    çok büyük bir artış görüldü..

    Kadınlar, doktora dereceleri bile olsa, çalışamadıkları için, erkek akrabaları ve kocaları da yoksa, ya açlıktan ölüyorlar, ya da sokaklarda dilencilik edilmeye zorunlu kalıyorlardı.

    Bir evde kadın varsa, pencereler, kadının dışarıdan görülmeyeceği biçimde yapılmalıydı. Kadınlar, dikkati çekmemek için ses çıkarmayan ayakkabı giymeli, en küçük bir hatanın hayatlarına mal olacağını bilerek yaşamalıydılar.
    Kadınlar için hemen hiçbir tıbbi kurum yoktu. Sosyal hizmet görenler, bunu protesto etmek için, kadınlarda hızla artan depresyonda yararlı olacak ilaçları ve psikologları da alarak ülkeyi terk ettiler. Kadınlara ayrılmış ender hastanelerden birinde, bir gazeteci, 'burka'larına sarılmış, konuşamayan, yiyemeyen, hiçbir şey yapamayan, yavaş yavaş yok olup giden hareketsiz kadın yığınları gördü yatakların üzerinde. Diğerleri çıldırmıştı, korku içinde sallanıp, ağlayıp duruyorlardı..." diye anlatıyor gördüklerini, yaşadıklarını.

    Taliban yönetiminin 2001'in sonlarında Amerikan ve NATO güçleri tarafından iktidardan indirilmesinden sonra, Afgan kadınları için bir umut doğmuştu...
    2004'te kabul edilen Afgan anayasası, “Afgan vatandaşlarının -kadın ya da erkek- yasalar önünde eşit hakları ve yükümlülükleri vardır” maddesine yer veriyor. Fakat aynı zamanda, devletin dininin islam olduğunu ve hiçbir yasanın islam inanç ve pratiklerine karşı olamayacağını da hükme bağlıyor. Doğrudan şeriat hukuku anılmasa da, yasaların yetersiz kaldığı durumlarda mahkemelerin Hanefi fıkhından faydalanmasına izin veriyor... Hanefi fıkhı, islam dininde Sünni mezhebinin takip ettiği dört büyük fıkıh mezhebinden birisi.
    Sonuç olarak, anayasada sözü edilen “eşitliğin” gerçek anlamda uygulanmadığı ortaya çıkıyor. Çünkü esas olarak, bütün yasaların şeriata uygunluğu aranıyor...
    Taliban'ın iktidardan indirilmesinden sonra, ülkenin bazı bölgelerinde kadınların bir nebze de olsa nefes aldığı söylense bile, büyük kesiminde hâlâ eski koşullar geçerli. Şu andaki devlet başkanı Karzai'nin çevresine “ılımlı Taliban” denilen birtakım grupları topladığı ve bunların kadınlara bakışının da çok da farklı olmadığı aşağıda basından topladığım haberlerle apaçık ortada.

    Taliban gitmiş olsa da Afganistan da fazla değişen bir şey yok. insan özellikle de kadın hakları ihlali haberleri bütün sıcaklığı ve ağırlığı ile gündemden düşmüyor.

    * AFGANiSTAN'DA KADIN HAKLARI RAPORU DAĞITTIĞI iÇiN ÖLÜME MAHKUM OLDU !

    The independent Gazetesi, Afganistan'da internetten Kadın Hakları ile ilgili Rapor indirip Dağıttığı için islamcı Mahkeme Tarafından Ölüme Mahkum Edilen Gazetecilik Öğrencisi Gencin Serbest Bırakılması için Kampanya Başlattı. (31.ocak.2008)

    *Afganistan’ın Kandahar ilinde dün bir yerel kadın politikacı öldürüldü.

    Kandahar il Meclisi üyesi Sitara Açakzai, evine dönerken iki motosikletli saldırganın açtığı ateş sonucu hayatını kaybetti. Açakzai, önde gelen kadın hakları savunucularındandı.

    Suikastı Taleban üstlendi.

    Geçen yıl da Taleban, Afganistan’ın üst düzey bir kadın emniyet yetkilisini öldürmüştü. (13.nisan.2009)

    * Başkent Kabil'de evlilik içi tcavüzü meşru kabul eden yasayı protesto etmek için toplanan çoğu genç 300 kadar kadının, karşı gösteri yapanların taşlı saldırısına uğradığı ve polisin karşı gösteri yapan grubu olay yerinden uzaklaştırmaya çalıştığı bildirildi.

    Karşı gösteri yapan erkeklerin, kadınların sesini bastırarak, "Hristiyanların kölelerine ölüm" sloganları attıkları belirtildi

    Tartışmalı evlilik yasasına göre, bir erkek karısının onayı olmadan onunla cinsel ilişki kurabilecek. Kadınların hangi şartlarda ve ne zaman evden kendi başlarına çıkabileceğini de belirleyen yasa, 30 milyonluk nüfusa sahip ülkenin yüzde 10 ila 20'sini oluşturan Şii nüfusu için geçerli.

    Parlamentoda geçen ay onaylanmasına ve Karzai'nin imzalamasına rağmen henüz yürürlüğe konulmayan yasa, kadın hakları konusunda uluslararası tepkilere de neden olmuştu.(15.nisan.2009 )

    *Burkadan, sargılara

    Güçlüklerle dolu yaşamlarından kaçabilmek için kendilerini yakarak intihar etmeyi seçen kadınların sayısı giderek artıyor. Bunun için ise kendilerini yakarak öldürmeyi seçiyorlar. Çünkü en ucuz intihar şekli bu. Yapılan araştırmalara göre Afgan kadınları en kolay ateşe ulaşabiliyor. işte bu yüzden şu sıralar Herat kentindeki hastanenin Yanık Ünitesi, kendini yakarak öldürmeye çalışan kadınlarla dolup taşıyor. Onlar burkadan çıkıp, sargılara giriyor. Çoğu da kurtarılamıyor.
    Tecavüz, taciz, mahalle baskısı, zorla evlilik
    Alman sivil toplum örgütü 'Medica Mondiale'ye göre, son bir yılda "tek kurtuluşu" kendini yakmakta bulan Afgan kadınlarının sayısı ikiye katlandı. Başkent Kabil'de sadece bu yıl 36 kadın kendini yakarak intihar etti. intihar olaylarının başlıca sebepleri arasında zorla evlendirilme, tecavüz, cinsel taciz, mahalle baskısı, burka altında geçen ya da geçmek bilmeyen yıllar var. (31.07.2008)

    "Hayatım saklanmakla geçiyor ve bir sığınaktan diğerine geçiyorum, asla aynı yerde bir geceden fazla kalmıyorum. Taliban rejiminde kadın itaatkârlığının sembolü olan burkanın şimdi beni saklaması komik... Bu kıyafeti bana bir derece güvenlik sağlayan canlı bir kefen gibi görüyorum." sözleriyle anlatmakta yaşadıklarını Afganlı kadın siyasetçi Malalay Jola.

    Ve devam ediyor:

    “Dört suikast girişiminden kurtuldum ve ölüm tehditleri halen günlük yaşamımın bir parçası. Tecavüz, zorla evlendirme ve çocuk istismarı gibi insanlık dışı hareketlerin sıradan sayıldığı bir ülkede insan haklarını ve kadın eşitliğini savunduğum için hedef seçiliyorum.
    22 yaşındaki bir kadının köktendinci bir partinin 15 yetkilisi tarafından çocuklarının önünde tecavüze uğraması, 18 yaşındaki bir gencin 60 yaşındaki bir adama satılmamak için kendini asması, savaş ağalarının bir köpek karşılığında küçük bir kızı kaçırıp tecavüz etmesi, ergen bir kızın 3 adamın tecavüzüne uğradıktan sonra özel bölgelerinin sadistçe kesilmesi gibi örnekler verebilirim.

    Gördüğüm en rahatsız edici vakalardan biri 4 yaşında bir kızın tecavüze uğramasıydı. Küçük çocuklar tecavüze uğradığı zaman ciddi dahili zarar oluşabiliyor. Kızın birkaç dakikada bir tuvalete gitmesi gerekiyordu. Kızın durumunu duyurabildiğim kadar çok kişiye duyurdum ve nihayet birkaç destekçiyle birlikte bir hastane kızın sorumluluğunu almaya, hatta ona bir eğitim sunmaya karar verdi. Ancak kızın babası savaş ağalarından kızını evde tutması için para almayı kabul etti. iki gün boyunca ağladım. Adama iyi bir baba olmadığını, bir suçludan başka bir şey olmadığını söyledim.

    Daha rahatsız edici başka bir vaka ise, biri parlamento üyelerinden birinin oğlu olan 3 kişinin 12 yaşındaki bir öğrenciye tecavüz etmesiydi. Babası gücünü kullanarak oğlunun yaşını 23’ten 16’ya düşürmek ve böylece oğlunu davadan muaf tutmakla suçlanıyor. Böyle milletvekilleri kanun koyucu değil, adeta kanun yıkıcı; kanunları uygulamayı istemiyorlar. Polis de olaya çok az ilgi gösterdi, olayı araştıran bir polis memuru da işini kaybetti
    Taliban gitti, savaş ağaları geldi
    Bu konuları parlamentoda birçok kez dile getirdim ama siyasetçilerimiz sessiz kaldı. Demokrat birkaç kadın ve erkek milletvekili bile bu konuları gündeme getirmiyor, özellikle de kadınlarla ilgiliyse. Bense onlara karşı çıkıyorum ve bunun tehlikeli olduğunu biliyorum, ancak bu önemli. Bu yüzden beni uzaklaştırdılar. Savaş ağaları 12 yaşındaki kızın babasına davadan çekilmesi için rüşvet önerdiler ama baba bunu reddetti. Oldukça fakir olmasına rağmen toprağının bir parçasını satarak davayı sürdürecek parayı buldu. Savaş ağaları birkaç kez adamı öldürmeye çalıştılar ama başaramadılar. O iyi bir baba ve Afganistan’da onun gibi birçok iyi baba var. Sadece adalet istiyorlar ancak Afganistan’da adalet yok.
    Sorun da bu. Afgan TV’ye yaptığı açıklamada adalet sağlanmadığı takdirde bir intihar bombacısı olup intikam alacağını söyledi. Maalesef ABD de bu suçlu savaş ağalarına yardım ediyor gibi gözüküyor. 2001’de ABD hükümeti Afganistan’ı demokrasi adına işgal etmişti ancak eli kanlı düşmanlarımızı güçlendirerek halkımıza ihanet etti. Taliban’ın korkunç rejimi sadece yoldan çıkmış zorba savaş ağaları ve eski Rus kuklaları ile değiştirilmiş oldu. Kötü durumdaki kurbanların yaşadıkları bana güç veriyor. Adalet mücadelemden asla vazgeçmeyeceğim ve kadınlarla çocuklar başta olmak üzere aşırı dinci savaş ağaları ile Taliban’dan zulüm gören milyonlarca sessiz Afgan’ı temsil etmeye devam edeceğim.

    insan hakları krizinin yaşandığı Afganistan’da köktendinci güçlerin nüfuzları ve çocuk istismarı ile toplu tecavüz vakalarının sayısı artıyor.
    Afganistanlı genç kadın siyasetçi Malalay Joya bütün bunlara karşı çıkınca ağır hakaretler ve “komünist” gibi suçlamalarla parlamentodan kovulmuş. Cesareti için birçok uluslararası ödül kazanan cesur Afgan kadını Joya, hayatına yöneltilen sayısız tehdide karşın kadın ve çocuk haklarını savunmaya olan bağlılığını işte böyle dile getiriyor 2008 'in sonlarında Guardian Weekly’’de.'

    alıntı.

    tecavüzün ağababası burada anlatılmış, çocuğa lan çocuğa...
    3 ...
© 2025 uludağ sözlük