sünnet düğününde "gelin nerede?" diye sorarak marjinal oldum.
her gün kağveye gider demli bi çay söylerim, lakin önce çaya bakarım çay mı diye, sonra demleyene bakarım kağveci hüseyin ağbi mi diye... sonra çayı hesaba yazdırır kalkar eve gelirim.
kyrzistof kieslowski filmi izlerim ve bunu yüksek sesle ifade edebiliyorum.
"tomarzanın dağları üzüm vermez bağları" türküsü eşliğinde vals yaptım!(tomarza-kayseri, entelin harman olduğu yer)
lynch filmleri benim alanımdır. konuştukça coşarım.imgelemden girer, özdekçi devinimden çıkarım.
günde 3 kitap okumadan uyursam fularım yas tutar.
evde ekmek yoktu, pasta yedim. taşaklı kadın sözü yerine çok klitorisli kadınmış vay bea dedim.son seçimlerde oy kullanmaya röpdaşambırla gittim. "bence insanlara birazcık...ah birazcık vivaldi dinletebilsek...işte o zaman muasır mp3 seviyesine ulaşabiliriz" dedim. "arkadaşlarımdan çıkar" butonunu çok kullandım.
pencerinin önünde ki koltuğuma oturup, kahvemi içip sıgaramı yaktım. elime aldığım kitabı, yağmura karşı okudum. tek eksiğim bir kedi. onunda buldum mu entel olmuş olacağım.
hata yapmadan düşüncelerimi hızlıca yazmaya çalıştım ama olmadı. illa ki bir harf hatası yapıyor insan.
ayrıca yürürken böyle birm havalı, bir edalı yürümeye çalıştım. çünkü üstümde ki paltonun siyah üstelik karizmamı etkilediğini düşünmekteyim.
yine bilgisayar başında vaktimi öldürdüm.
ve de need for speed undercoverı bilgsayarıma yükleyerek yarış tutkumu bastırmaya çalıştım.
gün boyunca cümle içinde 3 defa istinaden ; 5 defa olabilite dedim.
van gogh un hayat hikayesini okudum.
salvador dali nin leda atomica tablosunu pc de masaüstü yaptım.
an itibariyle bilgisayara pc dedim.